kapat

15.06.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
micro
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.


En iyi okul hangisi?


Bundan önceki yazılarımda kızım Ceren'le birlikte değişen ve renklenen yaşamımdan, biraz da insanı gülümseten anılarımdan, duygularımdan söz ettim. Bu sefer benim de geçtiğimiz yıl yaşadığım ciddi bir konuya değinmek istiyorum. O da okul seçimi.

Çocuğu ilkokula yeni başlayacak anne-babaların şu dönemdeki 'en önemli sıkıntısı'nın bu olduğundan eminim. Gerçekten çok zor ve önemli bir karar. Özellikle de ilköğretimin 8 yıllık olması bu arayışı ve ebeveynlerin sıkıntısını artırıyor.

Düşünsenize, çocuğunuzu 7 yaşında okula vereceksiniz ve 14 yaşında buradan mezun olacak. Yani, öğretim yaşamının en önemli dönemini burada geçirecek. Öğretimde ilk yıllarda oluşturulacak temelin, edinilen bilgilerin ne kadar önemli olduğunu da göz önünde bulundurursak anne-babaların okul seçimindeki titizliğini anlamak hiç de zor değil.

Ancak bazen bu okul arayışı büyük bir hırsa dönüşüp, 6-7 yaşındaki çocuğu zorlayacak aşamalara geliyor. Yani çok iyi bir okula göndermek adına, şehrin bir ucundan öbür ucuna servislerle gidip, gelmeye çalışıyor o minicik yavrular.

Esasında en iyi okul evinize yakın olanı. Herkesin evinin yakınında iyi bir okul mutlaka vardır. Bu çok önemli, bana göre, çünkü okulun eve yakın olması çocuğun yollarda hırpalanmasını engelliyor.

O üzerine titrediğiniz çocuğunuz, hem saatlerce yolda gidiyor hem de o yorgunluğun üstüne minicik yüreği ve beyniyle derslerinde bir şeyler öğrenmeye çalışıyor. Bazılarının o uzun yolculuklar sırasında midesi bulanıyor. Kimisi uyuyup kalıyor, terliyor, sonra hastalıktan hiç kurtulmuyor...

Geçtiğimiz kış Sabah Gazetesi'nin bir haberinde, sabahın kör karanlığında servislerde uyuklayan çocukları görmüştüm. Minik yavruların, daha 7-10 yaşlarında oldukları halde, yüzlerindeki o yorgunluğu, bezginliği gördüğümde gerçekten yüreğim sızlamıştı. Kendi çocukları olmasa bile öyle zannediyorum ki, benim gibi pek çok annenin kafasında o görüntüler kazındı kaldı.

Bunları zaten biliyorsunuz ama bir de resimlerini karşınızda gördüğünüzde, durumun vehametini daha iyi kavrıyorsunuz. Biraz yağmur yağdığında, karlı buzlu havalarda yaşanan servis sefaleti de ayrı bir sorun tabii ki.

Büyük şehirlerde çocukların okullara ulaşması için yaşanan yolculuklar kaçınılmaz. Ama bu ulaşım sorunu oturulan evin yakınında bir okul seçildiğinde en aza inecektir. Ya da insanlar eğer özellikle bir okula vermek istiyorlarsa, o zaman okulun çevresinde bir yere taşınabilirler. Bu herkes için belki çözüm değil ama çocuk sahibi olmak da bazı fedâkarlıkları beraberinde getiriyor. Artık sadece kendi istekleriniz, keyfiniz ve rahatınız doğrultusunda değil, çocuğunuzu da göz önünde bulundurarak yaşıyorsunuz. Anne-baba olmak, bu sorumlulukları taşımak biraz da böyle bir şey. Anne-babaların çocuklarının eğitimini ciddiye alması, onlara güzel bir gelecek sunabilmek için çırpınmaları gerçekten mutluluk verici gelişmeler. Eskiden hâkim olan "Allah rızkını verir" düşüncesiyle yapılan ve kaderine bırakılan çocuklar yerine, eğitim almış, geleceği için endişe duymayan çocuklar, gençler yetiştirmek Türkiye'nin kurtuluşu olacak elbette ki... Çağı yakalamanın temelinde de çocuklarımıza verdiğimiz eğitim yatıyor.

Ama çocuğun iyi bir eğitim almasını kendi hırslarımızla karıştırıp, minik omuzların taşıyamayacağı, altından kalkamayacağı bir yük haline getirmemek en doğrusu herhalde...


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır