kapat

21.08.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
RAUF TAMER(rtamer@sabah.com.tr )


Küçük notlar

Dünya yardıma koşuyor:Gerçi yardıma muhtaç olmak kötü bir şey ama, doğal afet bu.... Mutlaka takviye gerekiyor.

İşte... para dahil, kurtarma ekipleri, enkaz kaldırma uzmanları, doktor, hemşire, ilaç, yüzer hastane, teknik cihaz vs... her taraftan yardım yağıyor.

Çok güzel dayanışma.

Bunların içinde beni sadece tek şey rencide ediyor: Gıda yardımı.

Türkiye, belki herşeye muhtaç olabilir, ama, gıda yardımına asla.

.....

Sonra...

Gözlerden kaçmasın, kimse yanlış algılamasın. IMF'in ödeyeceği para, aferin size, ekonominiz iyi yoldadır, buyrun biraz avans türünden bir para değil.

Bu para, sadece yardım.

Felaket eğer bir Afrika ülkesinde olsaydı, o yardım oraya da yapılacaktı.

Peki, ekonomimiz kötü yolda mı?

Efendim o başka bir konu...

Ama bu para da, başka para.

*

Depremin yayıldığı coğrafyadaki nüfus, 20 milyon.

Yâni biz şimdi 20 milyon kişinin uygarca yaşayabileceği yeni bir bölge inşa edeceğiz.

Mimarisiyle, sanayisiyle, çarşısıyla, pazarıyla, okullarıyla, şusuyla, busuyla, Yunanistan'ın tam iki misli bir yöre kuracağız... Yâni, ortaboy bir ülke... Neredeyse ortaboy bir devlet... Esasen o coğrafyanın ekonomik gücü zaten iki kere Yunanistan eder.

Kolay mı?

Zor, ama yaparız. Rahat yaparız.

Ve sür'atle yapacağız.

Keşke Güneydoğu'yu da vaktiyle böyle yapsaydık... Deprem şart değildi ki.

*

İzmit'ten, Adapazarı'ndan, özellikle Yalova, Karamürsel ve Gölcük'ten, eski arkadaşlarım arıyor...

Söz birliği etmişler gibi, hepsi şunu söylüyor:

- Buraya çöp torbaları yollayın. Yüzbinlerce, milyonlarca yollayın...

Bir de seyyar tuvalet.

Anlıyorsunuz değil mi?

Birinci derecedeki istekleri çöp torbası ve tuvalet olduğuna göre, demek ki pisliği ve hastalığı, daha yolun başında kesmek istiyorlar.

Bu nokta çok mühim.

*

Bir diğer notumuz:

Adı, Ahmet Mete Işıkara... Kandilli Rasathanesi Müdürü.

Sanırım ömründe Türk Halkının, nefesini tutarak, ağzından çıkacak kelimeye dikkat kesildiği yegane insan bu...

Ne Cumhurbaşkanları, ne Başbakanlar, ne de Bakanlar.

Sadece bir Rasathane Müdürü... O'nun iki dudağı arasından çıkacak olan tek bir cümle...

Ekranda gözükünce, evlerde çıt çıkmıyor, herkes içinden dua ederek, Ahmet Mete'nin söyleyeceği lafları bekliyordu... İşte o an, Türkiye'nin en sessiz ânıydı...

Mesleği adına güzel bir şey... Herhalde hiç unutamaz.

Biz de onu unutmayacağız.

Yanlız, hocam, ilk deprem için -bari on saat önce- hükümeti niye uyarmadınız.?

*

Biz, terörle birlikte yaşamaya alışmış bir milletiz.

Biz, enflasyonla birlikte yaşamaya alışmış bir milletiz.

Efendim biz, trafik canavarıyla birlikte yaşamaya alışmış bir ülkeyiz.

İrtica'yla bile birlikte yaşamaya alışmış bir ülkeyiz. O'nsuz yapamayız.

Biz, silahla, kaza kurşunuyla, hatta uyuşturucuyla birlikte yaşamaya alışmış bir ülkeyiz.

Bizden AIDS bile korkar.

Şimdi de depremle birlikte yaşamaya alışacağız...

Sonra?

Sonrası hiç... Onu da Kanıksayacağız.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır