Ama her ihtimale karşı İstanbullular'a, biyolojik analizler de tamamlanmadan hamsi yememeleri tavsiye ediliyor.
BELİRTİLDİĞİNE göre zehirlenmeler ve alerjik reaksiyonlar balıkların kimyasal madde içermesinden değil, bayat olmasından kaynaklanıyormuş.
İFADELER ve açıklamalar bize hala biraz çelişkili geliyor. Biyolojik analiz sonuçları da alınmadan kesin yargılara varılıp bunların kamuoyuna açıklanması doğru mu; bilemiyoruz.
İSTANBUL balık hali esnafı durumdan memnun. Marmara Bölgesi Su Ürünleri Müstahsilleri Kooperatifler Birliği Başkanı Ahmet Menekşe suçlu sandalyesine tablacıları oturyuyor ve şöyle diyor:
"BİLİNÇSİZ satıcı ve tüketici sözkonusudur. Sokakta satışı denetleyecek olan belediyelerdir. Piyasaya hal dışından balık verilmiş, tablacılar sokakta satmış, zehirlenmeler bu bayat balıktan meydana gelmiştir. Hal aklandı."
PEKİ hal, uluslararası hijyen standartlarına, temizlik kurallarına uyum konusunda da aklandı mı?
AVRUPA Birliği, geçtiğimiz yıl İstanbul balıkhanelerindeki pislik ve ilkel çalışma koşulları yüzünden, su ürünleri ithalatını neredeyse tamamen durdurmuştu. Bildiğiniz kadarıyla Avrupa Birliği'nden bir uzman heyet geçenlerde yine Marmara Bölgesi'nde idi. İstanbul balık halini de denetleyecek, ambargonun kalkmasını ya da sürmesini tavsiye edecek bir rapor hazırlayacaktı.
İTO Su Ürünleri Komitesi Başkanı Nikola Güloğlu bu denetlemenin sonucundan pek umutlu değildi; kısa süre önce görüşlerini açıklarken "AB heyeti balıkhaneye gelmese iyi olacak, çünkü ortalık yine pislik içinde" demişti.
İSTANBUL balık hali bu çağdışılık içindeyken bütün suçu tablacının sırtına yükleyip işin içinden sıyrılmak doğru mu?
HALDE şu anda durum ne? AB heyetinin bu yılki incelemesi ne sonuç verdi? Hazırladıkları rapor olumlu mu, yoksa yine olumsuz mu?
BU soruları yanıtları, ihracatın açılması bir yana, İstanbullular'ın gönül rahatlığıyla balık yiyip yiyemeyecekleri bakımından çok önemli.