|
|
|
|
AB Konseyi'nin Türkiye Raporu
Eğitim ve Bilinçlendirme Çabaları 34. ECRİ ikinci raporunda, Türk yetkilileri ırkçılık, ayrımcılık ve hoşgörüsüzlük sorunlarının uygun bir biçimde ele alınmalarını sağlayacak biçimde ders programlarını gözden geçirmeye teşvik etmiştir. Özellikle de bu alanda yetişmiş uzman öğretmenlerin bulunmasının önemini vurgulamıştır. Ders programlarının, önyargıları, klişeleri ve aşırı milliyetçiliği körükleyen her türlü unsurdan ayıklanmasını sağlayacak biçimde gözden geçirilmesini talep etmiştir. 35. Türk yetkilileri, insan haklarının öğretilmesine yönelik ders programları oluşturdukları ve tüm eğitim kademelerinde halen mevcut olan programları güçlendirdikleri konusunda ECRI'ye bilgi vermişlerdir. Bu programlar, aynı zamanda demokrasinin de öğrenilmesini sağlayan yurttaşlık eğitimi kapsamında yer almaktadır. ECRİ, okul kitaplarında ve resmi sınav konularında kimi azınlıktaki gruplar ve özellikle de Ermeniler hakkında olumsuz düşünceleri kışkırtıcı nitelikte fikirlerin yer alabiliyor olmasından endişe duymaktadır. Yetkililer, insan haklarına aykırı tüm yabancı düşmanı atıfları ya da kimi azınlıktaki gruplar hakkında olumsuz düşünceleri kışkırtıcı nitelikteki fikirleri ayıklamayı hedefleyen bir yaklaşımla, ders kitaplarını gözden geçirmekte oldukları konusunda ECRI'ye bilgi vermişlerdir. ECRİ, bu girişime paralel olarak, ders kitaplarında mevcut olan tüm olumsuz önyargıları ve klişeleri saptamayı hedefleyen bir sivil toplum grubunun mevcudiyetini de kayda geçirmiştir. 36. Devlet memurlarının bilinçlendirilmeleri konusunda ECRİ, güvenlik güçleri personeli, İnsan Hakları Kurullarında yer alanlar, hakim ve savcılar, vs. için öngörülen insan hakları eğitimlerinin sayısının yetkililer tarafından arttırıldığını memnuniyetle kaydeder. Bu eğitimler esas olarak AİHS ve bu sözleşmenin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından yorumlanışı üzerinde durmaktadır. Tavsiyeler 37. ECRİ, karşılıklı saygı ve ırkçılıkla ırk ayrımcılığı sorunlarının okul ders programlarında ve insan hakları alanındaki öğretmenlerin eğitimi çerçevesinde uygun bir şekilde ele alınmasını sağlamaya Türk yetkilileri teşvik eder. 38. ECRİ, Türk yetkililere ders kitaplarının niteliğinin denetlenmesini sağlamayı tavsiye eder. Bu kitaplar, her hangi bir azınlıktaki gruba yönelik olarak en ufak bir aşağılayıcı ya da hakaret niteliğinde atıf içermemelidir. Türk yetkilileri, özellikle de Ermeniler ve Romlar/Çingeneler konusunda ders kitaplarında yer alan atıflara dikkatle eğilmelidir. ECRİ, Türk yetkilileri, öğrencilerin çok kültürlü bir toplumda yaşamanın olumlu yönleri konusunda bilinçlendirmek amacıyla ders programlarını ve ders kitaplarını, özellikle de tarih kitaplarını gözden geçirmeye teşvik eder. Yetkililerin bu çalışmayı sivil toplumla işbirliği içinde yürütmeleri, örneğin insan hakları alanında çalışan STÖ'lerin ve bağımsız uzmanların da yer alacakları bir karma komisyon oluşturmaları tercih edilmelidir. 39. ECRİ, Türk yetkililere devlet memurlarının insan hakları konusunda eğitilmelerine yönelik çabalarını sürdürmeyi ve güçlendirmeyi tavsiye eder. ECRİ, Türk yetkilileri insanlık onuru, eşitlik ilkesi ve ayrımcılığın, özellikle ırk ayrımcılığının yasaklanması konularına ağırlık vermeye teşvik eder. Irkçılık ve hoşgörüsüzlük sorunu, keza kültürel çoğulculuğun kabulü ve özendirilmesi meseleleri de ele alınmalıdır.
Vatandaş Olmayan Kişilerin Kabulü Ve Statüsü Göç 40. Türkiye, sıklıkla, Batı Avrupa'ya gitmek isteyen kişilerin uğrak yeri olan bir ülke olarak tanıtılmaktadır. Her ne kadar bu konudaki rakamsal bilgiler muğlak olsa da, Türkiye'de göç hareketlerinin 1990'lı yıllarda sürekli olarak arttığı görülmektedir, Türkiye böylece Moldova, Ukrayna, Rusya gibi Doğu Avrupa ülkelerinden, ama aynı zamanda İran ve Irak'tan göç alan bir ülke konumuna gelmiştir. Ayrıca, Afrika'dan gelen insanların sayısının da anlamlı bir oranda arttığı söylenmektedir. Bu göç olgusu ilk aşamada Türk yetkilileri tarafından hak ettiği ölçüde dikkate alınmamıştır. Bununla birlikte ECRİ, yetkililerin vatandaş olmayanların çalışma izinleri ya da insan kaçakçılığı gibi konularda yasal önlemler aldıklarını kaydetmiştir. Dolayısıyla yetkililerin, göç sorununa eğilmenin Türk toplumu açısından öneminin bilincine varmış oldukları anlaşılmaktadır. 41. ECRİ ikinci raporunda, güvenlik güçlerinin hukuki statüsü bulunmayan göçmenlere karşı uyguladıkları kötü muameleler ve aşırı güç kullanmaları konusundaki endişelerini dile getirmişti. Yetkilileri hukuki statüsü bulunmayan göçmenlerle ilgili olarak yolsuzluk olaylarına karışan devlet memurları hakkında soruşturma yapmaya davet etmişti. ECRİ, hukuki statüsü bulunmayan göçmen çocuklarının okula kaydolmada zorluklarla karşılaştıklarının altını çizmişti. 42. Yetkililer, Türkiye'de 2003 yılında hukuki statüsü bulunmayan 86 000 göçmenin yakalandığı konusunda ECRI'ye bilgi vermişlerdir. Türkiye'de toplam kaç göçmenin yasa dışı durumda bulunduğunu saptamak zordur. Türk yetkilileri, 1995-2004 yılları arasında yasa dışı durumda bulunan toplam 481 160 göçmen olduğunu saptamışlardır. Ebeveynlerinin hukuki durumu ne olursa olsun, tüm göçmen çocuklarının okula kaydolma haklarının bulunduğu, ancak ebeveynlerin Türkiye'yi yalnızca bir uğrak yeri olarak gördükleri için çocuklarını yine de okula kaydetmedikleri konusunda yetkililer ECRI'ye bilgi vermişlerdir. ECRİ, gözaltına alınan kişilerin sıklıkla hukuki olarak muğlak bir statüde bulunduklarını kaydetmektedir, çünkü bu kişiler derhal sınır dışı edilmediklerinde ya da geldikleri ülkeye geri yollanmadıklarında, ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla çalışmalarını sağlayacak her hangi bir statüye sahip olmaksızın ve Devlet'ten yardım almaksızın Türkiye'de serbestçe kalabilmektedirler. Afrika kökenli göçmenlerin konumu sıklıkla bu duruma uymaktadır. Bununla birlikte Türk yetkilileri, 13 Temmuz 2004 tarihinde Kuşadası'nda yakalanan 64 Afrikalı arasından iltica talebinde bulunan 24 kişinin çeşitli illere yerleşmelerine izin verildiğini bildirmişlerdir. ECRİ, bir kez Türkiye'den özellikle de Yunanistan'a doğru sınır dışı edilen göçmenlerin, Türkiye'ye dönüş parasını da onlara ödeten sınır kaçakçılarının müdahalesi sonucunda tekrar Türkiye'ye dönmelerinin sık rastlanabilen bir durum olduğunu endişeyle kaydetmektedir. 43. İçişleri Bakanlığını kayıtlarında, 2003 yılında polisin sınırda aşırı güç ya da ateşli silah kullanması nedeniyle vuku bulan tek bir ölüm vakası bile yoktur. Bununla birlikte ECRİ, yasa dışı durumda bulunan göçmenlerin, özellikle de Afrikalıların, yakalanma esnasında ya da gözaltında bulundukları süre içinde güvenlik güçlerinin kötü muamelesine maruz kaldıklarına dair kendisine iletilen raporlardan ötürü endişelenmektedir. Hukuki statüleri, özellikle de iltica talebinde bulunmuş olup olmadıkları incelenmeksizin Afrikalı göçmenlerin sistematik olarak gözaltına alındıklarına dair bazı iddialar mevcuttur. İlgili kişilerin iltica talep etme haklarına ve iade etmeme (non-refoulement) ilkesine saygı gösterilmeden keyfi biçimde sınıra geri götürüldüklerine dair başka iddialar da mevcuttur. 44. ECRİ ikinci raporunda, Türk yetkililere hukuki statüsü bulunmayan göçmenlerin işgücünün suiistimal edilmesine ve ayrımcılığa tabi tutulmalarına karşı mücadele etmek yönünde önlemler almayı tavsiye etmiştir. ECRİ, TBMM'de 27 Şubat 2003 tarihinde bu konuda bir yasa kabul edildiğini ve bu yasanın Eylül 2003 tarihinde yürürlüğe girdiğini memnuniyetle kaydetmiştir. Bu yasa, münhasıran Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlılığmın sorumluluğu altında vatandaş olmayanlar için bir çalışma izni sistemi yaratmaktadır. Bunun amacı, vatandaş olmayanların Türkiye'de yasal yollardan çalışmalarını kolaylaştırmaktır ve göçmen işçilerin istihdamı konusunda çıkartılan ilk yasadır. ECRİ özellikle, çalışma izinleri konusundaki uygulamanın bundan böyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlılığmın yetki altında olduğunu e bunun, İçişleri bakanlığı dahil olmak üzere birden fazla bakanlığın bu konuda yetkili olduğu eski durumdan farklı olduğunu kaydeder. Yasa, ilk kez, vatandaş olmayanların ev hizmetlerinde de istihdam edilebilmelerine izin vermektedir. ECRİ, bu yeni yasal mevzuatın kaçak göçe ve göçmenlerin Türkiye'de kaçak olarak çalıştırılıp sömürülmelerine karşı daha iyi mücadele edilebilmesine imkan sağlayacağını umut etmektedir.
|
|
|
|
|