kapat

16.10.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Sofra
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )


İnandık, azmettik, başaracağız..

Bu işlerde Internet'i icat eden zatın hiçbir kabahati yok.. Kabahat eline Internet'i geçiren ahalimizde.. Onların bu merakı sayesinde biz medya esnafı geriye düştük.. Çaresi mi? Benim derdim yürekten, hekim gelsin frenkten..

Memleketin haline baktığınızda sanki dağdaki çobanın dahi koyunlarını Internet'e sokup otlattığını zannedersiniz..

Sanki Mustafa Kemal Samsun'a zıpladığında, memleketimiz değil de Web Sitemiz Yunanlı çetçilerin (Chat) işgali altındaydı..

Bir Internet merakıdır ki gidiyor..

ooo

Sonunda iş bize kadar bulaştı.. Odaya girdiğimde bizim Kemal'i elinde tornavida bilgisayarı karıştırırken gördüm.. "N'örüyorsun?" diye sordum, bilmiş bilmiş cevap verdi:

- "Internet'e gireceğim.."

İçimden "Hele o bir girsin, arkasından da ben dalarım.." diye geçirdiğimden ses etmedim..

MAKSAT ARKADAN GİRMEK
Aleti kurcaladı.. Arka kapağını açtı.. Oradaki çipleri soldan sağa saydı.. Internet'e nasıl gireceğini bilemedi.. Çünkü "Internet'e buradan girilir.." şeklinde bir tabela yok..

Onun derdi de aletin içindeki karı pazarına ulaşmak.. Açıp bakacak.. Aktüel dergisinden okumuş.. Internet'te sanal gazinolar varmış.. İçinden bir kız seçip, sanal tepside oynatıyormuşsun..

Tabii isteyene iyi aile kızlarının sitesi de var.. Meraklısı görücü usulüyle kız beğenip oğluna, torununa istiyor..

Teknoloji cambazı değilim ama iyi kötü bazı şeylere aklım eriyor.. Bir kere Necati Doğru'yu Internet'e girerken görmüştüm.. Aleti arkasından açmıyordu.. Aksine tam karşısına oturmuş, ekranına bakıyordu..

Demek ki öyle yapmak lazım.. Ama Kemal Yıldırım'ın inadı ile müsademeye giremem.. O öyle duymuş.. "Bir şeye önden de girilir arkadan da girilir, tercihe bağlı.." diyor..

O'nun bu inadı bana rahmetli Ayşe Teyze'yi hatırlattı..

ooo

Tiryakiler diye bilinen ailenin büyüğü Ayşe Teyze 70 yaşını aşmış, ufak tefek ümmi bir kadın.. İlim diye bildiği ezberindeki namaz duaları.. İleri yaşında tek başına kalmış.. Çoluk çocuk maişet derdinde gurbete dağıldığından evinde tek başına yaşar..

Gece vakti pencerenin önüne oturup gelene geçene hayır dua etmek tek eğlencesi.. Dua edecek insan bulamazsa sokak köpeği için "rızkını ver Allahım!" diye dua eder..

Evsahibimiz olduğundan bizim ailenin de büyüğü sayılır ve Ramazan ayında iftar sofrasının başına daima o otururdu.. O tarihlerde de insanoğlu ilk kez Ay'a ayak basmış..

Ay'a ilk gidenler Amerikalı olduklarından biz de Türkiye'de kendimize pay çıkarıp seviniyoruz.. Ne de olsa toplumsal bir safiyet vardı o yıllarda.. Amerika'yı yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez, ruh gibi ahbabımız sanırdık..

O yüzden Amerikalı astronotların "Ay'ın merkezine yaptıkları seyahat" ile pek alakalıydık..

Astronomiye aşırı düşkün olan babamın alakası ise ifrat derecesindeydi.. İnsanoğlunun bu başarısı üzerine sürekli konuşuyor, bize hayatımızda hiç lazım olmayacak bilgileri anlatmaya bayılıyordu..

Ayşe Teyze ise kuşkuluydu..

O vakitler Afyon'un 24 kilometre uzağındaki Şuhut kasabasına gitmek icap ettiğinde geceden yolluk niyetine kuru köfte, haşlanmış patates, lop yumurta hazırlanır; sabah da erkenden kalkılırdı..

Eğer heyelan olmaz, arabanın lastiği üçten fazla patlamaz, bunalıma giren şoför muavini dövmek için gereksiz molalar vermezse öğleye kadar menzile vasıl olunurdu..

24 kilometrelik menzile ulaşmanın derdi bir güne taşıyorsa Ayşe Hanım Ay seyahatinden niye kuşkulanmasın?

AY'IN KAPISI NEREDE?
O gün de sofrada ay mevzusu açıldı.. Babam, Ayşe Teyze'ye Ay'daki yerçekiminin dünyadan daha az olduğunu anlattı.. Astronotların Ay'a indiklerinde neden elden fırlamış lastik top gibi oradan buraya sektiklerini açıkladı..

Ayşe Teyze de her seferinde aynı soruyla karşılık verdi:

- "İyi ama doktor bey, Ay'ın kapısı nerede?"

Mantık doğru.. Bir yere girilecekse kapıdan girilir.. Gerçi hırsız takımı, uğru takımı pencereyi seçer, bacayı dener ama ehl-i namus takımı ille ki kapıdan girecek.. Kadıncağız haklı olarak "Ay buluta girmiyor, buna aklım ermiyor.." hallerinde..

İkisi arasındaki bilimsel diyalog "Ben diyorum hadımım.. O diyor ki oğlandan uşaktan ne farkın var?" noktasına geldiği için müdahale etme kararı aldım.. Sofrada duran bir portakalı alıp Ayşe Teyze'nin gözüne tuttum:

- "Ayşe Teyze bak.." dedim.. "Bu elimdeki ay.. Bildin mi?"

Kadıncağız baktı ki elimdeki de toparlak bir şey, tıpkı Ay gibi.. "Eyi.." karşılığını verince devam edip işaret parmağımla portakalın arkasını gösterdim:

- "Kapısı da işte burada.. Sen ön tarafına baktığından arkadaki kapıyı göremiyorsun.."

Gösterdiğim örneğin başarılı olduğunu Ayşe Teyze'nin çektiği "Zereee.." nidasından biliyorum.. Yani "Tabii yaaa!" mealinde bir sahya..

ooo

Kemal'in Internet başındaki gayretini gördüğümde bunlar aklıma geldi.. Lisede beş sene fizik okuyup da yanmış ampulü değiştiremeyen bizim çaresiz kuşağımız, şimdi Internet'e karşı varolma savaşı veriyordu..

Internet'e gireceğiz de sitesini bulup kadın kız seyredeceğiz.. Sanal âlemlerde namımız yürüyecek.. Sanki gerçek âlemin hakkını çok verdik de..

"Kemal o zımbırtıya böyle girilmez.." diyecek oldum, tereddüt ettim.. Çünkü Kemal teknoloji konusunda benden daha iddialıdır.. Videoya bantı o takar.. Televizyonun uzaktan kumandasını şaşırmadan kullanır..

O lafı söylemiş olsam "Yaza çıkardık danayı, beğenmez oldu anayı.." diye tersleneceği kesin..

Konuşmaktan vazgeçtim..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır