Tarihi İstanbul depremleri
1509 Büyük İstanbul Depremi: Küçük Kıyamet
10 Eylül 1509 depremi hemen Adalar önünde oluşmuş ve İstanbul'da büyük hasarlar yapmıştır. Bu deprem halk arasında Küçük Kıyamet olarak adlandırılmıştır. Makrosismik gözlemlerin ışığında bu depremin büyüklüğü 7.4'tür. Ambraseys ve Finkel bu depreme ait tarihsel verileri büyük bir titizlik içerisinde inceleyerek şu bilgileri sunmuşlardır:
-Depremden 30 yıl önceki bilgilere göre, İstanbul ve Galata'nın nüfusu 160,000 civarındaydı ve 35,000 yerleşim birimi mevcuttu. Depremde nüfus oranı daha fazlaydı..
-10 Eylül 1509 depremi sonucunda, 1000 ev yıkıldı ve 4000-5000 kişi hayatını yitirdi. Ölenler arasında Osmanlı Hanedanından 3-kişi vardı. Vezir Mustafa Paşa ve emrindeki 360 atlı süvari öldü. Bu tarihsel belgelerde, İstanbul ve Pera'da hasara uğramayan hiç bir evin kalmadığı rapor edilmiştir.
-Bu deprem sırasında, şehir surları da oldukça büyük hasara uğramış, Eğrikapı'dan Yedikule'ye kadar yıkım gözlenmiştir. Ayrıca, Edirne kapısı, Silivri kapısı ve Yedikule gibi ana giriş kapıları ağır hasara uğramıştır. Ishak Paşa kapısı, Topkapı sarayı duvarlarının, Hastalar Kapısı ve Kayıklar kapısı arasında yıkıldığı gözlenmiştir. Söz konusu duvarlara yakın birçok evin denize battığı görülmüştür. Galata duvarları ve Galata kulesinde hasarlar gözlendi. Fatih Camisi'nde çok ağır hasar gözlendi. Minareleri, kubbesi, duvarları yıkıldı, demir parmaklıkları kıvrıldı. Sultan Beyazıt (İmaret) camisi, medreseler, Karaman pazarındaki birçok iş yeri, Davud Paşa mescidi, St. John Theologos kilisesi, Dikilitaş, Beşiktaş gibi birçok bölgede hasar gözlendi. Bazı belgelere göre, birçok kervansaray, hamam, mescid yıkıldı.
-İstanbul ve Pera'nın bazı bölgelerinde, yerde yarılmalar, su ve kum fışkırmaları gözlendi. Deprem sonrasında oluşan dalgalar surları, Galata ve İstanbul'daki birçok duvarı aşmış ve hasar oluşturmuştur.
-Depremden sonra yapılan tamirlerden anlaşıldığına göre, Anadolu Hisarı, Yoros Kalesi, Boğaziçi, Rumeli Hisarı, Kızkulesi, Haliç ağır hasar görmüş.
-Heybeliada ve Burgaz adasında bir çok cami ve kilise ağır hasar görmüş. Çekmece'de bazı köprüler, duvarlar ve Silivri kalesi hasara uğramış.
-Gelibolu'dan Edirne'ye kadar birçok yerleşim birimindeki yapılar ağır hasar görmüş ve özellikle Çorlu halkı depremden sonraki korkudan dolayı iki ay kadar yeni yapılan evlere girmemiş. Bursa şehrinde kısmen hasar gözlenmiş ve İznik'teki bazı yapılar depremden sonra tamir edilmiş. Bolu şehrine ait surlar ve kuleler yıkılmış, fakat ölüm gözlenmemiş.
-Bu depremin oldukça geniş bir bölgede, Yunanistan'dan Mısır-Nil Delta'sına ve hatta Avusturya'da hissedildiği rapor edilmektedir. Artçı depremler aylarca sürmüş ve büyük depremler Edirne'den Athos'a kadar hissedilmiş (En önemlileri: 23 Ekim 1509; 16 Kasım 1509; 10 Temmuz 1510 ve 26 Mayıs 1511). 10 Eylül 1509 depreminden sonra, Osmanlı Sultanı İmparatorluğun her bölgesinden toplattığı 66,000 işçi, 3000 ustabaşı ve 11,000 asistanı görevlendirerek imar işlerini başlatmış. Ayrıca, halktan deprem için özel bir vergi toplatmış, ve Mart-Haziran 1510 tarihleri arasında hasarlar tamir edilmiş.
1766 Yılındaki Büyük İstanbul Depremi
Küçük Kıyamet'ten (1509 Depremi) 257 yıl sonra gerçekleşen 22 Mayıs 1766 depremi İzmit'ten Gelibolu'ya kadar uzanan Marmara fay hattını kırdı. Depremde tsunami dalgaları oluştu, camiler Topkapı Sarayı ve anıtlar büyük zarar gördü. Bu depremi izleyen birçok artçı deprem rapor edilmiştir. En önemli artçı deprem muhtemelen aynı büyüklükte belki de daha büyük, 5 Ağustos 1766 Mürefte yakınlarında oluşmuştur. Gözlenen hasarın büyüklüğü ve etki alanından dolayı bu depreme ait oldukça fazla bilgi ve belge mevcuttur ve belki de Marmara denizi ve çevresinde gözlenen, en ince ayrıntısına kadar detaylı rapor edilmiş tarihsel depremdir. Osmanlı arşivlerinde bu depremin ardından İzmit ve İstanbul'da hasar gören cami ve külliyelerinde başlatılan onarım çalışmalarına ait belgeler mevcuttur. Özellikle Yunan kaynaklarında İstanbul'da bulunan yabancı ateşe ve elçilerin Avrupa'daki basın aracılığıyla rapor ettiği bu deprem doğrulanmaktadır. Çok ilginçtir bu depremden 11 yıl önce oluşan ve Lizbon (Portekiz)'u harabeye çeviren büyük deprem ile olan ilişkisi ve depremlerin oluşumu hakkında oldukça fazla spekülasyona sebep vermiştir.
22 Mayıs 1766 depremi Kurban bayramının üçüncü günü gün doğuşundan yarım saat sonra perşembe sabahı oluşmuştur. Rapor edildiği üzere Güney-Kuzey doğrultusunda hissedilen yeraltı gürültülerinden sonra yaklaşık 2 dakika süren ana depremıden 4 dakika sonra daha küçük ölçekli bir deprem oluşmuştur. Deprem'den hemen sonraki ilk kayıtlara göre İstanbul'da 850'den fazla ölü ve birçok yaralı rapor edilmiştir. Ancak, ölü sayısının az olması depremin sabah namazını takiben camiler boşaldıktan sonra oluşmasına bağlanmaktadır. Maalesef, yıkımlar arasından daha sonra çıkarılan ölü sayısının toplam 4.000-5.000 civarında olduğu rapor edilmiştir. İstanbul'daki hasar oldukça geniş bir alanda gözlenmişti. Galata ve Pera 'daki önemli hasarların yanısıra Boğaziçi'ndeki köylerdede nisbeten küçük oranlarda hasar gözlenmiştir. İstanbul'u çevreleyen surlar , özellikle Yedikule ve Eğrikapı arasında önemli ölçüde yıkıldı. Yedikule'deki bir-iki kule yıkıldı, Edirnekapı hasar gördü ve Bahcekapısı ve Odunkapısı'nın çöktüğü rapor edilmektedir.
En önemli hasar Fatih Sultan Mehmet camisi ve külliyesi'nde gözlendi. Caminin kubbesi, imaret ve medrese çöktü. Medrese'de eğitim gören 100'den fazla öğrenci yaşamını yitirdi. Depremden sonra caminin onarımı oldukça zaman aldı. Sultan Ahmet Camisi'nin minaresi yıkıldı ancak Ayasofya ve diğer camiler (Selimiye, Süleymaniye, Şehzade, Valide ve Nuruosmaniye ve Laleli) hafif hasar ile bu depremden etkilendiler. İstanbul'daki bu yıkımlar yabancı ateşe, elçiler ve misyon şeflerince de rapor edilmiştir. Bu depremden kiliseler de oldukça etkilenmiş olmasına rağmen, ayrıntılı kayıt pek yoktur.
Topkapı Sarayı'ndaki ağır hasardan dolayı osmanlı sultanı saray bahçesindeki çadırında uzunca bir süre ikamet etmek zorunda kaldı. Saray'daki mutfak ve bacaları tamamen yıkıldı. Eski saray bahçesinde bulunan cezaevinin duvarlarının yıkıldığı ve savaş esirlerinin kaçtığı ayrıca rapor edilmiştir. Kadırga 'daki sarayın onarımı ve Beşiktaş'taki saray'ın duvarlarındaki yıkım kayıtlarda yer almaktadır. Bu depremde ayrıca birçok han yıkıldı, özellikle Vezir Hanı harabeye döndü ve birçok ölüme sebep oldu. Hırkacılar, Şekerciler, Baltacılar, Çuhacılar ve Kalpakçılar hanları ağır hasar gördü. Kapalıçarşı, Örücüler çarşısı ve Mercan Ağa'daki yıkımlar, Yerebatan sarnıcı ve askeri birliklerde hasar rapor edilmiştir.
Ayrıca, şehir su şebekesinde ve kanallarında kırılmalar gözlendi. Galata ve Pera 'nın önemli bir hasar almadan bu depremden etkilendiğinin rapor edilmesine rağmen, Pera'da birçok duvarın ve bacaların yıkıldığı gözlenmiştir. Galata kıyılarındaki birçok yerleşim birimini ve daha kuzeyde İstinye koyunda yıkımlar oluşmuştur. Bu depremde İstanbul'un 22 km kuzeyindeki Ayvadbend barajı hasar gördü. Depremde ki hasarın daha çok İstanbul'un batısında yoğunlaştığı rapor edilmiştir. Çatalca, Küçük-Büyük Çekmece, Kumburgaz, Burgaz, Lüleburgaz, Çorlu ve Tekirdağ (Rodosto)'da deprem hasarlarının gözlendiği güvenilir kaynaklarda yer almaktadır. Tekirdağ'ın daha batısında deprem hasarı ile ilgili pek güvenilir bir kaynak yoktur. Ancak Gaziköy, Gelibolu ve Çanakkale boğazında bazı hasarların gözlendiği rapor edilmesine rağmen bu izlenimler 5 Ağustos 1766 -Mürefte artçı depremiyle ilişkili olabilir.
Bu depremde gözlenen yıkımlar İstanbul'un doğusunda daha çok İzmit Körfezi'nde yoğunlaşmıştır. Bölgede ki birçok kasaba ve köy de ağır hasarlar gözlenmiştir. Yaklaşık iki dakika kadar sürdüğü rapor edilen bu depremde İzmit Mehmet Bey camisinin kubbesi ve Çalık Ahmet camisinin duvarlarının yıkıldığı ve depremden sonra gözlenen deniz dalgalarının (tsunami dalgalarının) limanları kullanılamıyacak derecede yıktığı rapor edilmektedir.
Marmara Denizi'nin güneyinde Karamürsel'in batısında birçok köydede (Hersek) ağır hasarlar gözlendiği bilinmektedir. Bu deprem Bozcaada, Selanik, İzmir ve güney Balkan'larda -Sırp kaynaklarına göre- İstanbul'un 240 km kuzey-kuzeybatı'sında yer alan Aytos'da hissedilmiştir. Galata, Boğaziçi ve Mudanya kıyı şeridinde deniz seviyesinde yükselmeler gözlenmiş ve Marmara Denizi'ndeki küçük adacıkların yarı-yarıya suların altında kaldığı rapor edilmiştir. Depremden yaklaşık iki ay kadar sonra inşaat malzemeleri, bina ustaları Midilli'den Kayseri'ye kadar uzanan geniş bir bölgeden getirilerek yapım ve onarım çalışmaları başlatılmıştır. Birçok kamu (idare) binası yıkılarak yeniden yapılmış ve Fatih Sultan Mehmet camisi ancak 5 Mayıs 1771'de kullanıma açılabilmiştir.
1894 İstanbul Depremi
İstanbul, bundan 105 yıl önce 10 Temmuz 1894'te, "pek çok tahribata ve can kaybına sebep olan" bir deprem yaşadı. Tarihi kaynaklarda "büyük hareket - i arz" diye isimlendirilen bu deprem, Rumi 1310 yılına rastladığından, İstanbul halkı arasında, "1310 zelzelesi" diye anılır.
İstanbul'da, son şiddetli deprem, 1984 yılının 10 Temmuz gününe rastlar. Kayıtlara göre, öğle üzeri, 12:20'de ya da 12:25'te, müezzinlerin ezan okuduğu bir sırada, önce hafif bir sarsıntı ile kendisini hissettirmiş, güney batıdan kuzey doğuya ve aşağıdan yukarıya olmak üzere, bunu daha şiddetli sarsıntılar takip etmişti.İstanbul halkı dehşet içinde sokaklara dökülmüş, "Allah, Allah" nidaları her tarafta duyulmaya başlamıştı.Deprem Marmara Denizi'nde de şiddetli dalgalarla kendini duyurdu. Denizdekiler mavnalardan, balıkçı teknelerinden, Şirket - i Hayriye vapurlarından kente baktıklarında, çöken binalardan yükselen toz bulutlarını görmüşlerdi.
Marmara sahillerinde deniz önce 200 metre geriye çekilmiş, sonra şiddetli dalgalar halinde karaya vurmuş, kıyılardaki kayıklar, tekneler parçalanmıştı. İstanbul halkı, kendini sokaklara dar atmış; evlerde, dükkanlarda hiç kimse kalmamış, herkes geceyi dışarıda geçirmişti. Kent, büyük bir yıkıma uğramıştı.
Kapalıçarşı kelimenin tam manasıyla "bir facia yeri" idi. Öğle vaktinin halk ve esnaf kalabalığı, çarşının sokaklarından dışarı fırlamaya çalıştı. Fakat sarsıntılardan kapılar kapanmış ve Kapalıçarşı'nın duvarları, içeride kalanların üzerine çökmeye başlamıştı. Sonunda, Kapalıçarşı'nın kubbeleri de çöktü! Sirkeci de yerle bir olmuştu. Bitpazarı, çadırcılar, yağlıkçılar, Yeniçeriler Çarşısı, Bodrum ve Kellekesen hanları yıkılmıştı. Uzunçarşı, Tahtakale, kutucular, kantarcılar baştan başa harabeye dönmüştü. Gedikpaşa, Kadırga, Kumkapı, Yenikapı, Langa ve Samatya'da yüzlerce ev yıkılmış, Adalar'da da büyük tahribat olmuştu. Heybeliada'daki Ruhban Okulu dahil, birçok büyük bina, hasar görmüştü.
İstanbul'un camileri de depremden nasiplerini aldılar: Edirnekapı, Mihrimah, Kariye camilerinin minareleri yıkıldı; Nuruosmaniye'nin girişi çöktü. Kentte, depremle birlikte, yer yer büyük yangınlar da çıktı. Ancak ilginçtir, Beyoğlu'ndaki yapılarda, bir hasar meydana gelmedi. 11 Temmuz 1894'de deprem şu satırlarla bildiriliyordu: "Dün sabah beşe çeyrek kala (öğleye doğru), şehrimizde evvela hafifçe bir hareket - i arz hissedilmesini müteakip gayet şiddetli bir darbe ile her taraf sarsılmaya başlamıştır." Sonraki satırlarda gazete, depremin "10 - 12 saniye kadar" sürdüğünü, "şiddetli darbeden bir çeyrek kadar sonra, kısa fasılalarla dört defa daha hareket olduğunu" ayrıca akşama doğru, "iki hareket daha" yaşandığını bildirir. İstanbul'da Fransızca yayımlanan Moniteur Oriental gazetesi de aynı gün, şu satırlara yer verir: "Dün saat 12:25'te yaklaşık yarım dakika süren şiddetli bir yer sarsıntısı bütün kentte, tarifi imkansız bir paniğe yol açtı."
Taksim civarındaki mezarlık ve bahçeleri gezen Moniteur muhabiri şunları yazar: "En yüksek sınıftan kadınların, saç baş dağınık, ürküntü içinde veya üstlerine yalnızca bir sabahlık, bir kombinezon veya jüponla kaçtıkları görülebiliyordu. Her yerde çığlıklar, gözyaşları, ağlamalar, sinir krizleri, bayılmalar, Allah'a, Meryem'e yakarmalar duyuluyordu."
https://www.ibb.gov.tr'den alınmıştır
Yayın tarihi: 17 Ağustos 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/dosya_157.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Bu dosyayla ilgili haberler