kapat

23.06.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
micro
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
'Kadın dövülebilir'
Küstah kadına ilk iş nasihat. Onlara en zayıf olunan yer yatak odasıdır. Eğer erkek kadına orada mağlup olmazsa, kadının hizaya gelmesi daha kolay olur. Bunlar da kar etmezse hafifçe dövülebilir.

Fethullah Gülen'in orduya düşmanlığı ve intikam isteğinin sebebi ise Said-i Kürdi'nin şu sözleri ve olaylarıdır: Said-i Kürdi şöyle söylüyor;

* "Bütün ömrüm harp meydanlarında, esaret zindanlarında, yahut memleket hapishanesinde geçti. Çekmediğim cefa, görmediğim eza kalmadı. Divan-ı Harblerde, bir cani gibi muamele gördüm. Bir serseri gibi memleket memleket sürgüne yollandım. Memleket zindanlarında aylarca ihtilattan men edildim. Defalarca zehirlendim. Türlü türlü hakaretlere maruz kaldım" (Bkz. sf. 55 Said-i Kürdi, Rohat) (Bkz. Türkiye'de İslamcılık Düşüncesi, Metinler/Kişiler)

* 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra mezarı yerinden alınıp, özel bir uçakla bilinmeyen bir yere gömülür. (Bkz. sf. 83 Said-i Kürdi, Rohat)

Fethullah Hoca bu olayı hiç hazmedememiş:

* "27 Mayıs ihtilalini hiç hazmedemedim. Demokrat Parti'nin, İslami hizmetlere az da olsa yumuşak bakması sebebiyle, onlara yapılan haksızlığı kabullenemiyordum" Fethullah Gülen (Bkz. Küçük Dünyam, sf. 55)

Said-i Kürdi, yeni Peygamber olup, yeni Kur'an getirdiği iddiasındaydı. Ayrıca konuşmalarında, o an işine hangisi geliyorsa, "şimdi eski Said konuşuyor" veya tam tersine "şimdi yeni Said konuşuyor" diyerek, tam bir ikiyüzlülük gösterisinde bulunmaktaydı. Said-i Kürdi'yi kendi ağzından dinleyelim ve Risale-i Nur'a bir gözatalım:

* Said-i Kürdi'ye göre "Risale-i Nur" kendisine Tanrı'nın isteği üzerine, dolaysız olarak indirilmiştir. (Bkz. Bediüzzaman Cevap Veriyor 1960)

* "Kuran-ı Kerim ve Risale-i Nur, Rahman ve Rahim olan Allah'ın bir indirişidir... Kuran-ı Kerim ve Risale-i Nur'un indirilişi, aziz ve hakim olan Allah'tandır... İşte o nur, hem Kuran-ı Kerim'dir, hem de Risale-i Nur'dur. Said-i Kürdi (Bkz. Müslümanlık ve Nurculuk-Ali Gözütok 1971, sf. 38)

* Risale-i Nur (Aydınlığın Kitabı) adını verdiği notlarının çoğunu Isparta'da (Barla'da) 8 yıl sürgünken yazmıştır. (Bkz. sf. 64 Said-i Kürdi, Rohat)

* "Nurculuk" tabiri Kur'an'ın "Nur" adlı bölümünden alınmıştır. (Bkz. Kuran Nur Suresi/35: "Allah, göklerin ve yerin nurudur")

* Kur'an'daki 114 ayet sayısı gibi, 114 Risalesi olduğunu iddia etmiş, sonra korkup bu sayıyı 130'lara çıkartmıştır.

* "Risale-i Nur, Kur'an'ın aynasıdır. Bir mucize durumundadır" (Bkz. Said-i Nursi, Sönmez Risalesi)

* Ölüm hakikatinin muammasını yalnız Risale-i Nur çözmüştür. (Bkz. Meyve Risalesi)

* Ama, o yazılı olanlar Kur'an'ın malıdır. Allah'tandır. (Bkz. Hizmet Rehberi sf. 92)

* Risale-i Nur'u okumak alim olmak için yeterlidir. Başka bir şey istemez. (Bkz. Nur Meyveleri)

* Risale-i Nur'a itiraz edilemez. (Bkz. Hizmet Rehberi sf.59)

Cifir: Harfleri sayıyla değerlendirerek anlam çıkartmaktır. Bir çeşit Hurufilik'tir.

Atatürk'ün ilke ve inkılaplarına, tüm hayatı boyunca saldırmış olan bu hain Şeyh'e, müritlerinin takmış olduğu isme siz de hayret edeceksiniz; Bediüzzaman: Zamanın Güzelliği, Zamanın Harikası...

Nurcular'ın özellikleri
Nurcular'ın temel ve ortak özellikleri şunlar:

1- Kesinlikle Said-i Nursi'ye bağlı olmak,

2- Risale-i Nur okumak. (Nurcu'nun evinde Kur'an olmayabilir ama Risale-i Nur şarttır),

3- Her koşulda Said-i Nursi'yi savunmak.

4- Tartışmaya girmemek, aşırı olaylara karışmamak,

5- Birliğe yeni Nurcular kazandırmak,

6 - Genelde Nurcular'ın büyük bölümü evlilikten kaçınmaktadır. (Said-i Kürdi ile başlayıp, Fethullah Gülen ile devam eden bu anormal yaşam taklit edilmektedir.

Nurculuğun tarihi
Peki nedir bu Nurculuk, nereden gelmektedir bu hastalık derseniz, kısa bir tarih turu yapmanızı öneririz. Gideceğimiz yer ve zaman çok uzak değil; 1900'ler, İran. 17. yüzyılda Hindistan'da başlayan Müceddidi geleneği (din yenileyicisi), Nakşibendi tarikatının ikinci dirilişi sayılır. Müceddidi geleneği aynı zamanda Hindistan'ı sömürgeleştiren İngiltere'ye karşı, siyasi ve dini bir tepkinin ifadesiydi. 19. yüzyıl Osmanlı toplumuna Kürt Mevlana Halid (1776-1827) tarafından getirilen Müceddidi geleneği kısa zamanda Süleymaniye, Erbil, Basra (Irak), Kudüs (Filistin), Şam (Suriye), Diyarbakır, Cizre, Mardin, Urfa, Konya, İstanbul ve Kafkasya bölgelerine yayıldı. Buna karşılık Kürdistan diye adlandırılan bölgelerde egemen olan Kadirilik geriledi, yerini büyüyüp gelişen Nakşibendiliğe bıraktı. İslam'ın doğuşundan yaklaşık 60 yıl sonra "mezhepler" ortaya çıkmaya başlamıştır. Çünkü, bu hareketin temelinde "hadis müessesesi" yatmaktaydı. Mevlevilik, Kadirilik, Nakşibendilik gibi 3 büyük tarikatın kurucuları olan, Mevlana Celaleddin, Bahaeddin Nakşibend ve Abdülkadir Geylani köken olarak İranlı'dır. En meşhur hadisciler 6 taneydi. Biri hariç, hepsi İranlı'dır: Buhari, Sicistani, Tirmizi, Kazyini ve Müslim. Yalnız Nesai Mekkeli idi. Hepsi de Muhammed'in ölümünden 180-200 yıl sonra doğmuşlardır. Bu hadiscileri takiben İran kökenli tarikatlarda büyük artış görülmüştür. (Bu sayı, günümüzde yaklaşık 400 kadardır)

Kürt bölgelerindeki tarikat ve dergah seyhleri, İslami Kürt milliyetçiliğinin önderleri haline gelip, İran-Irak ile Türkiye sınırında ayaklanmalar başlatıp, Kürt devleti kurmayı amaçlamışlardır.

Nur harekatının tarihi hocası Said-i Kürdi Osmanlı'nın yeniden dirilmesi için çok sayıda öneriyi, dönemin padişahı Sultan Abdülhamit'e sunmuştur. Bunlardan biri de Van-Bitlis'te kurulmasını istediği İslami bir üniversite niteliğindeki Medreset-ü Zehra projesiydi. Burada modern ve dini ilimler bir arada okutulacak. Türkçe ve Kürtçe dersler verilecekti.

Fethullah Gülen'in "Harran Üniversitesi Projesinin" temeli, Şeyhinin işte bu fikirleriydi.

Sait-i Nursi'nin temsilcisi olduğu Nakşibendilik de, İran kökenli olup, kurucusu, Zerdüşt kökenli, İranlı Bahaeddin Nakşibend'dir. Nakşiliğin 11 kolu vardır. Osmanlılar döneminde bütün ayaklanmalara bu kuruluş önderlik etmiştir. Stratejileri, devleti dışarıdan yönetmek ve devlet kurumlarında kendi inançlarına uygun davrananları görevlendirmektir. Nakşiler bir tür Şaman başlığı olan sarığı benimserler. Nakşilerde kadın eli sıkmak, kadınlarla konuşmak, ekmeği bıçakla kesmek, nasıl kesildiğini bilmediği hayvan etini yemek yoktur. Cuma günü evlenirler. En yaygın olduğu yöre Doğu Anadolu'dur. (Ağrı, Van, Erzurum, Erzincan, Malatya...) Bugün ise Nakşilik en çok İstanbul'da yaygındır. Geçen yüzyılda, İstanbul'da faaliyet göstermiş olan 450 tekke bilinmektedir. Bir Nakşi dervişi, çevresinde kendi gibi düşünen ve inanan kimse yoksa oradan uzak durur. Nakşiler askerliği sevmezler. Bir ulus, Nakşibendi inançlara göre yönetilmiyorsa orası "darülharb"dir. Bu yörede şeyh yoksa, orası "gurbettir". Nakşiliğin en bilinen uzantıları; Nurculuk, Süleymancılık, Aczimendilik'tir.

Dikkat edilirse, "büyük vizyon sahibi" olarak sunulan Fethullah Hoca'nın getirdiği yeni birşey yoktur. Yeni, modern diye sokuşturmaya çalıştığı şeyler, aslında klasik Selefilik (ilk zaman İslamı'na dönmeyi arzulayanlar) ve İran'da popüler olan Afganilik ile Suudi Arabistan'da 19. yüzyılda yaygınlık kazanan Ortodoks Yahabilik'tir.

Afganilik ve Vahabilik tarikat ve tasavvufu kökten reddedip, ilk temel kaynağa; Kur'an'a ve sünnete dönmeyi savunur. (Bkz. Fethullah Gülen-Faik Bulut), (Bkz. İrticanın Ayak Sesleri-Cumhuriyet)

Fethullah Gülen'in niyetini, yani nasıl bir düzen istediğini yine kendi belgeli sözlerinden okuyalım;

* "Allah yasalarının egemen olacağı bir sistem ve düzen yaratmak" "10-12. asır tekke ve zaviye fonksiyonunu tastamam eda ederek Anadolu'ya nura garkeden ve insanların sinelerini aşkla, şevkle coşturan bir altın çağdı. Yani medreseler ve tekkeler bizzat Osmanlı'yı yıkan güçler değildir. Aksine onu ayakta tutan dinamiklerdir. Ancak kendileri yıkılınca onlara dayalı devlet de ister istemez çökmüştür." (Bkz. Gülen, Asrın Getirdiği Tereddütler 4 sf. 193-198)

n Fethullah Hoca eğitimle ilgili de şu değerlendirmeyi yapıyor: "Medreseler kapatılmaktan ziyade, adam edilmeliydi. Günümüzde açılan okullar daha elli yılını doldurmadan dejenere olmuştur" Fethullah Gülen (Bkz. Fasıdan fasıla 1, sf 4-11; Asrın getirdiği tereddütler CIII, sf. 150)

"Hicranlı dönem"
* "O zaman işte bütün bir hayat mektep olup, her yana nur saçacak, medrese olup, kemale yönelecek, kışla olup, disiplin soluyacak, tekke ve zaviye olup mükemmel insan olma yollarını işleyecek ve millet beş başı mamur istiklale yürüyecektir" (Bkz. Gülen age, sf. 154-157)

* "Milletimiz, içinde bulunduğu zelil duruma şeytanın uşakları muallimler ve onların yetiştirdiği inançsız talebeler nedeniyle düşmüştür" Fethullah Gülen (Bkz. Cumhuriyet 22 Şubat 98)

* Hocaefendi, mevcut sisteme öylesine kin duymaktadır ki Ayasofya'yı bahane ederek, Cumhuriyet devri için "Upuzun hicranlı dönem" diyebilmektedir. (Bkz. Gülen, age, sf. 208)

* Son yetmiş senenin halini söylemeye bile gerek yok... Zira, böyle bir şey, malumu ilam ve israf-ı kelam olur..." (Bkz. Gülen, age, sf. 233)

* "İslam adına yapılan her türlü hizmete destek olmayı vazife kabul ediyordum. İslam'a hizmet eden kim olursa olsun, içimde o şahsa karşı bir medyaniyet hissetmişimdir" Fethullah Gülen (Bkz. Küçük Dünyam sf.55)

* "Hiç şüpheniz olmasın, zaman Müslümanlar'ın heline işlemektedir. Bizim durumumuz da şu anda artık doğuma yaklaşmış bir cenin gibi kabul edilebilir..." (Bkz. Gülen, age-1 sf.112)

Küstah kadınlara ceza
* "Geleceğin dünyasında tek hakim unsur İslam olacaktır" Gülen (Bkz, Fasıldan Fasıla-2 sf.229)

* "Kırklareli'nden ayrılışım adeta bir merasim oldu. Beni Edirne'ye kadar tekbirlerle, salavatlarla getirdiler" (Gülen, Bkz. Küçük Dünyam sf.99)

Fethullah Gülen, rüyalar bahane ederek hocası Said-i Kürdi gibi hiç evlenmemiş ve kadın düşmanlığını benimseyerek kadını yok saymıştır. Peki, İnsanlığı, bu tuhaf yaşantılı Şeyhler'le onların getirmiş olduğu bu sapık kurallar mı kurtaracak?

* "Bazı salı günleri, kadınlara ben vaaz veriyordum. Vaaza çıkmadan bir hafta evvelinden sakalımı bırakır ve vaaza sakallı olarak çıkardım. Bir iki defa kadınlara 'Ben konuşurken önünüze bakın, benim yüzüme bakmayın' demiştim." Fethullah Gülen (Bkz. Küçük Dünyam sf.92)

* "Küstah kadına ilk iş, nasihat. Kadınlara en zayıf olunan yer yatak odasıdır. Eğer erkek kadına orada mağlup olmazsa, kadının hizaya gelmesi daha kolay olur. Bunlar kâr etmiyorsa hafifçe dövülebilirler". Fethullah Gülen (Bkz. Asrın Getirdiği Tereddütler-3 sf. 119-123)

Tüm insanlığı yetiştiren geleceğin analarına, yani kadına bu gözle bakabilen biri, İNSAN olabilir mi? "Ey Vicdanlı İnsanlık" uyanalım!

Fethullah Gülen, hain hocasından devraldığı, hain fikirleri bakın nasıl sistemleştirmiş;

* "Vesveseye esas teşkil edecek hususların doğmaması için, çok iyi beyin yıkamanın lüzumuna inanıyorum. İmandan sonra, bu şartlandırma mutlaka yapılmalıdır. Fertler, inanca ters olan düşüncelere, zerre kadar dahi ihtimal vermemeliler. Her fert böyle şartlandırılmalıdır. Ve ben bunun lüzumuna inanıyorum." Fethullah Gülen (Bkz. Küçük Dünyam sf. 68)

* "Gerçek manada Bediüzzaman'ın arkasından gitme ve ona talebe olma bu düşünceyi hayata geçirmeye bağlıdır." (Bkz. Gülen, Prizma-1 sf. 266)

* İrşad, tebliğ ve cihad ancak Efendimizin takip ettiği strateji bilinmekle isabetli ve tesirli olur (yani HİLE). ÇOK DİKKAT EDELİM!

MAHMUT BULUT

DEVAM EDECEK


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır