Türkiye'nin önde gelen dil bilimcilerinden, hepimizin ve ilköğretim çağındaki tüm çocuklarımızın hâlâ okuduğu Türkçe ve dilbilgisi kitaplarının yazarı olan Beşir Göğüş'ün cesedi dün sabah Yalova'daki yazlık evlerinde bulunduğu an ümitler tükendi. Ailemizin en zarif üyesini eşi ve kızıyla birlikte yitirdik. Binlerce öğrenci ve öğretmen yetiştirmişti Beşir Göğüş. Ömer Asım Aksoy'la yanyana Türk Dil Kurumu'nda yıllarca çalıştı; Talim Terbiye üyesi oldu. Dil Derneği'nin yöneticisiydi, kendi uzmanlık alanında onlarca kitaba imza attı, sürekli üretiyordu.
Yalova'daki yazlık... Okumuş yazmış kesimden pekçok değerli insan Yalova ve civarında yazlık sahibiydi, çünkü nispeten ucuzdu oradaki evler. Ev alırken depreme karşı dayanıklılık belgesi sormak gibi bir alışkanlık ise bizim Avrupa, Amerika görmüşümüzde bile ne yazık ki yok.
Diyeceksiniz ki belediyeler ne güne duruyor? Hem neden binalar deprem norm ve standartlarına uygun yapılmıyor? Diyeceğim o ki belediyeler şehirleri ve mesken yerlerini planlarken rüşvet alırsa daha çok bina çöker insanların başına...
Bu arada Sayın Başbakan'a sorarsanız, askeri bina bile çöktüğüne göre demek ki bazan çaresiz kalınabilirmiş deprem karşısında! Bu devirde hastahane, kışla, okul gibi binaların istenirse asla yıkılmayacak şekilde inşa edilebildiğini, bunun basit bir bilgisayar proglamlamasına bağlı olduğunu Başbakan mı bilmeyecek? Bilmiyorsa da inşaat yüksek mühendisi olan sayın Cumhurbaşkanımıza sorsun!
Tüpraş ayrı bir rezalet. Çıkan yangını söndürmesi gereken personeli otobüslere doldurup oradan uzaklaştıran yönetim, büyük kusur işlemiştir. Bir devlet bakanının televizyonlara çıkıp bu hatayı savunmasına hiç gerek yok.
Türk ekonomisine milyarlarca dolara malolan zararın sorumluları hesap vermeli. Kaldı ki Tüpraş yangını yüzünden boşaltılan bölgede pek çok insan enkaz altında can çekişir halde terkedildi. Sevk-i idare kusurunun da ötesinde, buna cinayet denir!
Etrafımdaki hemen herkesin depremde hayatını yitirmiş, kayıp, ya da zarar görmüş bir yakını ya da tanıdığı var. Demek ki ölü sayısı onbinleri çok aşacak.
Hepimizin başı sağolsun derken, ilk gün yaptığım öneriyi tekrar etmek istiyorum: Biran evvel olağanüstü hal ilan edilsin. Hükümetin askeriye kompleksi içine girip bunu hâlâ yapmamış olması affedilemez. Savaşa girsek, tepemize bombalar yağsa daha mı az zaiyatla çıkacaktık? Seferberlik, hem de derhal!