kapat

15.06.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
micro
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ŞÜKRÜ KIZILOT(skizilot@sabah.com.tr )


Faize vergide yaşanan karmaşa

Son birkaç yıldır, faiz ve repo gelirleri başta olmak üzere, menkul kıymet gelirleri konusunda sık sık yapılan değişiklikler ve yayımlanan uygulama tebliğleri, kafaları iyice karıştırdı. Kimse hiçbir şeyden tam olarak emin değil. Çok sayıda kişi, 1999 yılında bir tebliğ ile 1998 yılı uygulaması değiştirildi ya 2000 yılında da, 1999'un uygulaması geriye dönük olarak değiştirilirse ne olur? diye endişeleniyor.

İnsanlar haklı olarak şunu istiyorlar; bugün yürürlükte olan yasa ile tebliğ ne ise o uygulansın. Hatta gelecek yıl hangi yasanın ve tebliğin uygulanacağı da şimdiden belli olsun ki, tasarruflarımızı ne şekilde değerlendireceğimizi bilelim...

Gerçekten de, hukuk devletinde, geçmiş yıla dönük olarak, vatandaşa ilave yük getiren düzenlemeler yapılamaz. Hukuk Fakültesi birinci sınıfında öğretilen; Yasaların Geriye Yürümezliği İlkesi"de bunu ifade eder.

Ancak zaman zaman bu ilkeden uzaklaşılıyor. Faize vergi de bunlardan biri...

Yaşanan karmaşalar
* Her şey bir Başbakan'ın "Faiz gelirleri beyan edilmeyecek" diye söz vermesiyle başladı. Ancak, söz değil, yasa esas olduğu için, onbinlerce tasarrufçu kuzu kuzu beyan etmek zorunda kaldı.

*İlk beyan yılında, faizlerden kesilen yüzde 12 stopajın tamamı, hesaplanan vergiden mahsup edildi. Böylelikle, yalnızca mevduat faizi geliri olanlar, 14 milyar liraya kadar vergi ödemediler, hatta üste "vergi iadesi" aldılar.

*İkinci beyan yılında yani bu yıl bir tebliğ yayımlandı ve faiz ve repodan kesilen stopajın tamamı değil sadece yüzde 21.3'ü kabul edildi. Aynı kanunun aynı maddesine göre yapılan bu iki farklı uygulama, doğal olarak vatandaşın kafasını karıştırdı.

*1998'de faiz ve repodan kesilen vergilerin, 1999 yılı Mart ayında beyan edilirken yüzde 78.7'sinin "enflasyondan arındırma" adı altında kabul edilmeyip, kalanının hesaplanan vergiden indiriminin nedeni bir türlü anlaşılamadı. Tasarrufçuya göre, 1998'de, 1999'da ödenecek vergiye mahsuben peşin peşin kesilen vergi, 1999'da olsa olsa enflasyona göre yükseltilmeliydi. Oysa tersi yapıldı. Bırakınız yükselmeyi, 78.7'si kabul edilmedi.

Diğer karmaşalar
* 1997 yılı faiz ve repo geliri 4 milyar 629 milyon lirayı aşıyorsa beyan edildi. 1998 yılı faiz ve repo geliri 11 milyar 737 milyon lirayı aşıyorsa beyan edildi. Herkes, 1999 yılı faiz gelirinin bu trende göre 18-19 milyar lirayı aştığında beyan edileceğini düşündü. Oysa gerçek bu değildi. Dünkü yazımızda, teknik ayrıntılarıyla açıkladığımız gibi, 1999 yılı faiz ve repo geliri yaklaşık 7 milyar lirayı aşıyorsa beyan edilecekti. Bu da bir başka karmaşa...

* Geçen yıllarda; bir yılda sadece bir ay faiz ve repo geliri olan da yüzde 78.7'lik enflasyondan arındırma oranından yararlandı. 12 aylık faiz ve repo geliri olan da. Bu yıl da, aynı uygulama devam edecek. Oysa aylık ve yıllık enflasyondan arındırma oranının farklı olması gerekmez mi?

* Şahısların faiz ve repo gelirleri, enflasyondan arındırdıktan sonra vergilendiriliyor. Oysa, bir işletmeye ya da şirkete ait faiz ve repo gelirleri enflasyondan arındırmadan yararlandırılmıyor. Bu da bir başka çelişki.

* Vadesi 31 Aralık 1999'da sona eren faiz ve repo geliri 2000 yılında beyan ediliyor. Oysa 1 Ocak 2000'de biten beyan edilmiyor. Bir gün için beyan, bir yıl sonraya kayıyor...

* Parasını kendisi, eşi ve çocuklarının adına müşterek hesaba yatıranlar, eş ve çocukların her biri için ayrı ayrı 11.7 milyarlık beyan sınırından yararlandı. Beyan sınırının ailenin her ferdine ayrı ayrı uygulanması halen devam ediyor...

* Türkiye'de 20 milyar lira faiz geliri olan bir vatandaş, beyan edip vergi ödüyor. Hesap Almanya'daki ya da Fransa'daki Türk'ün adına Türkiye'de açılmışsa, 2 trilyon lira faiz geliri de olsa beyan edilmiyor...

Gelir Vergisi Yasası'nın 85/1. maddesinde yurt dışı mevduatlara ilişkin faizlerin Türkiye'deki hesaplara intikal ettirildiği tarihte elde edilmiş sayılacağı belirtilmesine karşın, 1999'da bir tebliğ ile yasanın aksine açıklama yapılmış, hukuken en fiilen tasarruf edilebilir hale gelmesi "elde etme" sayılmıştır.

Bize göre, faiz gelirlerinin vergilendirilmesinde, mantığı anlaşılamayan bir çok "karmaşa" ya da "ince noktalar" var. Size göre yok mu?

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır