kapat

23.06.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
micro
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )


Ben esnaftan daha durgunum..

Piyasada durgunluk var ya! Bizim gazetenin yayınları sayesinde kimin ne alıp sattığını günlük olarak takip etmeye başladık.. Piyasa azgın giderken de bir hayrını görmemiştik.. Durgunluk başladı, yine bir hayır görmedik..

Satışların kesildiği ortamda müşteriye "Kral muamelesi" yapılmasını beklersiniz değil mi?

Bildiğim kadarıyla serbest piyasaların kuralı böyle işler.. Ama nedense bizde yine tam tersi oluyor..

Başıma gelenlerden sonra bu milletin "At üzerinde doğup, at üzerinde öldüğünü.." iddia eden tarih kitaplarında yazılanların yanlışlığından ilk kez kuşkuya düştüm..

Kendi kendime "Demek ki bizim milletin tiyniyetinde esnaflık yok.." demeye başladım.. Gerçi bunu aile içi örneklerden biliyordum lakin memleket ölçeğinde geçerli olduğundan haberim yoktu..

Biz de esnaftık..
Bizim aile bireylerinin yetenekleri ölçüye vurulup, bilgisayar marifeti ile nasıl bir iş tutacağımız hesaplanmaya çalışılsa, herhalde esnaflık son sırayı alır..

Bizden çok iyi deve çobanı çıkar..

Pancar çapasını da iyi yaparız.. Okuyanımızın memur olup devlet kapısına kapağı attığı da çok görülmüştür.. Hatta ne yeni yazı ne de eski yazı bilmediği halde imamlık yapıp cemaate abdestsiz namaz kıldıranlarımız bile çıkmıştır..

Bunlara karşılık, bizim soydan esnaflıkta başarılı olan tek bir Allahın kulu görülmemiştir..

Babamın rahmetli dayısı İsmail Efendi vaktiyle köyden çıkıp Haymana'ya yerleşmiş.. Soranlara da "Manifatura dükkanı açacağını" söylemiş.. Köylü kısmı biraz istemez olur, o yüzden böyle hayırlı teşebbüslere inanarak bakmazlar..

Kimisi "Kasabada dost tuttu ondan gidiyor.." diye laf çıkarmış.. Kimisi "İsmet Paşa'nın partisine casus yazıldı.. Köydeki münafıkları Ankara'ya telleyecek.." diye işkillenmiş..

Bir Allah'ın kulu da İsmail Efendi için "Maşallah ne vizyon sahibi adam.." dememiş.. (Aslında o vakitler vizyon lafı da icad edilmemişti..)

Ne zaman ki İsmail Efendi, Haymana'ya gelip manifatura dükkanını açmış ancak o zaman içleri rahat etmiş..

ooo

İsmail Ağa bir sürü koyun satıp Haymana'daki dükkanı pılı pırtı doldurmuş ama satış yönünden çok zayıf.. Yine yiyeceği köyden geliyor..

Kavurmasını yapıp tenekeyle gönderiyorlar.. Tuzlu peyniri, çökeleği, pestili, kara üzümden sıkılma pekmezi, inek sütünden kesme yağı da köyden gönderiliyor.. Sofraya koyduğu tuz dahi köyümüzün devecilerinden..

İsmail Efendi bir tek Muş'tan kaçak getirilen kız saçı kıvamındaki sarı tütüne, bir de Tekel'den alınma cıgara kağıdına para veriyor.. Dükkandan kırk para ticareti yok..

Oysa kardeşleri, yani ailenin doğal ortakları dükkanın hasılatından rahmet beklemekte.. Köyden gelip gidenler dükkana uğradıkça İsmail Efendi'yi sadece peykenin üzerinde oturup sigara sararken görüyorlar..

Ziyaretleri sırasında gelen müşteriye hiç cevap vermediğini, sorulan hiçbir soruya muhattab olmadığını tesbit edip köye, daha doğrusu köydeki kardeşlerine yetiştiriyorlar..

Eh! Olur ya! Belli ki İsmail Efendi psikiyatırların "a-sosyal" dediğimiz türden.. İnsanla ilişki kurmakta yetersiz olduğundan konuşamıyor, o yüzden de satış yapamıyor.. Çekingen olmak suç değil..

Büyük kardeşler, ailenin ileri gelenleri olarak bu tesbiti yaptıktan sonra en küçük kardeş Hilmi Efendi'yi Haymana'ya takviye gönderiyorlar.. Hilmi Efendi konuşkan olduğundan kasabada açılan ilk müessesemizin "halkla ilişkiler sorununu" çözecek.. Böylece satış başlayacak..

Soyumuz sopumuz da bu iki kardeşin öncülüğünde esnaflığa yatay geçiş yapmayı başaracak..

Bir şeyler eksik ama..
Hilmi Efendi o tarihlerde 45 bilemediniz 50 yaşlarında.. Ağabeyi kadar değilse de onun da sakalı ağarmış.. Lafını dinleten bir molla imajı veriyor ki, müşterinin güveni açısından artı puandır..

Hilmi Efendi sürekli susan ağabeyinin oturduğu peykenin karşı köşesine kendi kuruluyor.. Böylece gelip gidenlerle bizzat ilgilenerek, müessesenin "müşteriyle diyalog eksikliğini" telafi etmeye çalışıyor:

- Selamınaleyküm efendi amca.. Siz de sakoluk kumaş var mı?

- Gözün kör mü? Aha orada..

- Merhaba emmi.. Şu yemenileri indir de ayağıma göre bir tane seçeyim..

- Elin mi kırık deyyus.. Kendin indir..

Yukarıdaki diyalogların onlarca benzeri bir araya gelince, suskun esnaf İsmail Efendi yüzünden ortaya çıkan "halkla ilişkiler" sorunu, konuşkan birader Hilmi Efendi sayesinde "Halkla yüzgöz olma sorunu"na dönüşüyor.. Çoğu ilişki de ilçenin jandarma karakolunda bitiyor.. Dükkan da batıyor tabii..

Uzun etmeyeyim, bizim aile müşteriyle ilişki kuramadığı için esnaflığa bir türlü geçemedi.. Ya rençber kaldı, ya da şehire göçüp hizmetli oldu..

ooo

Bütün bunlar "durgunluk" rüzgârıyla düştü aklıma..

Ismarladığım bilgisayarı eve getirecekler.. Altında koyacak bir bilgisayar masası lazım.. Bu durgunlukta 50 kağıda kıyıp ısmarladık.. Parayı da peşin bastırdık..

Bizim seçtiğimiz masanın, satılmayan mallar arasından alınıp 10 kilometre mesafedeki eve getirilmesi üç dört gün sürdü..

ATV'yi gece yarısından sonra da izleyenler bilir.. Bir balık oltasının reklamı var.. Yarım saat sürüyor.. Marifetli bir oltayı tanıtıyorlar.. Ekranda yazılı telefonu bir kere aramanız kafi.. Malı şaaak diye ayağınıza kadar getiriyorlar..

Reklamın verdiği imaj bu..
Kör nefsim kendi kendimi azdırdığından numarayı not aldm.. Sabah olur olmaz da aradım.. "Fisherman Olta" siparişimi güzelce aldılar ve "İki haftaya kadar getiririz.." dediler..

- Yaaa kardeşim, iki hafta ne demek? Niye vermiyorsunuz malımı?

İtirazım karşı tarafı etkilemiyor bile..

- Çalışma şeklimiz böyle efendim.. İsterseniz iptal edelim siparişinizi..

Fesüphanallah, çekimekten öte yapacak şey kalmıyor size..

Bütün bunları birleştirdim kafamda..

"Tamam" dedim içimden.. "Piyasa durgun olmasına durgun ama rahmetli Hilmi Efendi'nin ruhu hâlâ esnafın içinde dolaşıyor.."

- "Soğan ektim üç evlek.. Dadandı hacı leylek.." diye diye..

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır