Duvarlar... Taşlar...
Duvarda, yedinci Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in yaptığı, yağlıboya, Atatürk Portresi... Öteki duvarda, yine yağlıboya, Güneydoğu'dan... Harran'dan bir tablo... Altındaki imza "Fikret Otyam."

Evren, Baba'yı "Başbakanlık'tan etmişti."

Otyam da, Baba'nın verdiği "Devlet sanatçılığı"nı reddetmişti.

Ama "o iş" ayrı.

"Bu iş" ayrı.

"Tablolar" Çankaya Köşkü'nün duvarlarında.

Uzlaşı... Barış güzel şey.

***

Sayın Cumhurbaşkanım.

Yıllardır "bu işlerin" içindesiniz.

Ve çok iyi biliyorsunuz ki...

Cumhurbaşkanlığı seçimi çoğu kez "acılı" geçmiştir.

"Sancılı" geçmiştir.

Önümüzde yine bir Çankaya seçimi var.

Türkiye bu kez... Bu işi... "Acısız, sancısız" başarabilecek mi?

"Sorumuz" bu.

Cumhurbaşkanı'nın yanıtına gelince.

Aynen şöyle:

- Mecbur... Çok çekildi... Çekilenleri, yeniden çekmeye, Türkiye'nin tahammülü yok.

***

2000'in Türkiyesi, Cumhurbaşkanlığı seçimini de... Demokrasiyi de başarmaya mecbur.

Hatta mahkum.

Her darbe... Her müdahale... Muhtıra... Türkiye'nin hızını kesti.

"Vitesin geriye takılmasına" neden oldu.

Artık "uzlaşmayı" başarmalıyız.

Adına demokrasi denilen... Ve zaman zaman beyaz gelinliği hançerlenen güzeli, yeni yüzyılın başlangıcında bir kez daha yaralamamalıyız.

***

Bizim, baba ile konuştuğumuz saatlerde, NTV'de, Murat Birsel'in konuğu Andrew Mango idi.

Türkiye uzmanı İngiliz gazetci.

Mango, yazarı olduğu "Atatürk" kitabını anlatıyordu.

Baba, Andrew Mango'nun "iki vurgulamasına" çok önem veriyor:

1. Türkiye, 75 yıldır savaşa girmemiş bir ülke.

2. Ve Türkiye, bu 75 yıl içinde, iç kavgaya girmemiş bir ülke.

Baba:

- Bunlar çok önemli şeyler.

Ve sohbetin bundan sonrası "iç barış" üzerine.

Demirel, çeşitli zamanlarda, çeşitli platformlarda yaptığı konuşmalardan örnekler veriyor.

Örneğin...

18 Nisan seçimlerine gidilen süreçteki konuşmaları...

Seçim sonrası konuşmaları...

Geçen haftaki, Meclis"i açış konuşması...

Baba:

- İç barış "mutlaka" korunmalı.

Ardından bir "mutlaka" daha geliyor:

- Ve "mutlaka" demokratik otorite ile korunmalı.

Yani anarşisiz... Darbesiz... Müdahalesiz...

***

İç barışın korunması için "bazı meselelerin" politize edilmemesi şart.

Örneğin "ırk meselesinin."

Örneğin "din meselesinin."

***

Demokrasi "çokseslilik" rejimi.

Elbette Demirel gibi düşünmeyenler de olacak.

Başkanlık sistemine karşı çıkanlar da...

Baba'nın görev süresinin uzatılmasını istemeyenler de.

Ama "bazı şeyleri" birbirinden ayırmak gerek.

Eğer, yüzlerce İmam Hatip'in temelini atan... Açılışını yapan... Seçim meydanlarında Kur'an-ı Kerim'i öpüp, başına koyan Demirel, bugün "dini politize etmeyin" uyarısında bulunuyorsa...

Bir "bildiği" olmalı.

Çankaya'dan ayrılırken gözlemimiz:

Baba'nın kafasında "Çankaya'daki süre"den de çok, şu konu var:

Taşların yerine oturması.