kapat

21.08.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )


40 hikayemiz var, kırkı da deprem üstüne..

Bir anıyı yerine koyabilir misiniz?.. Yıkılan evlerin altında kalan anıları.. Fotoğraflara, TV filmlerine bakıyorum hep.. Enkaz.. Enkaz.. Yıkılmış binalar bunlar..

Görüntü öyle.. Sonra derinlere dalıyorum..

Yıkılan bina değil, yuva!..

Parayı bastırır binayı yaparsın.. Ama kaybolan bir anıyı, trilyonlar yerine koyabilir mi?..

Bir ömür sürmüştür bu yuvaların oluşması.. Ne zahmetler, ne alın terleri.. Ne borçlar, ne harçlarla konmuştur, herşey yerli yerine.. Yerine konması, o ailenin ekonomisi içinde yeni bir ömür boyu ister..

"Mal canın yongası" diye bağırıyor Bayan Sabah iki gündür.. Tesadüf değil.. Feministler ne derse desin yuvayı yapan dişi kuş.. Onlar bilirler işin zorluğunu..

Enkaz altından kurtulmuş olmanın ilk sevinci bitecek yakında.. Acı gerçekler bu sevinci kısa zamanda yiyip bitirecek çünkü..

Sonra..

Bir ev, sıfırdan kaça kurulur düşündünüz mü hiç?..

Hele ülkenin bu ekonomik durumunda.. Hele bu işssizlikte.. Hele bu depremin ağır hasar verdiği fabrikalar da durmuş ve yeni işsizler yaratmışken..

Enkaza bakan babanın, ananın, çocuğun acısını hissedebiliyor musunuz içinizde?.. Taa derinde..

Hadi, yardım.. Hadi binde birinde yoktur ya, sigorta, migorta..

Bir ev buldunuz, televizyonu, buz dolabını, çatalı kaşığı koydunuz.. Oldu mu?..

Enkazın altında kalan anılar ne olacak peki?..

Bir eski fotoğraf.. Büyük kızın ilk pembe patiği.. Hani babanız yemekten sonra otururdu da, size ağzından bal damlayarak anlatırdı, o eski koltuk..

Bir acı bitecek, başka acılar başlayacak.. Sürecek.. Sürecek..

Ama..

***

Ama yaşama mümkün olduğunca hızlı dönmemiz gerek.. Acılara sarmanın bir yolu da, yaşam savaşına koptuğu yerden bir an önce yeniden başlayabilmek..

Bu işe medya öncülük etmeli..

Bu "Felaket tellallığı artık yerini, normale dönmüş gazetelere, normale dönmüş programlara bırakmalı.. Acılara saygı duyarak yapılacak çok şey var.."

Sabahtan akşama insanların, zaten yıkılmış, zaten çökmüş insanların morallerini daha bozacak, sinirlerini daha yıpratacak, duygularını daha törpüleyecek yayınları yapmanın bundan böyle bir tek anlamı var..

Tiraj ve reyting..

Felaketi kara döndürmek için felaket bölgesinde bir şişe pet suyu 1 milyon liraya satanlarla ayni duruma düşmemek gerek..

Felaketin ticareti olmaz.. Olmamalı..

Ekranlara bakıyorum.

Habercilik görevlerini aslanlar gibi yapanlar var.. Buna karşılık kendini Shakspeare yerine koyarak trajedi üstüne trajedi edebiyatı yapanlar var..

Yayın şefleri bu "Edebiyat hastaları"nı derhal görevden almalı..

Elinde mikrofonla kamera önüne gelip, çadır tiyatrosunun hisse-i facia oyuncusu edası ve tonlaması ile sözüm ona haber okuyanlar, mesleğe ihanet ediyorlar..

Gecenin yarısı.. Herkes Kandilli'den yapılacak açıklamayı beklemek için ekran başında.. Yeni deprem geliyor mu, gelmiyor mu telaşı..

Hazret "Buraya ceset torbası lazım" diyor..

Ulan gecenin o saatinde millete bunu söylemek habercilik mi?.. Lazımsa, bin tane kriz masası var, telefon et..

Gecenin o saatinde senin uyarın üzerine, millet sokağa dökülüp ceset torbası mı arayacak?..

Hayır.. Mesele o değil ki..

Mesele, adam kahraman ya.. Cesetler arasında olduğunu anlatıyor.. Anlatıyor ki, zaten korku içindeki insanlara da, onlar da sokaklara uğrasınlar..

Gerzek herkes sokağa fırlarsa senin yayınını kim izler?.. Reyting mi kalır?..

Televizyonların büyük çoğunluğu, moral bozukluğu, öfke, panik yaratıyor yayınları ile..

Gerzek değiller, yayının nereye gittiğini biliyorlar.. Gene de yapıyorlar..

Reyting..

Fatih Altaylı öyle haklı ki..

"Tüpraş havaya uçsa da görüntüleri bilmem ne TV ayrıcalığı ile (Dünyanın en anlamsız, en gerzek anonsu bu.. Hepsi bayılıyor, TRT dahil..) ilk biz versek" diye bekleyen akbabalar bile var..

Deprem ne?..

Fay hattında gerilim.. Gerilim.. Sonunda patlıyor.. Peki sen insanları durmadan gerersen, o insan patlamaz mı?.. Onun ruhunda depremler olmaz mı?..

Deprem oluyor ama, yaşam da devam ediyor.. Hayır.. Yaşamdan haberimiz yok.. Hepimiz depreme gömülmüşüz köşe yazarları olarak.. Dün ilk kez tebessüm ettim.. Pakize Suda'yı okurken.. Okuyucusunu bir an için felaketten alan o..

"Kadınlar yazın aldatıyormuş.. 'Hazır soyunmuşken' diyorlardır" diyor..

"Erkeklere takılan mutluluk çubukları dedektörle vücut aranırken ötüyormuş.. Bence fena değil.. 'Garantili seks' için adamın peşine düşebilirler" diyor.. İyi de ediyor..

Yaraları en hızlı sarmanın yolu, normal yaşama dönmenin yollarını denemek.. Pakize onu yapıyor..

***

Televizyonda haber.. TEM Oto Yolu tek şeritli falan da olsa açılmış.. Karayolları'ndan özür dilemem gerek dünkü satırlarım için.. Ağlama duvarı genel müdürlerine kızdığım için, aslanlar gibi çalışan personeli unutmuşum.. Yetişmişler, yolu açmışlar..

Varolsunlar.. Beni de affetsinler ne olur?..

***

Deprem yöresine giden bütün yollar kilit.. "Saatteki hızımız 500 metre" diyor bir TV muhabiri.. Şimdi hadi can kurtarın.. Can kurtaran yetiştirin.. Enkaz kaldırma aracı yetiştirin.. Tabii can pazarı.. Tabii kaçan olacak.. Tabii akrabasına koşan olacak.. Ama bir şartla.. Emniyet şeritleri boş kalacak.. Yıllarca bu kültür için savaşırken polisler bile "Hıncal Uluç diye birisi yazıyor, biz de ceza kesmek zorunda kalıyoruz" diye özür diliyorlardı..

Hadi buyrun bakalım.. Bu gecikmeler kaç cana patladı biliyor musunuz?..

Amerika'dan bir fotoğraf yayınlamıştım hatırlar mısınız?.. Gelen kasırgadan kaçmak için kenti boşaltanlar, nasıl geliş yolunu bomboş bırakarak tek sıra gidiyorlardı..

Anladık mı şimdi, Emniyet şeridini boş bırakmanın önemini..

Anladıysak Arap olayım!..

***

Gazetede haber.. Elindeki telefonla hiçbiryere ulaşamadığını itiraf eden başbakana KVK ulaşım sorunu olmayan İridyumlu telefonlardan üç tane hediye etmiş..

İletişim çağında başbakanın elinde bu en ileri teknik telefonlardan yok..

Tasarruf diye Renault'ya binen Ecevit kafası işte..

Sağolasın KVK.. Artık başbakan bize ulaşabilir..

***

İlhan Selçuk "Her depremde enkaz altındaki canlıyı bulan köpekler dışardan geliyor.. Biz de niye yok?" diyor..

Bu ülkede sokak köpeklerine sahiplenilir. Can kurtaran köpek kimsenin aklına gelmez de ondan, İlhan Ağabey..

***

Müslüman dünyasından hala zırnık yardım haberi yok.. İlk ulaşan ülke İsrail.. Ardından Yunanistan.. Sonra İtalya..

Sabah akşam bu üç ülkenin nasıl düşmanlarımız olduğunu anlatan mürteci basının sözüm ona en itidallisine aboneyim, onlarda ne var ne yok, öğrenmek için.. Tek satır haber yok, bu İsrail, Yunan ve İtalyan yardımlarından. tek satır yorum yok, uğruna nerdeyse savaşa gireceğimiz Kuveyt dahil, petrol zengini Arap ülkelerinin hala nasıl hiçbir şey olmamış gibi davranmalarını eleştiren..

***

Alkent Yönetimi, derhal uzmanlar getirmiş.. Kontrollar yapılmış.. Zerre hasar yok.. Su, elektrik, TV hatları sağlam, her şey yerli yerinde.. Her evin kapısına durumu asmışlar..

Ama bu nasıl zehirli bir panik, korkudur.. "Alkent'te iki ev hasarlıymış.. Gizliyorlarmış.." Kahrol sen fısıltı gazetesi e mi?.. Senin zararın depremden fazla..

***

Gece uyumak için evime giriyorum.. Özcan sokakta yatacak gene.. Beni de ikna etmeye çalışıyor..

"Kandilli'yi dinlemedin mi?.. Yeni deprem olabilirmiş.." Dinledim.. Bir şey daha dinledim.. Bu yeni deprem, daha güneydeki, yani İstanbul'a daha uzak fay hattında.. İstanbul'a yakın olanda 7.8, hem de 45 saniye evimde sıva dökmemişse, uzaktakinden niye korkayım?..

Eğer 7.8 ve de 45 saniye depremde kılı kıpırdamayan evimi de çökertecek bir deprem olursa, İstanbul'da taş üstünde taş kalmaz.. Enaz 10 milyon insan ölür.. Böyle bir deprem insanlık tarihinde yok.. Diyelim her şeyin bir ilki var.. Oldu..

İstanbul dümdüz olmuşsa, taş üstünde taş kalmamışsa, zaten yaşamanın anlamı da kalmaz, herkesle beraber ölürüz ne yapalım..

Böyle zamanlarda depremi iyi bileceksin.. Paniklemeyeceksin.. Biraz da inancın olacak.. Kadere inancın.. Bak sallanan İstanbul'dan sağlam Konya'ya kaçarken, trafik kazasında ölmüşler..

Olacak oluyor!..

BİZİM DUVAR
Depremde binlerce insan öldü.. İtalyanlar hemen Apo'yu sormuşlar.. Başına bir şey gelse "Türkler Apo'yu yok etmek için deprem icat ettiler" diyeceklerdi herhalde..

Hakan Utku

SEVDİĞİM LAFLAR
Pişmanlıklar, parmak izleri kadar kişisel ve özeldir.

Margaret Culkin Banning

(1891-1982)

TEBESSÜM
Hanım:

- Fatma bak televizyon üstündeki toza adımı rahatça yazabiliyorum..

Hizmetçi:

- Ahhh, ahhh!.. Okuma yazma bilmek ne güzel şey değil mi, hanımefendi..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır