Traş kesiyor, israf kesmiyor!
Ankara...
Burada iki gündür insanın içine akan ılık bir hava var. Güneş, sabahları Ankara'nın gökyüzünü saran sisin nemini alıyor ve aydınlık, rüzgarsız, harika bir gün başlıyor. Ben Meclis'te 2 gündür sabahtan akşama kadar sizin için samimiyet arıyorum.
Samimiler mi?
Dürüst mü konuşuyorlar?
Gerçekten enflasyonu indirmeye, toplumu çıldırma noktasına getiren ve yüzde 25 reel oranlarla büyük bir soyguna dönüşen faizleri düşürmeye, ekonomiyi raydan çıkıp takla atmadan düzeltmeye kararlılar mı?
Meclis'te bütçe görüşülüyor.
2000 yılının bütçesi...
Anahtar bütçe konuşuluyor.
Milyarın bile artık önemi yok.
Trilyon... Trilyon... Trilyon...
Katrilyon... Katrilyon... Katrilyon..
Türk Lirası yıllardır yıprana yıprana iyice dandikleştiği için Meclis'te bütçe rakamları masaya yatırılınca hep katrilyon konuşuluyor. Maliye Bakanı Sümer Oral bile ilk gün bütçe büyüklüklerini takdim ederken şaşırıp, katrilyon yerine trilyon deyivermişti.
***
Önemli değil!
Laf sürçmesi olsun.
Yeterki samimiyet sürçmesin.
Yeni bütçe hedefleri tablosunu bir-iki kalemde dökeyim.
2000 yılında devletin gideri:
46 katrilyon hedefleniyor.
Vergi geliri 24 katrilyon.
2000 yılında devlet:
21 katrilyonu faize ödeyecek.
10 katrilyonu maaşa ödeyecek.
Yatırıma 2.3 katrilyon kalacak.
Tablo gerçekten korkunç, ürkütücü, ruh karartıcı: 21 katrilyon faize, sadece 10 katrilyon maaşa ve sadece 2.3 katrilyon yatırıma...
Ve açık da 14.5 katrilyon olacak.
Maliye Bakanı Sümer Oral, eğer bu hedeflerde kalınabilirse enflasyon yüzde 25'e düşebileceğini söylüyor.
***
Şimdi sıkı durun...
Hedeflerin tutabilmesi ve 2000 yılında enflasyonun yüzde 25'e, faizlerin yüzde 50'ye inebilmesi için yılbaşında 11 milyar dolarlık yeni dış kaynağın hızlıca Türkiye'ye girmesine ihtiyaç var. Ayrıca sazda, barda, gece kulübünde yiyip eğlenmiş sonra da dara düşmüş ailenin elde avuçta kalmış eski gümüşleri satması gibi hızlı özelleştirmeye de gerek var. 4.5 milyar dolarlık taze gelir de özelleştirmeden gelmeli...
Bütçe dengesi böyle kurulmuş.
Bu iki kaynak tutmazsa...
Ekonomi yol kazasına uğrar.
Şimdi olduğu gibi koltuk değnekleriyle yürümek bile mümkün olamaz önce enflasyon patlar, sonra devalüasyon gelir, faizle yüksek gelir elde edenler de yediklerini kusmak zorunda kalırlar fakat olan yine Türkiye'ye olur.
Bunun için samimiyet arıyorum.
Ankara'da Meclis ne kadar samimi? Çareyi Meclis bulacak, o bulmalı. Demokrasi yaşamalı. Türkiye'de yaşayan 65 milyon insanın bir yılda yarattığı milli gelir 124 katrilyon lira. Bunun yüzde 37'si 47 katrilyon ediyor. Ankara'daki şişmiş, obur, hantal devlet organizasyonu bu 47 katrilyonu harcayacak...
***
Acaba farkındalar mı?
Hükümet, onu oluşturan partiler; DSP-MHP-ANAP, 34 bakan, milletvekilleri; "47 katrilyon parayı nasıl kullanıyoruz, hangi verimde kullanıyoruz ve bu kadar harcamanın karşılığında elde edilen verim uluslararası standartlara uygun mu?" diye sorgulayan bir bilinç içindeler mi?
Samimiyeti bu noktada arıyorum.
Hantal devlet...
Şişmiş, obur devlet...
Harcama canavarı devlet...
Küçülüyor mu? Küçülme niyeti var mı?
İlk gün Bütçe Plan Komisyonu'ndaki genel görüşmeleri izledim. Bu komisyon Meclis'in en baba komisyonu. Bu komisyonun üyesi 39 kişi Meclis'in en dikkatli, en iyi yetişmiş, kuruşun hesabını sorabilecek çapta milletvekillerinden oluşuyor. İlk gün 39 milletvekilinden 21'i konuştu. FP'nin komisyonda 8 üyesi vardı. 8'i de söz alıp konuştu. DSP'nin 10 üyesi vardı. Sadece 2'si söz aldı. MHP'nin 9 üyesi var, sadece 3'ü konuştu. ANAP'ın 6 üyesi var, 3'ü konuştu. DYP'nin 6 üyesi var, 4'ü konuştu.
Fakat sorgulama yoktu.
Sadece FP'den Cevat Ayhan ile DYP'den Kemal Kabataş, bir veri tabanına dayanarak sorgulama yapmaya çalıştılar. 47 katrilyon harcayan hantal devletin veriminden hiç kimse söz etmiyor. İki günlük izlenimim şu: Ankara'da Meclis'te çoğunluk traş kesiyor, nutuk kesiyor fakat israf kesmiyor.
Ben bugün de buradayım...
Hepimiz için samimiyet arıyorum.
Bulursam size yazacağım...
