|
|
|
|
AB Konseyi'nin Türkiye Raporu
Aşağıda ECRI'nın (Irkçılık ve Hoşgörüsüzlüğe karşı Avrupa Komisyonu - European Commission against Racism and Intolerance) üçüncü Türkiye raporunu bulacaksınız.
Giriş Avrupa Konseyi tarafından kurulan Irkçılık ve Hoşgörüsüzlüğe karşı Avrupa Komisyonu (ECRI), insan hakları alanında çalışan bağımsız bir izleme kuruludur. Irkçılığa ve yabancı düşmanlığına karşı mücadele alanında uzmanlaşmış olan bu kurulun bağımsız ve tarafsız üyeleri, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, antisemitizm ve hoşgörüsüzlükle ilgili sorunları ele almadaki yetkinlikleri ve manevi ağırlıkları dikkate alınarak belirlenmiştir.
ECRI'nin faaliyet programının alanlarından biri, Avrupa Konseyi'ne üye olan her bir devletteki ırkçılık ve hoşgörüsüzlükle ilgili durumu ülke bazında analiz etmesidir, bu analizden yola çıkarak da tespit edilen sorunların nasıl ele alınabileceği konusunda öneri ve telkinler sunar. ECRI'nin ülke bazındaki yaklaşımı eşit bir temelde tüm Avrupa Konseyi üye devletlerini kapsar. Çalışmaları 4/5 yıllık dönemlerde, yılda 9/10 ülkeyi ele alacak şekilde sürdürülür. Birinci dönem raporları 1998 sonu itibariyle, ikinci dönem raporlarıysa 2002 yılının sonu itibariyle neticelendirilmiştir. Üçüncü dönem çalışmaları Ocak 2003 'te başlamıştır.
Ülke bazındaki üçüncü dönem raporları, ECRI'nin önceki raporlarındaki başlıca tavsiyelerin "uygulanması" eksenine oturmuştur. Raporlar, bu tavsiyelerin benimsenerek uygulanıp uygulanmadıklarını inceler ve eğer uygulanıyorlarsa bunun ne derecede etkin olduğunu ele alırlar. Üçüncü dönem raporları aynı zamanda her ülkenin kendine özgü durumuna göre seçilen kimi "özel konuları" ele alarak, her bir yeni raporda daha da ayrıntılı olarak incelerler.
Raporların hazırlanmasında temel alınan çalışma yöntemi, belgelerin incelenmesi, ilgili ülkenin ziyaret edilmesi, ardından da ulusal yetkililerle gizlilik esasına dayanan bir diyalogun oluşturulmasıdır.
ECRI'nin raporları soruşturma sonuçlarının ya da tanık ifadelerinin ürünü değil, çok çeşitli kaynaklardan elde edilen çok sayıda bilgiye dayalı analizlerdir. Belgelerin incelenmesi, önemli sayıda ulusal ya da uluslararası yazılı kaynağı temel almaktadır. Ulusal yetkililerle geliştirilen gizlilik esasına dayalı diyalog, bu yetkililere metinde yer alabilecek olan kimi maddi hataların düzeltilmesi amacıyla gerek gördükleri hallerde rapor taslağında değişiklik önermeleri imkanını da sunmaktadır. Bu diyalogun sonucunda, ulusal yetkililer eğer arzu ederlerse görüşlerinin ECRI'nin nihai raporunda ek olarak yer almasını talep edebilirler.
Aşağıdaki raporun sorumluluğu tamamen ve yalnızca ECRI"ye aittir. 25 Haziran 2004 tarihine kadar geçerli olan durumu kapsamaktadır. Bu tarihten sonraki gelişmeler bu analizin kapsamına dahil edilmemiştir, ECRI'nin vardığı sonuç ve önerileri oluşturmasında da dikkate alınmamıştır.
Özet ECRI'nin Türkiye hakkındaki ikinci raporunun yayımlanmasından bu yana, bu raporda değinilen bir dizi alanda ilerlemeler kaydedilmiştir. Türkiye, Bütün Irk Ayırımcılığı Biçimlerinin Bertaraf Edilmesi Uluslararası Sözleşmesi de dahil olmak üzere, birçok insan hakları sözleşmesini onaylamıştır. Temel hak ve özgürlükleri güçlendirmeye ve ırkçılığa, ırk ayrımcılığına karşı daha iyi mücadele etmeye yönelik önemli anayasal ve yasal reformlar gerçekleştirilmiştir. İfade özgürlüğü, özellikle de Türkçe dışı dillerde ifade, etnik ve dini azınlık gruplarının toplantı ve örgütlenme özgürlüğü alanlarında ilerlemeler kaydedilmiştir. Devlet memurları insan hakları konusunda eğitilmiştir ve yerel düzeyde insan hakları kurulları tesis edilmiştir. Ayrıca, iş yasasına ayrımcılığı yasaklayan ve bu alanda beyine külfetini paylaştıran hükümler eklenmiştir.
Bununla birlikte, ECRI'nin ikinci raporunda ifade edilen birçok tavsiye ya da hiç uygulanmamıştır ya da ancak kısmen uygulanmıştır. Reformlara rağmen ırkçılığa ve ırk ayrımcılığına karşı mücadeleyle ilgili olarak anayasada, ceza hukukunda, medeni ve idari hukukta hâlâ bir takım boşluklar mevcuttur. Türk Ceza Yasasının ırk temelinde nefret uyandırmayı yasaklayan 312. maddesinin her zaman isabetli bir şekilde uygulanmadığı izlenimi doğmaktadır. Dini özgürlükler alanında, örneğin nüfus cüzdanlarından din ibaresinin çıkarılması ve okullarda din derslerinin mecburi olmaktan çıkarılması gibi konularda ilerleme kaydedilmesine hâlâ ihtiyaç vardır. İşkenceye ve işkencenin cezasız kalmasına karşı mücadelede ilerleme kaydedilmiş olmasına rağmen, azınlıkta kalan grupların, örneğin Kürtlerin ve göçmenlerin kimi mensuplarının hâlâ güvenlik güçlerinin kötü muamelelerine maruz kalmakta olduklarına dair duyumlar vardır. Kürtler, özellikle de ülkenin iç kesimlerine yerleştirilenler, Güney-Doğu bölgesindeki silahlı çatışmanın sonuçlarına bağlı olarak önemli sorunlar yaşamaktadırlar. Medyadan, kamuoyundan kaynaklanan ve azınlıkta kalan grupların mensuplarını hedef alan hoşgörüsüz söz ve eylemler tümüyle cezasız kalmaktadır. Irkçılık ve hoşgörüsüzlüğe karşı mücadelede uzmanlaşmış bir ulusal kurum henüz mevcut değildir.
ECRİ, bu mevcut raporunda, Türk yetkililere bazı alanlarda ek önlemler almayı tavsiye etmektedir. Örneğin anayasa, ceza yasası, medeni ve idari kanunlarda yer alan ırkçılığa ve ırk ayrımcılığına karşı mücadele etmeye yönelik hükümleri güçlendirmeyi tavsiye etmektedir. Hukuki statüleri ne olursa olsun, göçmenlerin, iltica talebinde bulunanların, mültecilerin ve insan tacirlerinin kurbanlarının haklarına riayet edilmesinin güçlendirilmesi gereğinin altını çizmektedir. Kürtlerin, özellikle de ülkenin iç kesimlerine yerleştirilenlerin, ama aynı zamanda Romların/Çingenelerin ve dini azınlık gruplarının sorunlarını çözmeye yönelik önlemler almayı tavsiye etmektedir. Devlet memurlarını, medyayı ve kamuoyunu ırkçılığa ve ırk ayrımcılığına karşı mücadeleye duyarlı kılmayı; ırkçılığa karşı mücadele alanındaki durumun izlenmesini sağlamayı; özellikle de bu bilinçlendirme ve izleme işlevini görebilecek ırkçılığa karşı mücadele alanında uzmanlaşmış bir ulusal kurum oluşturmayı tavsiye etmektedir.
|
|
|
|
|