kapat

08.07.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
intermerkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
İşkolikleri işten atın!
Bugünün dünyası saatlerce çalışan "işkolikler" yerine çalıştığı kadar verim de üretebilen, kendine vakit ayıran, kafası dinç, kurduğu sistem başarıyla yürüyenleri tercih ediyor.

Modern dünyanın iş koşulları, "başarılı eleman" kavramının da değişmesine neden oldu. Artık "çok çalışan" ya da "işkolik" eleman değil, verimi ön planda tutan ve çalıştığı şirkete katkı sağlayabilen çalışanlar başarıya ulaşabiliyor.

Artık eskisi gibi sabah herkesten önce işe giden, herkesten sonra çıkan, 8-10 yıl tatil bile yapmadan çalışan işkoliklerin devri kapandı. Çünkü günümüzün iş hayatı işine artı değer katabilen, düşünen ve yaratan insanı geçerli kılıyor.

Üretken ve yaratıcı olabilmenin en önemli unsuru ise zihindeki berraklıktan geçiyor. Beynin iyi çalışabilmesi için de belirli bir yerden sonra "dur" demek şart.

İşini ve kariyerini hayatın bir numaralı önceliği haline getirip kendini sosyal hayattan soyutlayan insanlar, kısa vadede başarılı görünseler bile uzun vadede bakış açılarını kaybediyor. Vizyonlarını dar kalıpların içine sıkıştıranlar, kendilerini yenileyemedikleri için kaybetmeye mahkum hale geliyor. Bunun yanında fazla çalışmanın getirdiği agresiflik ve mutsuzlukla çevrelerine negatif enerji saçıyorlar.

Tüm bu nedenlerden dolayı, firmaların eleman seçimi sırasında "işkolik" tanımına girenlerden uzak duruyor. İş dünyasından ve danışman şirketlerden aldığımız görüşler de tezimizi destekliyor.

AHMET ZORLU- Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Önce işkoliklikten ne anladığımızı bilmek gerek. Bence işkolik işine sahip çıkan insandır. Ama bir de kendine güvenmediği için çok çalışıyor görünenler var. Bunu iyi ayırt etmek lazım. İnsanlar kendine güveni olmadığı için işin içinde boğulup gidiyor. İşin başında duruyor, duruyor, olmuyor. Mühim olan kafayı da çalıştırmak. Her gün aynı tempoyu yakalayarak, 18-20 saat çalışmanın imkanı da yok, verimi de. Arabanın yağını, suyunu değiştirmeden dünyayı dolaşmak mümkün mü? Yine de işkoliklik, insanların mizacında vardır. Siz ne yaparsanız yapın, onlar değişmek istemediği sürece değiştiremezsiniz.

ERDOĞAN YUMUK- Henkel Genel Mdr. Yrd.
Ben eski bir işkoliğim. Ama şimdilerde işkolikliğin verimlilikle kaynaşması gerektiğine inanıyorum. İşkolikleri ikiye ayırabiliriz. Birincisi gerçek işkolikler. Onların zararı yoktur, çünkü suçları işi fazla sevmektir. Verimli çalıştırıldıkları taktirde hem onlar tedavi olur hem de şirket yarar sağlar. Bir de sahtekâr işkolikler var. Tehlikeli olan bunlar. Çünkü kendi yetersizliklerini çok çalışıyor gibi görünerek kapatırlar. Yerlerini kaptırmamak için koltuklarından kalkmazlar. Bunların iyi tespit edilmeleri gerekir.

MÜGE YALÇIN- Arthur Andersen
Çalıştığımız şirketlerde çok çalışabilme yetisine önem veririz, ama daha da önemli olan nokta verimli çalışma. Uzun saatler çalışıyor olabilirsiniz, ama bakılacak şey aldığınız sonuçlardır. İşkolik olup da yıllarca tatile çıkmayanlar, kendine güvenemediği için yerini kimseye bırakamayanlar var. Ama bu artık istenilen şey değil. Özellikle Hazine, muhasebe gibi alanlarda çalışanlar motivasyonlarının sürmesi için tatile zorlanıyorlar. İşkolikliğin altındaki neden kişisel yetersizlik ve güvensizlik olduğu gibi, eski jenerasyon çalışanların alışkanlıkları da olabilir.

MURAT DEMİROĞLU- PriceWaterhouseCoopers
Gelişen dünyada artık işle özel hayatı dengelemek önemli. İnsanlar işte zaman harcamalı ama onun dışındaki hayat da önemli. Kariyerin süreli bir olgu olduğunu bilmek, yarını düşünerek çalışmak lazım. Eskiden sıkı çalışanlar vardı, şimdi ise akıllı çalışanlar var. Bugün, iş açısından ortaya çıkarılan katkı önemli. Bir de, yakın zamanda Türkiye'yi bekleyen bir tehlike var: Kısa sürede teknik başarılarıyla belli yerlere gelen ama işin yapısı ve beklentileri değiştikçe eski performansından bile uzaklaşabiliyorlar. Bu da yakın zamanda çok konuşulacak.

ASLIHAN ÖZYILDIRIM- Ernst and Young
İşkoliklik, insanların tüm hayat zevkini bozuyor. İşkolikler sadece işe yönelik yaşadığı için diğer güzellikleri tadamıyor. Böylece kendini yenileyemiyor, güncelleyemiyor. Kısacası vizyonu daralıyor. Dünyayı kurtardığını düşündüğü için en ufak hataya tahammül edemiyor. İnanılmaz agresif, stresli ve sinirli oluyor. Böylece çevreye de negatif enerji saçıyor. İnsanların bazıları da, kendileri tatile çıktığında patronun "Adam tatile gitti, bir şey değişmedi. Buna niye bu kadar para vereyim ki" diye düşünmesinden korkuyor. Oysa işin aynı boyutta sürmesinin nedeni kurduğunuz sistemin başarısı da olabilir. Ancak yeni nesil bu tür endişeleri yaşamıyor.

Dikkat! Şirkette işkolik var

FARUK TÜRKOĞLU
Siz işyerine geldiğinizde, o masasının başındadır. Akşamları ona hiç "güle güle" demek fırsatını bulamazsınız. Yemek yerken bile onun aklı işinde kalır. Omzunda tüm şirketin yükünü taşıdığını düşündüğü için yüzünde aşırı ciddi bir ifade vardır. Bu vatan kurtaran aslan rolüne soyunmuş kişi, sık sık yorgunluktan şikayet eder, gastritten ise hiç kurtulamaz...

Sohbete vakit bulduğunda ise, hep fedakarlık öyküleri anlatır. Tabii bu öykülerin kahramanı da hep kendisidir. Yetki devrine inanmaz. Bir işi nadiren başkasına emanet eder. Emanet ettiğinde de bir gözü hep iş arkadaşının üstündedir. Üretilen işi de pek beğenmez.

İşyerine verdiği emeğe göre az kazandığını, sömürüldüğünü düşünür. Arkadaşlarının ise işi kaytardıklarını ve aldıkları parayı hak etmediklerini düşünür.

Teşhisi hemen yaptınız tabii: Karşımızda bir işkolik var. Bu kişi, hiyerarşinin alt kademelerinde bulunuyorsa, zararı kendisine ve biraz da yakın çevresinedir.

"Bay İşkolik" yöneticiyse hasar büyür. Astları ya yöneticinin gözüne girmek için ya da "ayıp olmasın" diye çalışma saatlerini ister istemez uzatır. Eşlerin pişirdiği yemekler masada soğurken, işkolik bir stres jeneratöründen farksızdır. Onun bulunduğu her yerde stres vardır, geçtiği her yerde mutsuzluk izleri bırakır. İşkolik müdürün yaydığı stres ışınları, işyerinden çalışanların evlerine kadar uzanır.

Esasında bu aşırı işgüzarlığın temelinde korku ve güvensizlik bulunur. İşkoliklerin bilinçaltında işini kaybetme korkusu çok güçlüdür. İşyerinden uzak kaldıklarında koltuklarını birileri kapacakmış gibi huzursuz olurlar.

Amerika'nın ünlü danışmanlarından olan ve arada bir Wall Street Journal'a yöneticilik üzerine makaleler yazan Jack Favley konu hakkındaki görüşünü şöyle açıklıyor:

"Gerçek yönetici, öncelikleri ve neyin önemli olduğunu bilmek zorundadır. İşkolik ise herşeyi kendisi yapmak ister. Bir işkolik, hiçbir zaman iyi yönetici olamaz. Çünkü o, başkalarına çalışma heyecanı aşılamak için gerekli sabrı gösteremez. 'Çok' çalışmasının nedeni de güya başkalarının açığını kapamak içindir."

Gerçek yönetici planlama ve zamanlamayı ekibi ile birlikte yapar. İşkolik yönetici, keyfi olarak belirlediği takvimi, ekibine baskı ile uygulatmaya çalışır.

İş hayatının ilk yıllarında veya yeni bir işe başlayan kişinin bir süre yüksek tempoda çalışması işkoliklik sayılmaz. Her meslekte sezon veya kampanya nedeniyle iş ritminin hızlandığı dönemler vardır. Bu dönemlerde de tüm çalışanlar ellerinden geleni yapar. Dönemsel olarak hızlı çalışma, arada bir "tek" atmaya benzer. İşkolik ise "akşamcı"lardan farksızdır. Hayatındaki boşluğu ve huzursuzluğu gidermek için işine aşırı ölçüde sarılır. İş onu uyuşturur ve gerçek hayattan koparır. Bu iyi niyetli görünen "sözde" çalışkanların, insanların yönetiminden uzak tutulması gerekir. Eğer sizin de bir işkolik müdürünüz varsa ona, rapor veya proje hazırlamak gibi önemli ama tek başına yapılacak görevler verin. Yüksek enerji düzeyini, aldığı görevin en ince ayrıntılarına yönelten İşkolik bu konumda kimseye zarar vermez. Onun ayrılması işyerinde verimi düşürmek bir yana yükseltir bile.

Sonuçta, siz de rahat edersiniz, çalışanlar da...

AÇIL SEZEN


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır