|
|
|
|
AB Konseyi'nin Türkiye Raporu
Tavsiyeler 81. ECRİ, Türk yetkilileri Kürtlerin ifade, örgütlenme ve toplantı ve gösteri özgürlüklerini güçlendirme alanındaki çabalarını sürdürmeye teşvik etmektedir. ECRİ özellikle de bu özgürlükleri güçlendirmiş olan yasal değişiklikleri hızla yürürlüğe koymanın önemine dikkat çeker. Aynı zamanda ECRİ, Türk yetkililere Kürtler aleyhindeki önyargı ve klişelerle mücadele etmeyi tavsiye etmektedir. Bunların bir ayrımcılığın ifadesi olup olmadıklarını kontrol etmekte ve Kürtler aleyhine saptanabilecek olan olası tüm ayrımcı davranışları cezalandırmak için gerekli önlemlerin alınmasında yarar vardır.
Romlar/Çingeneler 82. ECRİ ikinci raporunda, Türk yetkililere Türkiye'deki Rom/Çingene cemaatinin gerçek durumu ve karşılaşabilecekleri sorunlar hakkında acilen araştırma yapılmasını tavsiye etmiştir. ECRİ, bu sorunların ilgili Rom/Çingene cemaatiyle görüşerek saptanmasını da tavsiye etmiştir. 83. ECRİ Türkiye'deki Rom/Çingene cemaatinin durumunun bir iki istisna dışında değişmemiş olduğunu öğrenmiş olmaktan ötürü endişelidir. Göründüğü kadarıyla yetkililer Türkiye'deki Rom/Çingene cemaatinin gerçek durumunu saptamak için her hangi bir araştırma yapmamışlardır ve bu alanda en ufak bir resmi bilgi mevcut değildir. Oysa European Roma Rights Center'e göre, Türkiye'deki Romlar/Çingeneler sosyal olarak tümüyle dışlanmış olmaktan kaynaklanan ciddi zorluklarla karşılaşmaktadırlar. Romlar/Çingeneler istihdam alanında, konut alanında ve kamuya açık alanlardan faydalanmada ayrımcılığa tabi tutulmaktadırlar. Çoğu kez alternatif konut önerileri sunulmaksızın zorla kovuldukları geçici yerleşim birimlerinde zor koşullarda yaşamaktadırlar. Sağlık hizmetlerinden faydalanmada ve istihdamda bir fırsat eşitsizliği söz konusudur, ama aynı zamanda ebeveynlerin çocuklarını okula yollayamayacak kadar fakir olmaları nedeniyle eğitim hizmetlerinden faydalanmada da bir fırsat eşitsizliği mevcuttur. 84. 1934 tarihli 2510 numaralı İskan Kanunu, yabancıların Türkiye'ye yerleşmelerini konu almaktadır. Yasanın 4. Maddesi, Türk kültürüne bağlı olmayanların, anarşistlerin, casusların, Romların ("Göçebe Çingeneler") ve memleket dışına çıkarılmış olanların Türkiye'ye muhacir olarak alınmalarını yasaklamaktadır. Bu yasa aynı zamanda göçebelerin ve Romların yurt içinde yerleştirilmelerinin Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca tertiplenmesini öngörmektedir. 85. Bununla birlikte ECRİ, Milli Eğitim Bakanlığınca yayımlanan bir sözlükte bulunan "Çingene" sözcüğünün aşağılayıcı nitelikteki tanımının kaldırılmış olması gibi kimi cesaret verici işaretleri kayda geçirmiştir. Yukarıda sözü edilen İskan Kanununun, "Göçebe Çingenelere" yapılan atfın kaldırılması amacıyla gözden geçirilmekte olduğu söylenmektedir. Nihayet, yetkililer Rom/Çingene cemaatinin durumunu incelemekte oldukları konusunda ECRI'ye bilgi vermişlerdir, ancak şu aşamada alınmış olan önlemler konusunda her hangi bir bilgiye ulaşılamamıştır.
Tavsiyeler 86. ECRİ, Türk yetkililere Türkiye'deki Rom/Çingene cemaatinin durumunu ele alıp, özellikle de hoşgörüsüzlük ve yaşamın çeşitli alanlarındaki ayrımcılıklar açısından karşılaşabilecekleri sorunları saptamaları yönündeki tavsiyesini yinelemektedir. Bu şekilde saptanacak olan sorunları çözmek için gerekli önemlerin alınmasında yarar vardır. ECRİ özellikle de yukarıda sözü edilen İskan Kanununun 4. maddesinin yürürlükten kaldırılmasını tavsiye etmektedir. ECRİ, Rom/Çingene'lere yönelik ırkçılık ve hoşgörüsüzlükle mücadele konulu ECRI'nin 3 numaralı Genel Politika Tavsiye'sine Türk yetkililerin dikkatini çekmektedir.
Azınlıktaki Dini Gruplar 87. ECRİ ikinci raporunda, Türkiye'de yaşayan azınlıktaki dini grupların karşılaştıkları bazı sorunları ele almıştır. Özellikle de ECRİ, dini vakıfların mülkiyet edinme ve bağış kabul etme haklarının olmayışına değinmiştir. ECRİ aynı zamanda, ibadet yerlerinin açılması önündeki idari engellere, rahip sayısının yetersizliğine ve bazı cemaatlerin mensuplarının sayısının azalıyor olmasına da değinmiştir. ECRİ, Türk yetkilileri azınlıktaki dini gruplarla bu türden ve azınlık cemaatlerinin karşılaşabilecekleri buna benzer başka sorunlar hakkında diyalog kurmaya çağırmıştı. 88. Azınlıktaki dini grupların tümü hep birlikte Türkiye nüfusunun toplamının yaklaşık yüzde ikisini oluşturmaktadırlar. Bu grupların bazıları, örneğin Musevi, Rum Ortodoks ve Ermeni Ortodoks cemaatleri, Lozan Anlaşması'nın uygulama alanına girmektedirler. ECRİ, azınlıktaki dini gruplar meselesinin yetkililer tarafından yakın zamanda gerçekleştirilen yasal reformlar kapsamına alınmış olmasını memnuniyetle kayda geçirmiştir. Bundan böyle yasa, kayda geçirilmeleri şartıyla dini vakıflara mülkiyet edinme hakkını tanımaktadır ve yitirilmiş olan mülkiyetlerin iadesini düzenleyen bir prosedür saptanmıştır. Yasa aynı zamanda, azınlıktaki bu dini grupların ibadet yerlerine de camilerle aynı statüyü, örneğin elektrik faturaları konusunda, tanımak suretiyle mevcut olan kimi eşitsizlikleri de düzeltmiştir: Eskiden Diyanet İşleri yalnızca camilerin elektrik paralarını ödemekteydi. Ayrıca, İmar Yasasında artık yalnızca camilerden değil, genel anlamda ibadet yerlerinden söz edilmektedir, böylece de İslam dışındaki dinlerin ibadet yerlerinin inşa edilmesi için Müftülükten izin alınması gereği ortadan kalkmıştır. Tüm bu yasal değişiklikler daha geniş bir dini özgürlük istikametinde atılmış olumlu adımlardır. 89. Bununla birlikte ECRİ, uygulama aşamasında azınlıktaki dini grupların hâlâ bir takım sorunlar yaşamakta olduklarını endişe ile kayda geçirmiştir. Her şeyden önce, ilgili dini cemaatlerin temsilcilerinin kanaatine göre, yukarıda sözü edilen yasalar, ki bazıları kabul edileli bir yılı aşkın bir süre geçmiştir, henüz gerçek anlamda yürürlüğe girmemiştir. Söz konusu yasaların uygulanmasını talep ettiklerinde, özellikle de Başbakanlığa bağlı olan Diyanet İşleri Başkanlığından kaynaklanan önemli engellerle karşılaşmaktadırlar. Aktarılanlara göre Diyanet İşleri Başkanlığı, söz konusu mevzuat değişikliklerini fazlasıyla kısıtlayıcı bir yorumla uygulayıp fiilen geçersiz hale getirmektedir. 90. Yasal reformlar yoluyla henüz çözülememiş olan bir dizi sorun daha mevcuttur. Rum Ortodoks Kilisesindeki rahip sayısının azalması bunlardan biridir. Rum Ortodoks Kilisesi içinden çıkamayacağı bir sorunla karşı karşıyadır, çünkü bir yandan kendi teoloji okulu yetkililerin emriyle kapatılmıştır, öte yandan dışarıdan rahip getirtmesi de mümkün değildir, çünkü yetkililer rahiplerin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmalarını şart koşmaktadırlar. ECRİ, Rum Ortodoks cemaatinin sayıca son derece azalmış olduğunu ve hayatta kalabilmesinin özellikle de bu alanda ivedi bir çözüm bulunmasına bağlı olduğuna dikkat çeker. Azınlıktaki dini gruplar her zaman açıkça belirlenmiş bir hukuki statüye sahip değildirler, bu da yeni hukuki hükümlerin getirilmesine bariz bir şekilde ket vurmaktadır. ECRİ, birçok dini cemaatin, Rum Ortodoks Kilisesi, Ermeni Kilisesi, Süryani Kilisesi ve Katolik Kilisesinin, 23 Eylül 2003 tarihinde kaleme aldıkları bir mektup vasıtasıyla, TBMM'nin İnsan Hakları Komisyonuna ortaklaşa bir başvuruda bulunarak, hâlâ yaşamaya devam ettikleri ve bir kısmı yukarıda aktarılan çeşitli güçlükleri aktarmış olduklarını ilgiyle kaydetmiştir. 91. Rum Ortodoks cemaatine yönelik hoşgörüsüzlük eylemleri azalmıştır ve ECRİ bundan memnuniyet duymaktadır. Ancak azınlıktaki dini grupların kimi mensupları, geçmişe kıyasla daha az taciz edildiklerini kabul etmekle birlikte, gerek Türk yetkililerin, gerekse de çoğunluktaki halk kesimlerinin kendilerine hâlâ kuşkuyla yaklaşıyor olmalarından yakınmışlardır.
|
|
|
|
|