kapat

16.10.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Sofra
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
NECATİ DOĞRU(ndogru@sabah.com.tr )


Jilet atarım!

Son günlerde okurlardan mektuplar alıyorum ve özenle yazılmış mektupların içinde; "Yazı yazıyorsun hayat hakkında... Fakat basındaki son şantajlamalar için neden görüşlerin işgal altında" diyen soru cümleleri okuyorum.

Ben okurumu ciddiye alırım.

Oturup cevap yazıyorum.

İşgal yok.

Tedbir var.

Tedbir şu: şimdi yine yanlış anlaşılacak "yine gazeteciler birbirine düştü, halkın sorunlarını yazacak yerde kavga ediyorlar" diye damga vurulacak, o yüzden bu konuya girmek istemiyorum. Fakat olaylar da öyle gelişiyor ki, konu sadece bir medya sorunu olmaktan çıkıp toplumun bütününü ilgilendiren bir lekeye dönüşüyor. Şimdi Futbol Federasyonu'nun Milli Takım'ın İrlanda maçını ihale açmadan gizlice, komik bir para karşılığında Star TV'sine vermesine ne diyeceğiz?

Nereye oturtacağız?

Nasıl yorumlayacağız?

Diğer TV kanallarının sahipleri, "eğer ihale açılsaydı biz, milli takımın maçını yayınlama karşılığında 1 milyon dolar yerine 1 milyon 750 bin dolar verirdik" demelerini Türk liberalizminin neresine yerleştireceğiz?

Neresine sığdıracağız?

***

Biliyorsunuz, kapitalist ekonomide neyin nereye konulacağı konusunda en iyi kitabı Alman sosyoloğu Max Weber yazmıştır. Max Weber'in Protestan Ahlâkı ve Kapitalizmin Ruhu adlı kitabından öğreniyoruz ki, serbest pazar ekonomisi denilen sistem, kurma bir yapı değildir. Yani üç kişi ya da beş kişi oturmuş, "bir sistem kuralım, kuralları da şöyle olsun" dedikleri bir yapma kurgu değildir. Kapitalizmin 5 bin yıllık tarihi vardır ancak protestan ahlâkı gelişince bu sistem büyük bir hız kazanmıştır. Protestan ahlâkında; toplumun çıkarı bireyin çıkarının önünde gelir. Kapitalist dediğimiz insanlar; amacı yemek olan değil üretmek olan ve en büyük gayeleri toplum içinde itibar kazanmak olan insanlardır.

Nasıl şekersiz helva olmazsa..

Ahlâksız kapitalist de olunamaz.

İleri kapitalist ülkelerdeki verimlilik, üretkenlik, insan hakları, özgürlük, demokrasi, şeffaflık, eşit şartlarda rekabet işte sistemi sırtında taşıyan bu rütbe sahibi ahlâklı kapitalistler sayesinde olmuştur.

Evet binbir hinlik vardır.

Fakat tayin edici olan...

Ahlâklı kapitalistlerdir.

***

Bu açıdan bakınca Türk kapitalizminin düzeyi nerededir? Ve Futbol Federasyonu'nun milli maçın yayın hakkını ihale açmadan Star TV'ye vermesini Türk serbest piyasa ekonomisi neresine sokabilecektir? Yeni bir gazete çıkartıp, uydurma bir rapora dayanarak yoğurt üreten bir firmayı korkutup "sen benim gazeteme ilan vermezsen ben de senin sütünün içinde bok var..." diye yazarım şantajcılığına girmek ve böyle bir gazeteden kârlılık beklemek Türk liberalizmin neresine oturacaktır?

9 sütuna şantaj...

***

Yeni bir gazete çıkartıp, yüksek bir habercilik düzeyi tutturarak eski gazetelerin kusurlarını, özürlerini, lekelerini görüp utanacakları ve kendilerini düzeltemeye zorlanacakları bir yeni yayın organı yapmak yerine şirketleri korkutup, "Bize çıkma yap... Reklam ver... Yoksa yakarım... Ben çamurum... Adım Berbat Süleyman... Jilet atarım..." diyen çirkinliği medyaya sokmak...

Bunun adı yarışma değil.

Liberalizm değil.

Max Weber; "Liberal sistemi sırtında taşıyan insanlar toplumun kendilerine saygı duyduğu ve rütbe verdiği insanlardır" diyor.

Türk liberalizmi var mı?

Varsa nereye gidiyor?

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır