|
|
|
|
AB Konseyi'nin Türkiye Raporu
Tavsiyeler 11. ECRİ Türk yetkilileri Anayasa'nın yeni hükümlerini, özellikle de 13, 14, 26 ve 28. maddelerini, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihadına tam bir uygunluk içinde uygulamaya geçirmeye ve ifade özgürlüğünün daha geniş bir biçimde kabul görmesine yönelik bu değişiklikleri yasalarda, mevzuatta, mahkemelerin içtihadında ve idari uygulamada yansıtılmasına özen göstermeye teşvik eder. 12. ECRİ, olası yeni bir anayasal gözden geçirme ve buna bağlı olarak yapılacak olan yasal mevzuat değişikliği esnasında Türk yetkilileri, ırkçılığa ve ırk ayrımcılığına karşı mücadeledeki yasal mevzuat hakkındaki ECRI'nin 7 Numaralı Genel Politika Tavsiyelerini dikkate almaya teşvik eder. ECRİ özellikle de Anayasa'nın hem eşit muamele ilkesini güvence altına alması, hem de Devletin "ırk", renk, dil, din, milliyet, milli ya da etnik köken temelli her türlü ayrımcılığa karşı bireylerin korunma haklarını ve eşitliği savunma konusundaki yükümlülüklerini öne çıkarması gereği konusunda ısrarlıdır.
Ceza Kanunundaki Hükümler 13. ECRİ, ikinci raporunda Türk Ceza Yasasının nefret uyandırmayı kışkırtmayı yasaklayan 312. maddesinin, azınlıktaki grupları hedefleyen sözlü, yazılı ya da diğer eylemlere fiiliyatta uygulanmadığı konusundaki endişelerini dile getirmişti. Türk yetkilileri, özellikle de bu ceza hükümlerini uygulamakla görevli ilgilileri tüm nefret uyandırmaya kışkırtma vakalarını ciddiye alma konusunda bilinçlendirecek şekilde bu alanda daha aktif bir politika izlemeye davet etmişti. 14. ECRİ, Türk Ceza Yasasının 312. maddesinin, nefret uyandırmaya kışkırtmayı yalnızca kamu düzeninin bozulması halinde yasaklayacak şekilde değiştirildiğini kayda geçirmiştir. Çok sayıdaki kaynağa göre, ırk temelinde nefret uyandırmaya kışkırtmalar kamunun gözü önünde, hatta medyada yankılanacak şekilde yapılmaktadır. Üstelik, 312. maddenin, geçerli bir neden olmaksızın kimi savcılar tarafından, özellikle de insan hakları alanındaki STÖ üyelerine ve "Kürt yanlısı" görüş ifade eden şahsiyetlere karşı dava açmak için kullanılmaya devam ettiği söylenmektedir. Bununla birlikte, bu hükümler uyarınca haksız yere suçlanan kişiler hakkında hakimlerin giderek daha sık takipsizlik kararı verdikleri de doğrudur. Türk yetkilileri, istanbul Devlet Güvenlik Mahkemesinin 312. maddeyi ifade özgürlüğünü kısıtlayacak şekilde yorumlayan bir kararının Yargıtay (8. Ceza Dairesi) tarafından Temmuz 2004'te bozulduğu konusunda ECRI'ye bilgi vermişlerdir. Bundan birkaç gün sonra, Yargıtay'ın aynı dairesi Kürtler aleyhinde ırkçı sözler sarf eden bir kişiye 312. maddeyi uygulamış, ve bu sözleri "Kürt kimlikli vatandaşlar" aleyhine ırkçı nefret uyandırmayı kışkırtma ve ayrımcılık olarak değerlendirmiştir. İki başka vakada, İstanbul'da bir savcı antisemit sözler sarf eden iki kişiye karşı 312. madde temelinde soruşturma açmıştır. ECRİ, demokratik ve çoğulcu bir toplumda ırkçı sözlerin kabul göremeyeceğini göstererek bunları cezalandırmayı amaçlayan 312. maddenin gerçek hedeflerine uygun olan bu son gelişmeleri takdirle karşılar. 15. ECRİ, özellikle de DGM'lerde (ki bu mahkemeler o tarihten sonra toptan kaldırıldılar) ve Yargıtay'da görevli Türk hakim ve savcılarına 2003 sonbaharından beri, AİHS de dahil olmak üzere, insan haklarının uluslararası ve Avrupa normları konusunda eğitimler verilmeye başlandığını öğrenmekten memnun olmuştur. 16. ECRİ, 26 Eylül 2004 tarihinde yeni bir ceza yasasının kabul edilmiş olduğunu kaydeder. Soykırım suçunu ve insanlığa karşı işlenmiş suçları yasaklayan hükümler de dahil olmak üzere, bu yasada ırkçılığa karşı isabetli hükümlerin yer alıyor olmasını memnuniyetle karşılar. Ayrıca, yasanın 122-1. maddesi bundan böyle mal ve hizmet satılması ya da aktarılmasında, istihdamda, gıda temininde, kamu hizmetlerinden yararlanmada ve bir ekonomik faaliyetin icrasında dil, ırk, renk, din ya da mezhep ayrımcılığı için altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ve para cezası öngörmektedir. 17. İkinci raporunda ECRİ, "Türkiye Cumhuriyeti ülkesi üzerinde, ırk, din, mezhep, kültür veya dil farklılığına dayanan azınlıklar bulunduğunu ileri sürmek veya Türk Dilinden veya kültüründen ayrı dil ve kültürleri korumak, geliştirmek veya yaymak suretiyle azınlık yaratmak" amacını taşıyan derneklerin kurulmasını yasaklayan Dernekler Kanunun 5. maddesi hakkında görüş bildirmiştir. ECRİ bu kanunun Türkiye'deki etnik ve kültürel kimlik ifadesini aşırı derecede kısıtladığı kanaatini bildirmiştir. Dernekler kanunu daha geniş bir özgürlük yönünde geniş ölçüde değiştirilmiştir. Özellikle de 5. madde değiştirilmiştir ve artık yalnızca "ırk, din, mezhep veya bölge esasına dayalı ayrımcılık yaratmak veya Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter yapısını bozmak" amacıyla kurulan dernekler yasaklanmıştır. Bununla birlikte, azınlıklar bulunduğu düşüncesini ileri süren derneklerle (eski ifade) azınlık yaratma amacını taşıyanlar arasında bir fark gözetmek pek de kolay değildir. Kaldı ki, örneğin, "din veya bölge esasına dayalı ayrımcılık" ifadesiyle neyin kastedildiğinin anlaşılması kolay değildir. 18. ECRİ, derneklerin yazılı ve sözlü olarak Türkçe dışında her hangi bir dili, özellikle de dernek üyelerinin özel toplantılarında, kullanmalarını yasaklayan 6. maddenin kaldırılmış olmasından memnuniyet duyar. Bugün, Türkçe dilinin kullanılma zorunluluğu resmi yetkililerle yazışmalarla sınırlandırılmıştır. Bununla birlikte ECRİ, Türkçe dışında bir dilin siyasi mitinglerde kullanılması yasağının Siyasi Partiler Kanununda korunmuş olmasını ve hâlâ bu temelde cezai takibatların sürmekte oluşunu endişe ile kaydeder. Genel anlamda ECRİ, Türk derneklerinin uluslararası kuruluşlara üye olmalarına ya da önceden izin istemeksizin uluslararası faaliyetlere katılmalarına imkan verilmesi gibi konularda olduğu gibi, örgütlenme özgürlüğü alanındaki ilerlemeleri memnuniyetle kaydeder. 19. İkinci raporunda ECRİ, umumi hukuktaki tüm ihlaller için geçerli olmak üzere, ırkçı bir gerekçenin varlığı halinde ağırlaştırıcı bir hüküm öngörülmesini Türk yetkililere tavsiye etmiştir. Ceza Kanununda bu alanda hiçbir değişiklik yapılmamıştır.
|
|
|
|
|