İşte insan tabiatı bu... Bin tane üzüntünün yanında bir tane güzellik bile hepsini unutturabiliyor. Yoksa insan çıldırabilir... Bu özellikler Allah'ın sadece insanlara nasip ettiği bir lütufdur.
Sanıyorum ki, önümüzde daha acı günler de olacaktır. Ona göre hazırlıklı olmamız lazım. Bunun yanında sakin ve sabırlı olmamız da gerekiyor. Yakınlarımızı toprağa verirken, acılarımızı da içimize gömeceğiz. Ben bu vesile ile hayatta kalan vatandaşlarımıza başsağlığı, ölenlerimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum. Dualarım onlarla birliktedir.
Şimdi gelelim şu müteahhitler meselesine... Önüne gelen veryansın ediyor. "Yok efendim, müteahhitler çalıyormuş, müteahhitler çırpıyormuş..." Evet çalana çırpana ben ezelden beri karşıyım ama işi bu kadar kolaycılığa dökmek de ayıp doğrusu... Bu adamların çoğu tahsili, kültürü az olduğu için kendilerini savunmaktan aciz olabilirler. Ama bir Allah'ın kulu da çıkıp sormayacak mı, "İnşaat yapılırken demir ve beton hesaplarını kim tutuyor?... Betonarmeyi kim yapıyor?... İnşaatların dayanma derecesini kim hesaplıyor?... Bunlar kimsenin aklına gelmiyor mu?... Bu yapılan inşaatların projelerinde ve iskan müsaadelerindeki imzalar kimin imzası?... Bu incelenip açıklanıyor mu?..." diye...
İşte ben bunları sormaya başlıyorum; Çürük inşaatı kim yaptırır?... Hadi çıkın ortaya açıklayın. Eğer bu işleri doğru dürüst okumuş, eğitilmiş, tahsil görmüş teknik adamlarımız tamamdır diye imzalamış ve mühürlemişse suç kimdedir?... Dolayısıyla bu kadar canın yanması, bu kadar insanın dünyadan zamansız olarak göç etmesine kim sebep olmuştur?... Bize bu kadar acılar çektiren kimlerdir?...
Devletin devlet olup bunları incelemesi, araştırması ve cezalandırmasının gerekliliği böylece bir kez daha ortaya çıkıyor. Kimseye kinim, garezim yok ama bu işler laf salatasıyla halledilmez. Ayrıca lafla da peynir gemisi yürümüyor...
Tanıdığım bir müteahhit telefon açtı, "Ahmet ağabey, biz günah keçisi olduk. Evet, tamam para kazanmayı severiz ama söyler misin betondaki harcı biz mi karıştırıyoruz. Betonun demirini biz mi koyuyoruz. Hesapları biz mi yapıyoruz. Bizim para vererek bu görevleri yaptırdığımız mühendisler ve mimarlar evet demezlerse biz o inşaatları nasıl yaptırabiliriz. Bu tip olaylarda hemen tepemize biniliyor." Tabii ki onların bir taraftarı değilim. Müdafalarını yapacak da değilim. Ama Mimarlarla, Mühendisler Odasının bu konudaki cevabını da bekliyorum. Gördüğünüz gibi bu yarayı ben deşiyorum, herkes eteğindeki taşı döksün diye de bu sütunu onların emrine veriyorum. Zira doğrular ancak böyle meydana çıkacaktır.