kapat
29.05.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL


Madenci anıları

İnsanlar "ocağa" giriyor, "ocaktan" çıkıyor. İnsanlar, yerin "320 metre altına" iniyor, sonra yine "yukarı" çıkıyor.

İnsanların yüzleri "kömür karası."

Ama "alınları ak."

O insanlar "eli öpülecek insanlar."

Ekmeklerini "yerin yedi kat dibinden" çıkaran insanlar.

ÜZÜLMEZ
Zonguldak'ta "Türkiye Taşkömür Kurumu" var. Kurumun da "beş müessesesi."

En büyüğü "Karadon."

İkincisi "Üzülmez."

Ve diğerleri Kozlu, Armutçuk, Amasra.

Biz "Üzülmez Müessese Müdürlüğü'ne" gittik. Ve oradaki "ocağa."

Ocağın adı "Asma Dilaver."

AYRINTILAR
Üzülmez'de "üç vardiya" çalışılıyor.

İşçi sayısı 3500.

Günlük üretim 2800 ton.

Ama bunun "1750 tonu satılabiliyor."

Aradaki fark "taş, toprak."

Biraz daha "teknik ayrıntı" verelim.

Kömürün maliyetinde "işçiliğin" payı yüzde 72. "Memurların" payı, yüzde 6.

Bize anlatılıyor ki "bu oranlar çok yüksek."

2002'de, bir ton kömür, 165 dolara malolmuş... Zonguldak Vakfı Başkanı Cemil Çakmaklı'ya göre ise 75 dolara kadar inilmesi şart.

ÖZELLEŞTİRME
Müessesede sendikacılarla da konuşuyoruz.

Özelleştirmeye karşı olan yok.

Ama "bazı özelleştirmelere" eleştiri var

- Yavuz bey... Bir yer özelleştiriliyor... Orayı satın alan, işçiyi çıkarıyor... İşletmeyi kapatıyor... İşletmenin arsasına bina yapıp, satıyor... Biz buna karşıyız.

KAZMACI CEMİL
Üzülmez'in, Müessese Müdürü Recep Danacıoğlu. 1975, İTÜ mezunu.

Ve 1974'ten bu yana Zonguldak'ta.

"Yavuz bey" diyor

Bir kazmacım vardı.

Çaycuma'nın, Terziler köyünden Cemil Dirlik. Ne efendi, ne çalışkan, ne vatansever bir işçimdi. Bacada öldü.

Baca, aşağıdaki kömürün, yukarıya çıkarılması için, ilk hazırlığın yapıldığı yerdir. Bu çok meşakkatli bir iştir.

Cemil'imi, ellerimle gömdüm.

İki yıl sonra, oğlunu işe aldım.

Babasının yaptığı işi istedi.

Ve bir gün o da aynı yerde, aynı şekilde ölmez mi? Götürdüm, babasının koynuna gömdüm.

Yavuz bey.

Hala içim yanıyor.

MADEN ANILARI
Çaylar geliyor, çaylar gidiyor.

Üzülmez'de "madenci anıları" dinliyoruz.

İçtiğimiz çay, boğazımıza tıkanıyor.

Kimi "bir akrabasını" gömmüş.

Kimi "en yakın arkadaşını."

İzin isteyip, kalkacak oluyoruz.

Bırakmıyorlar. Recep müdüre dönüyor

- Eee... Daha, daha...

Recep Danacıoğlu "dalıp, gidiyor."

Ve anlatıyor... Anlatıyor... Anlatıyor.

HÜSNÜ ÇÖMLEK
Yavuz bey...

Bir nezaretçi vekilim vardı.

Yani iyi yetişmiş, kurs görmüş madenci.

Ustanın üstü, mühendisin altı.

Adı Hüsnü Çömlek'ti.

100 kilodan fazlaydı.

Bir gün ramde patladı.

Yani üstüne posta boşaldı.

En iyisi, ocakta kaza oldu dersem, daha kolay anlarsınız. Ben ocak mühendisiydim.

Yanına beş saat sonra ulaşabildim.

İki saatte çıkarabildim. Çıkardığımda ölmüştü. Oğlu da ocaktaydı, yanımda çalışıyordu.

Yavuz bey, yıllar geçti aradan.

O olayı... Kahraman Hüsnü'yü... Hüsnü'nün oğlunun bana "kurtar babamı" dercesine bakışını bir türlü unutamıyorum.

Götürdüm, ellerimle gömdüm.

Bilmem ki daha kaç kişiyi, kaçyüz kişiyi... Kardeşlerimi, canlarımı gömdüm.

OĞLUM VE BEN
Birlikte resimler çektiriyoruz.

Müdür, sendikacı, işçi, bekçi, yerel gazeteci, memur... Madende kim varsa.

Sohbet koyulaşıyor.

- Müdür bey... Dünyaya yeniden gelseniz?

Recep Danacıoğlu'nun tepkisi

- Yine maden mühendisi olurum... Yine Zonguldak'ta çalışırım... Madenden başka bir dünya bilmiyorum ki.

Ve devam ediyor

- Ama oğlumun madenci olmasını istemem.

Recep müdürün 2 çocuğu var.

Oğlu "Marmara-Hukuk"ta.

Kızı "Hacettepe-Yabancı Diller" de.

- Yavuz bey ben çocuklarımı yerin altında kazandığım parayla okutuyorum.

ŞEHİTLER ANITI
- Haydi beyler... Allahaısmarladık.

Böyle diyor ve ayağa kalkıyoruz.

Müdürün ve diğerlerinin tepkisi

- Bir şartla bırakırız.

- Nedir şartınız?

- Şehre gireceksiniz... Maden Şehitleri Anıtını ziyaret edeceksiniz.

4500 ŞEHİT
Gidiyor, ziyaret ediyoruz.

Mermerden, dev bir anıt.

Ve mermer üzerinde, pirinç tabelalar.

Tam 4.500 tabela.

4.500 şehit.

Kimi "kırkında" şehit olmuş.

Kimi "onaltısında."

Anıtın önünde kadınlar, erkekler, çocuklar.

Kimi "kardeşine" ağlıyor, kimi babasına "fatiha okuyor."

Ve kimi de yanımıza yaklaşıyor

- Şehidimizi ziyaret ettiğiniz için sağolun...

Yerel mahkeme Mehmet bey
Mehmet Zeki Hacıkulaoğlu. Devrek'in köklü ailelerinden.

Konservatuar mezunu. Orman ürünleri fabrikası var. 150 işçi çalıştırıyor.

Fabrikası, 25 yıllık.

- Mehmet bey, işler nasıl?

- Eh işte?

- Hükümet nasıl?

- Bu iktidar ilk bir ay akıllı laflar etti... Güven verdi... Ama bu havayı sadece bir ay taşıyabildi.

- İktidardan beklentiniz?

- Şahsi beklentim yok... Bu diyarı terk edemeyeceğime göre, bu deveyi güdeceğim... Tayyip beye önerim şu... Kimseyle kavga etme... Ayrıca... Aldığın oy, sadece senin oyun değil, bunu unutma... Ve bir de devlet tecrübesi olmayan adamları, önemli yerlere getirme.

****

Mehmet Zeki beyle gündüz Devrek'te konuştuk. İşinin başındaydı.

Ayrıca...

"Yerel bir mahkeme" gibiydi.

Bölgenin "saygın kişisi... Ağabeyi" olduğu için "yerel ihtilafları" dinliyor ve "tarafları uzlaştırıyordu... Barıştırıyordu."

Akşam da yemekte birlikte olduk. "Solistin elinden" mikrofonu aldı ve...

Başladı "Nereden sevdim o zalim kadını..."

Eğitimci vali
Yavuz Erkmen'i, Bartın Valiliğinden tanırız. Şimdi Zonguldak Valisi. Çalışkan, başarılı. Bize "iki şey" söyledi.

Birincisi

- Türkiye Taşkömür Kurumu'nun terkettiği binalar var... Satılamıyor... Ne olur, vilayete devredilse de... Üniversiteye versem... Okul olsa... Öğrenci yurdu olsa.

İkincisi

- Çaycuma'da SEKA özelleşti... OYAK aldı... Ama sosyal tesisleri kaldı... Ne olur, üniversiteye devredilse.

Bir vali ki, ağzını her açışta "eğitim" diyor, "üniversite" diyor. Sayın Başbakan.

"Bu işler" bürokrasiye bırakılırsa, yıllarca çözülmez.

Lütfen Zonguldak Valisi'nin "taleplerini" karşılayınız.

Bürokrasi ve kaplumbağa
Muharrem Coşkun, Zonguldak'taki 35 bin esnafın başkanı.

- Başkan, Zonguldak nasıl?

- Yavuz bey kimi dükkanı kapatıyor, mesleği terk ediyor... Kimi de dükkan açıyor, esnaflığa başlıyor... Yani kafa, kafaya.

- Hükümet nasıl?

- Yeni yeni yaprak kımıldıyor... Umudumuz sürüyor... Önümüzdeki altı ay biraz daha düzelirse, 2004 yılında rahatlayacağımızı umuyoruz.

- Başkan... Bizden bir isteğiniz var mı?

- Var... Hükümet KOBİ'leri teşvik edeceğini söylüyor... Koskoca Zonguldak'ta kredi alabilen tek bir KOBİ var... Onun da muamelesi tam ondört ay sürdü... Yavuz bey, bürokrasi kaplumbağa hızıyla yürüyor... Sizden isteğimiz bunu yazmanız.

Sevimli küfürbaz
Ali Bektaş (CHP) Zonguldak'ın Kozlu ilçesinin Belediye Başkanı.

Maden Mühendisi.

14 yıl madende çalışmış.

Trabzon kökenli.

Ve "Bölgenin en küfürbaz" Belediye Başkanı.

****

Eski Vali İsmet Metin bir gün "Ali, oğlum" demiş

- Küfür etmeden de derdini anlatabilirsin.

Ali yanıt vermiş

- Sayın Valim, 11 yaşından beri Cuma namazı kılarım... Sabah abdestsiz evden çıkmam... Akşam abdestsiz yatmam... Dinime, geleneğime bağlıyım... Ama öyle olaylar oluyor ki sen gel de küfür etme.

****

Belediye Başkanı Ali Bektaş halkın derdini dinliyor.

Kadının biri ağlamaya başlıyor

- Çocuğum ölüm döşeğinde... Doktor 358 milyon liralık ilaç yazdı... Param yok, alamıyorum.

Başkan Ali, eczaneyi arıyor

- Bir teyze gelecek... 358 milyonluk ilaç alacak... Benim hesabıma yazın... Maaşı alınca öderim.

Sonra "ikinci kadın" derdini anlatmaya başlıyor

- Başkan bey... Evladım pazara gideceğim... Sebze alacak param yok.

Başkan Ali Bektaş cebinden 20 milyon çıkarıyor, veriyor.

Kadın odadan ayrılırken kendi kendine ve başkanın duyacağı şekilde söyleniyor

- Bu başkan nasıl adam?.. O kadına 358 milyon veriyor, beni 20 milyonla kandırıyor.

Ali Bektaş bunları bize anlatıyor ve sesini yükseltiyor

- Yavuz abi... Şimdi kendini benim yerime koy ve bu kadına gel küfür etme.

****

Yavuz abi yaptırmamız gereken bir iş vardı.

Keşif, ihale, müteahhit, kontrol derken 20 trilyonluk hesap çıkardılar.

Kafamın tası attı.

Soyundum, işi kendim 2 trilyona bitirdim.

Şimdi sen gel de 18 trilyonu çalacak olanların yedi sülalesine sövme.

Bölgenin sorunu işsizlik.

Ali başkan diyor ki

- Yarın asgari ücretle 10 üniversite mezunu alacağım desem 3 bin kişi kuyruğa girer... İnsanlar çaresiz... Bunları görünce dayanamıyorum... Sövüyorum.

****

Ali başkan geçenlerde basın toplantısında "Petek Dinçöz'den... Nez'den" bahsetmiş.

Gazetecilere "Onlardan bahsettiğiniz kadarda, halkın sorunlarından bahsedin" demiş.

Ertesi gün gazete ve TV'lerin magazin bölümlerinden, Ali başkanı aramışlar

- Sayın Başkan... Petek Dinçöz'den... Nez'den ne istiyorsunuz?

Başkan patlamış

- Petek'inde, Nez'inde, Senin de........


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
TEMA
Logo Melodi
Sarı Sayfalar


Sizinkiler
ArboMedia

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır