kapat

16.10.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Sofra
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
GÜNGÖR MENGİ(gmengi@sabah.com.tr )


Kafaya bak!

Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne adaylığının önerildiği gün Mesut Yılmaz'dan şamar gibi bir açıklama geldi.

Yılmaz MKYK toplantısında, 28 Şubat sürecine ilişkin politikalarını savunuyordu:

"Ben o zaman böyle hareket etmeseydim, devlet safında yer almasaydım, bugün Pakistan'ın başına gelenler bizim başımıza gelirdi. Demokrasi direkten döndü. Demokrasiyi koruduk.."

Yani Türkiye, darbeler coğrafyasından çıkmamış. Dediklerinden bu çıkıyor..

Bu bir iftira ise, tehdit olarak gösterilen komutanlar cevabını versin. Bizi madalyonun öbür yüzü daha çok ilgilendiriyor.

Yılmaz'a göre darbe nasıl önlendi?

1. ANAP, Refahyol'a alternatif olan hükümetin kurulmasını kolaylaştırdı;

2. İrtica tehdidine karşı MGK'nın önerdiği tedbirlerin hayata geçirilmesine yardım etti.

Yılmaz hem "demokrasiyi koruduk" diyor, hem de pişman bir havaya giriyor.

Sözlerinden, bu yaptıklarını asker ve darbe korkusundan göze aldıkları çıkıyor.

Yani siyasetçilere demokrasiyi koruma görevini darbe korkusu hatırlatıyor.

Demek ki siyasetçiler rejimi savunma sorumluluğunu özveri olarak değil, inanç temelli bir görev anlayışı ile üstlenseler, asker baskısı, darbe korkusu olmayacak!

Mesut Yılmaz, seçim yenilgisini bu özveriye bağlıyor. Ve halka haksızlık ediyor.

ANAP, 8 yıllık eğitim reformunu yaptığı ve irtica ile mücadeleye destek olduğu için mi seçimde yenildi? Hayır..

Türkbank rezaleti ile mafya ilişkisi açığa çıkıncaya kadar ANAP yüksek uçuyordu.

Kasetler çıktıktan sonra çakıldı..
Öyleyse irtica ile mücadelenin ve demokrasiyi koruma sorumluluğunun partilere oy kaybettirdiği yolundaki yanlış ve tehlikeli bir yargıyı niçin dillendiriyor?

Bu uğurda partisini bile feda eden bir lider olarak Cumhurbaşkanlığı şansı artsın diye!

Çünkü bizde din sömürüsü ile oy avcılığı yapmak partilerin alışanlığı, laik-demokratik rejimi savunmak ise Cumhurbaşkanı'nın sorumluluğudur. Kafa bu..

Bu kafalarla Avrupa Birliği'nin istediği demokratik normları zor kazanırız!

Baldız, yakışır!

Devletin kurumları, elektriği açtığınız anda yüzlerce hamam böceğinin kaçıştığı pis ve harap mutfakları andırıyor.

En başta da adalet sisteminin cezaevleri..

Bayampaşa'dan başka yelere nakledilecek mahkumlar için gerekli olan 1,5 milyar lirayı, cezaevinde yatan mafya babasından borç alan müdür açığa alındı.

Yani bu kişiler devletin itibarını zedelediler ama onları mafyaya el açacak kadar çaresiz bırakan siyasiler onur abidesi olarak hesap soruyor, öyle mi?

Adalete yatırım yapmayan, çözümü halkın güvenliğini hiçe sayarak katilleri, hırsızları sokağa salmakta arayan ilkel zihniyet bizi kurtaracak, öyle mi?

Hayır hayır.. Adalet Bakanı'nın Özel Kalem Müdürü yaptığı baldızı, bu teşkilâta yakışan en isabetli tayindir.

Artık adalet teşkilâtı ne kadar çarpılırsa o kadar iyidir. Bir çarpık ancak tekrar tekrar çarpılırsa düzelme şansı kazanır.

Çivi, çiviyi sökermiş!

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır