kapat

16.10.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Sofra
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )


İrlanda'da kopan kıyamet!..

İrlanda Büyükelçimiz, hayata spor yazarlığı ile başlayan Günaltay Şibay ile konuşuyorum. Kurada Türkiye'nin çıkması bir dehşet havası estirtirmiş adada. Hem Kuzeylerini benzeten futbol takımımızdan çekiniyorlar, hem de seyircimizden fena halde korkuyorlar.

"Cehennemin tam dibine düştük" diye başlıklar var.. Seyahat Acentaları Birliği Başkanı "Biz Türkiye'ye tur düzenlemeyiz. Çünkü götürdüklerimizin hayatını garanti edemeyiz" demiş.. Televizyonlar uyarıyormuş "Sakın gitmeye kalkmayın" diye..

Şibay "Ben garanti ediyorum, herkes güle oynaya gidebilir Türkiye'ye" mesajlarını resmen vermeye başlamış..

Ama size bir şey diyeyim mi?..

Adamlar haklı bir ölçüde.. Ettiğimizi buluyoruz..

Güney, ya da Serbest İrlanda dünyanın en ideal seyircisine sahip bir ülkedir. Şarkılarla gelirler, yenilseler de şarkılarla giderler.. Küfür etmez, sahaya hiçbir şey atmazlar.. Futbol onlar için bir keyif, bir eğlencedir her şeyden önce.. Bu yüzden katıldıkları her turnuvada "Fair Play" ödülü alırlar.

3 Kasım 1991'de işte bu seyirciyi, İngiliz Hooliganları ve Manchester seyircisi ile karıştırdık. Maça gelen ve kapalıda bir köşeye sıkışan İrlanda seyircisine maç boyu sövdük.. Elimize ne geçerse fırlattık. İnönü Stadı'nın üst katından bunların üzerine işedik.. Yetmedi. Maç bitti.. Staddan kaldıkları Swis Otel'e kadar savaş çığlıkları atarak kovaladık.. Polis olup bitenleri seyretti.

Bu olayların pek çoğunu ben de izledim.. Ve de ağır bir yazı yazdım.. Sadece ben yazdım.. Bu dünya güzeli seyirciye saldırıya o kahrolası tiraj ve reyting hesapları yüzünden itiraz eden başka kişi çıkmadı..

Bizim seyirciyi medyamız ve yerel yönetimlerimizle göz yumarak, hatta teşvik ederek bu hale biz getirdik..

Şimdi el oğlu yaşadığı dehşeti anlatınca kızıyoruz..

Günaltay'ın garantisi yetmez.. İstanbul (Ya da Bursa) Valisi ve Emniyet Müdürü de garanti etmeli ki, İrlandalı sporseverler rahatça gelip gidebilecekler.. Medya garanti etmeli ki, tahrik eden değil, yol gösteren yazılar yayınlayacaklar..

Biz İrlandalı seyirciler gelsin istiyoruz.. Spor dostluk, kardeşlik, yakınlaşma için değil mi?..

Ama biz de gitmek istiyoruz..

İşin asıl önemli yanı bu.. Günaltay Şibay asıl onu halletmeli..

İrlanda Cumhuriyeti, Türkler'e vize vermiyor.. Tabii resmen değil.. Fiilen.. Dosyalarım aylardır bana faks çeken işadamlarının feryadları ile dolu.. Maç seyrine değil, iş yapmaya gidiyorlar. İş yapacakları şirketin davet yazıları da ekleniyor vize müracaatlarına.. Ama sonuç sıfır..

Vizeyi Türkiye'den vermiyorlarmış. Tüm evraklar İrlanda'ya gidiyor, "Red" kararı ordan geliyormuş.. Üç haftadan evvel yanıt almak mümkün olmuyormuş..

İşadamına, kendisine para kazandıracak işadamına "Türk" diye vize vermeyen İrlanda, futbol seyircisine verir mi?.. Acaba biz gazetecilere verir mi?..

Günaltay Şibay orada İrlanda futbol seyircisine "Buyrun" çağrıları yapıyor.. Peki İrlanda'nın Ankara büyükelçisi ve İstanbul konsolosu ayni çağrıyı yapabilirler mi?..

"Gelin vizeniz hazır" diyebilirler mi?.. Benim bu yazdıklarıma yanıt verebilirler mi?..

Bu yanıtı ekselanslarından bekleyeceğim!..

Günaltay'a da beklemesini tavsiye ederim, İrlanda seyircisine vize vermeden önce..

Diplomasi kısasa kısasla yürür!..

Hakan & Utku'dan Tatil Keyfi
David Copperfield'a açık mektup!.

Sevgili David Abi, Duyduk ki hep kaybedenlerin ülkesi Türkiye'ye "kaybetmeye" geliyormuşsun. Bizden sana tavsiye gelme abi. Kaybetsen kaybetsen kendini kaybedersin burada. Cinnet geçirip hapislere düşersin de ruhun duymaz. Kıyma kendine abi..

Bizim buralarda kaybedenlere pek iyi bakmazlar. Mesela Rıdvan Hoca tuttu Kadıköy'de 3 puan kaybetmeye kalktı adamı anında kaybettiler..

Burada billbordlara senin belden aşağı ayırdığın afişlerini astılar. Keşke daha ilginç bir resmini yollayaydın. Zira bu ülke belinden aşağısına hakim olmamasıyla ünlü. İnanmıyorsan gelmeden yıllık nüfus artış oranlarımıza bakıver.

Yanlış anlama, dünyanın en iyi sihirbazı olabilirsin, eyvallah saygımız sonsuz ama bu ülke senin gibi ne sihirbazlar gördü be abicim.

Mesela meşhur sihirbaz Çankayalı Turgut. Kalemini sallayıp 3 koyup 1 alma numarası yapardı. Şimdi adını anan bile yok.

Başka bir sihirbaz daha vardı. Güneş Taner. Onu tuttular, ekonominin başına getirdiler. Ağzında purosuyla "Abra palavra" deyip ekonomiyi şak diye tavşana çevirdi. Şapkasından habire enflasyon canavarı çıkardı. Sonunda o da gitti.

Ama asıl bir tane var ki onu bir türlü gönderemediler. Bugüne kadar 7 gösteri yaptı. İlk 6'sında gösteri bitmeden şapkasını aldı gitti. Şimdi en tepede 7'nci gösterisini uzatmanın yollarını arıyor. Sen şimdi Allah bilir buraya gelip testereyle adam bölme numarası falan yaparsın. Aman zahmet etme David Abi. O numaranın burada âlâsını yapıyorlar. Al sana bizim Başbakan. Adam yıllar evvel Sosyal Demokratları bir böldü, o gün bugün birleştirebilen yok. Üstelik onun da şapkası daha doğrusu kasketi var.

Şapkadan tavşan çıkarma numarasını da unut. Güvercin çıkarırım diyorsan onu da geç. Biz son seçimde sandıktan güvercinle kurt çıkardık. MHP ile DSP'den hükümet yapmayı bile becerdik abi biz. Ona göre yani.

Hem şapkadan tavşanı bizim Arif bile çıkarıyor artık.. (Hat trick!. He, he, he!..)

Bu milletin gözünün önünde kaza yapan bir Mercedes'ten aynı anda 1 milletvekili, 1 emniyet müdürü, 1 mafya babası çıktı. Yaa abicim, bizim millet böyle numaralara alıştı ki senin işin zor.

Öyle bir ülkeye geliyorsun ki abicim, burada Banu Alkan'ı şarkıcı yaptılar. Allah aşkına söyle, sen mankenden oyuncu, dansözden haber spikeri yapabilir misin? Yapamam diyorsan sen bizim medyanın eline su dökemezsin abicim!.

Depremden sonra ölü sayısının 45-50 bin arasında olduğunu herkes biliyor. Ama bizim hükümet "hayır sadece 15 bin kişi" deyip 30 bin ölüyü kaşla göz arasında kaybediyor.. Daha iyisini yaparım diyorsan hodri meydan.

Sen bir metre kazınca su çıkan batağa 10 katlı bina dik de görelim.

Sen deniz kumundan site yapabilir misin Abidin, pardon David Abi?!

İyisi mi sen buralara gelme David Abi. Kıçını yırtsan ve de içinden tavşan çıkarsan bizim ilgimizi çekemezsin. Onu bunu kaybedeceğim derken sonunda sen kaybedersin abi. Bir şey değil, sihirbazlık yapacağım derken SİNİRbaz olup çıkarsın. Daha gençsin, yol yakınken vazgeç bu sevdadan abi. Sonra dedilerdi dersin.

Hasretle öptük.

Hakan & Utku

Vinci'nin Köprüsü!..
Tuğrul Şavkay hiç dikkat çekmeyen, ama aslında çon önemli bir teklif getirdi..

Ben Ertuğrul'un yerinde olsam, birinci sayfadan manşet yapar desteklerdim..

İkinci Beyazıt döneminde Haliç'e bir köprü yapmak düşünülmüş ve dönemin en ünlü mimarı Leonardo da Vinci'den, evet evet Mona Lisa ressamından proje istenmiş. Bu proje gelmiş.. Ama uygulanmamış..

Diyor ki Tuğrul "Tüm çizimler elde.. Bu köprüyü şimdi yapalım.. Adını Leonardo da Vinci köprüsü koyalım!.."

Şimdi Leonardo Usta'nın dünyada ilk ve tek, dolayısı ile benzersiz bir mimari yapıtı İstanbul'da böyle sergilenirse, dünya Paris'e, Louvre'a Mona Lisa'yı görmeye gittiği kadar, İstanbul'a, Haliç'e bu köprüyü görmeye gelmez mi?.. "Efendim biz daha mevcut köprünün kapaklarını açamıyoruz, yığınla gemi Haliç'te mahsur kaldı. Bu köprü nasıl yapılır?" derseniz, hiçbir şey yapılmaz bu ülkede.. Önemli olan büyük düşünceleri büyük eylemlerle desteklemek..

"Yıkalım da yıkalım" diye ün yapan Oktay Ekinci ve onun Mimarlar Odası mesela, bir kerecik de "Yapalım" diye bir projeye sahip çıkmaz mı?..

Çanakkale'ye o muhteşem anıtı diken bu millet, bu köprüyü bir solukta yapmaz mı?.. Leonardo köprüsüne tüm dünya katkıda bulunmak istemez mi?.. Sadece ulusal değil, uluslararası bir kampanya yürütülmez mi?.

Bu turistik köprü, sadece yayalara ayrılır, geçişi paralı yapılır, üzeri turistik eşya tezgahlarına kiralanırsa, köprüyü konu edinen hatıra eşyaları peynir ekmek gibi satılırsa, bu köprü trilyonlar kazanmaz mı?..

O zaman "Yap, işlet, devret" diye ihale edilemez mi?.. Bin yol var..

Yeter ki, biri büyük düşünsün..

Mesela kabinenin en genç üyesi Turizm Bakanımız.. Mesela Kültür Bakanımız. Bu projeye baş koyan, köprü ile birlikte tarihe geçer.. İnanırsak yaparız..

Leonardo Usta Köprüsü, çok ama çok inanılacak bir proje..

Umut!..

Asla birilerinin umudunu kırma.
Belki de sahip oldukları
tek şey odur.

"Keşke" kelimesi yerine,
"Bir dahaki sefere" demeyi dene.

Yaşlan, ama paslanma!

Bol bol tebessüm et, gülümse.
Hem maliyeti sıfırdır, hem de
değerine paha biçilmez.

H. Jackson Brown

SEVDİĞİM LAFLAR
Yaşamak, karanlık geceye rağmen buğulanmış pencere camına güneşi çizebilmektir.

Anonim (Teşekkürler Anıl)

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır