|
 |
|

HINCAL ULUÇ
Serdar Bilgili'ye alkış..
Bizden birini alkışlamak insanlarımıza, medyamıza zor geliyor sanki.. Yabancı pireleri deve yapmada üstümüze yok.. Ama bizden olunca, sanki günah!..
Lig TV'de Derin Futbol'a bir klip hazırlamış arkadaşlar.. Şampiyon Beşiktaş klibi.. Serdar Bilgili'nin romantik bir görüntüsü ile başlıyor..
Söz bana gelince, "O klibi tekrar eder misiniz" dedim.. Başladı.. Bilgili ekrana gelir gelmez, "Dondurun" dedim.. "Bu görüntüyü dondurun ve konuşmam boyunca ekranda kalsın.."
Ve elimle gösterdim
"İşte Beşiktaş'ı bu yıl şampiyon yapan adam budur!."
Serdar Bilgili ilk başkanlık döneminde pek çok hata yaptı. En yakın arkadaşlarından koptu, falan filan..
Ama yeni dönemde tüm hatalarından ders almış bir "Serdar" olarak ortaya çıktı.. Sözlük anlamı ile Serdar!..
Önce kendi dargınlıklarını bitirdi. Sonra camiayı birleştirdi, bütünleştirdi, kırgınlık, küskünlükleri ortadan kaldırdı. Eller ve gönüller Beşiktaş için birleşti.
Bu arada yeni sezonun kadrosunu kurdu..
Sezon açıldığında NTV'de 90 Dakika'da Haşmet'le ayni şeyi söyledik
"Bu yıl futbol seyretmek isteyen Beşiktaş'ı izlesin. En kaliteli, en zevkli, en göze hoş gelen futbolu oynayacak kadro orda.."
Bilgili liderliğindeki yönetim Beşiktaş'ta Avrupa Şampiyonluğuna oynayacak bir kadro kurdu..
Geçen Çarşamba Porto- Celtic UEFA finali oynarken, hangimizin içi burkulmadı, lütfen söyleyin..
Hangimiz "Şimdi burada Beşiktaşımız olmalı, kupayı onlar kazanmalıydı. Galatasaray'dan sonra bir ikinci Türk takımı zafere ulaşarak, bu işin tesadüf olmadığını kanıtlamalıydı" diye düşünmedik. 100'üncü yıla, yarın istatistikte bir rakam olacak Türkiye Şampiyonluğumu da yakışırdı, yoksa tarih olacak UEFA Kupası mı?..
Ve söyleyin, Porto ile Celtic'ten hangisi, Beşiktaşımızdan daha iyi takımdı?.. Beşiktaş bunların hangisini yenemezdi?.
Bu kupayı almaya layık kadro, eğer Türkiye Şampiyonu oldu ise, ilk alkışlanacaklar, bu kadroyu kuranlardır.
Koca bir sezon öne çıkmadan "Ben" demeden, görüntüye girmeden, hep arkada, hep gölgede kalan adamı unutursak, haksızlık ederiz. Ona hakkettiği yeri vermezsek de, nankörlük..
Tagore aklınızdan çıkmasın..
"Aleve aydınlığı için teşekkür et, ama tükenmeyen bir sabırla gölgede durarak lambayı tutanı da unutma.."
Teşekkürler Serdar!..
İmparator olmak!..
Fransa tarihinde yığınla prens var, kral var, başkan, cumhurbaşkanı var.. Ama imparator tek..
Tüm dünyanın bildiği, tanıdığı imparator tek.
Napolyon Bonapart!..
Napolyon iki kez yenildi. İlkinde Elbe'ye sürdüler. Kaçtı geldi ülkesine.. Tek kurşun atmadan gene başa geçti.. Gene yenildi. Bu defa St. Helene'e sürdüler.. Orada, sürgünde öldü..
Bugün hangi ülkenin tarih kitabını açarsanız açın, Napolyon'u bulursunuz.. Adına tonla roman yazıldı, yığınla film çekildi.
Napolyon tarih.. Napolyon efsane.. Napolyon İmparator.. Napolyon yaşıyor.. Hala yaşıyor ve yaşayacak?..
Peki onu iki kez yenen komutanlar kim?..
Napolyon sürgünde sürünürken, Paris'te, Londra'da, Berlin'de, Viyana'da kadeh kaldıranlar kim?..
Bilen var mı içinizde?..
Yıldırım!..
Serdar Bilgili'yi en az benim kadar kutlaması, hatta teşekkür etmesi gereken biri daha var.
Aziz Yıldırım.
Başkanlığı süresinde en çok Galatasaray şampiyonluğu yaşayan adam, eğer Beşiktaş kupayı kapmasaydı, beşinciyi de görecek ve yıldız takacaktı.
****
Bir minik anekdot daha.. Cumartesi sabahı Ertekin'de sevgili dostum, kardeşim, eski federasyon başkanı ve Fener yöneticisi Abdullah Kiğılı ile kahve içiyoruz.
"Şu federasyonun yaptığı işe bak. Fener- Diyarbakır maçını tüm öteki maçlarla ayni saate, 17.00'ye koymuş. Oysa bu maç Bingöl Depremzedeleri yararına.. Başka saate koysalar, daha çok hasılat olmaz mıydı?.." dedi ve sordu
"Diyarbakır'ın bir sıkıntısı mı var ki, ayni saatte oynuyor?."
"Diyarbakır'ın sıkıntısı yok" dedim.. "Sıkıntı sizde.. Altıncı olup da Avrupa bileti almak için savaşıyorsunuz hala.."
Geçen hafta da alamadı bileti, Yıldırımspor. Bu hafta küme düşmesi kesinleşen Göztepe'yi yenebilirlerse ne ala.. Yoksa İnter Toto'ya.. Onu da Fener oynamıyor.
Haber burunlarının ucunda.. Haberleri yok..
Yoga Fit.. Yoga'yı biliyorsunuz.. İnsanın vücudu kadar, hatta daha fazla, kafasına yönelik bir düşünce ve eylem sistemi..
Fit.. Fitness'den geliyor.. Yani vücudun "Fit" olması.. Formda olma..
Yoga Fit, kafayı ve vücudu ayni anda forma sokma..
Fethiye'deki terapi çok iyi gelmişti ya, hem kafama, hem bedenime.. Senede iki günle kalmasın.. devam ettirelim" derken, Edip tavsiye etti.. Ben de "Bakalım neymiş" dedim..
İstanbul'a gelince doğru bizim sitedeki Hillside Fitness Center'e gittim.. Serhat Hoca, yıllardır beni çalışmalara çağırmaktan bitap düştü, bıktı, usandı, vazgeçti.. Görünce şaşırdı.. "Banyoda düştün de kafanı küvetin kenarına mı vurdun Hıncal Ağbi" dedi..
"Yoga Fit" dedim.. "Sana bir sürprizim var" dedi..
Salı akşamı altıya doğru gittim.. Stüdyoda bir tek hoca var.. Bir de ben.. Serhat "Bu sana Yoga Fit'i tanıtmak için özel ders" dedi..
Hoca dünya tatlısı bir genç kadın.. Nasıl sıcak, nasıl cana yakın.. 40 yıllık dost gibi olduk 40 saniyede.. Sıcaklığın ana sebebi belki de Küba.. Ben Küba'yı hem de nasıl sevdiğimi anlatırken (Laf nerden Küba'ya geldi, vallahi bilmiyorum) ortaya çıktı ki, bizim hoca Kübalı.. Aniden akraba gibi olduk, Küba üzerinden..
Sonra çalışma başladı.
Harika bir dersti ve Yoga Fit'e devam etme konusunda karar vermeme sebep oldu..
Bir basit örnek vereyim..
Merkeze girdiğimde asansörle iki kat indim, sonra bir kat çıkmamız gerekti, Serhat'le.. Sonuna gelirken tıkandım..
Hoca bir saat, turşumu çıkardı aşağıda.. Bu defa iki kat yukarıya koşarak çıktım. Daha yorgun, daha bitkin olmam gerekirken dirildim.. Salı benim en ağır günümdür. Gazete.. Koş yemek.. Koş TRT, Telepazar çalışmaları.. Koş Digi Türk, Derin Futbol Çekimleri.. Eve ben değil, bir pestil döner ve sırt üstü uzanır. Salı geceleri beni kimseler dışarı çıkaramaz.
Eve geldim, saat sekiz.. Ünal'ı aradım.. "Hadi" dedim.. "Laila'ya gidiyoruz."
Gittik.. Gece yarısını geçe eve döndüm, koydum kafamı yastığa.. Miss gibi uyudum sabaha kadar..
Bir derste kafa ve beden bu kadar forma girer dostlar..
Tabii bu mucizede dersi yapanın rolünü unutmamak gerek.
Hajna Moss Fishburne harika bir insan olduğu gibi harika da bir hoca..
Ne o.. İsme takıldınız bakıyorum..
Fishburne.. Aynen o.. Tam düşündüğünüz gibi.. İsim benzerliği falan değil..
Hajna Moss Fishburne, Lawrence Fishburne'un şimdi ayrı yaşadığı eşi..
"Lawrence Fishburne kim" diyeni döverler bu ülkede..
Morpheus..
Yani Türkiye'de her Allahın günü ortalama 10 Matrix makalesi yazılırken, Matrix'in efsanevi kahramanı Morpheus'un karısı iki haftadır bu ülkede, bu kentte hocalık yapıyor, kimsenin haberi yok..
Eskiden gelen gideni izleyen Beyoğlu Muhabirleri vardı.. Şimdi..
Morpheus'un karısının bu ülkede olması bir magazin haberi değilse, ne magazindir, söyler misiniz?..
"Matrix'i seyrettin mi, Hajna" dedim..
"İkisini de seyrettim" dedi.. "İlki çok daha güzeldi.. Ama ikincisi için kocama müthiş bir para teklif ettiler.. Parayı da ben aldım tabii.. O zaman ikinci daha güzel.."
Vallahi bilmem.. Müthiş parayı kaptırınca Lawrence, kadını kapıya koymuş olmasın..
****
Tam çıkıyoruz, içeri bir yaratık girdi.. Adam gibi ama değil.. Bir başka şey bu..
"Bu kim" dedim Serhat'a.. "Ronnie" dedi..
"Ronnie kim" dedim.. "Mr. Olimpia" dedi..
"Mr. Olimpia ne demek, cehaletimi bağışla" dedim.. "Görüyorsun bilmediğim şeyler de var.."
"Hani Arnie vardı" dedi.. "Arnold Schwartzeneger (Doğru yazdı isem bravo bana) işte bu Mr. Olimpia yarışmasını kazandıktan sonra sinemaya geçti. Ondan sonraki yarışmayı bu kazandı, o gün bugün de tahtı bırakmadı."
Ronnie de dünya sempatiği bir zenci.. Türkiye güzelinin beli kadar kol adalesi var.. Kalça adalesi benim belimi ikiye katlar en azından.. Ben böyle gelişmiş kaslar görmedim..
Alete bir ton ağırlık bağlayıp, üzerine iki de kadın hocayı çıkardılar. Sırtüstü yattı. Ayakları ile tam 12 kez itti yukarı, bir ton yükü..
Böyle biri..
"Yaşadığı hayatı bilsen ağlarsın" dedi, Serhat.. "Her yediği, ölçülü, kontrollü, seçiliyor.. Her adımı hesaplı.. Adamın kendi yaşamı yok.."
***
Haydi bakalım bilumum magazin ve spor muhabirleri.. Bilumum röportajcılar.. Bilumum televizyoncular..
Burnunuzun dibinde sizin hala haberiniz olmadan yaşayan iki müthiş insanın, iki dünya ünlüsünün adını ve adresini verdim.. Haydi koşuşun bakalım..
Anca gidersiniz!.
Sporun ve Yaşamın Altın Sözleri
"İnsanlar, kendilerinden daha yüksek ya da daha iyi standart ya da deneyimleri hedeflemedikçe gelişemez, ilerleyemezler." Tyrone Edwards
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|