Bayram olursa ne olur? İyi olur. Tatil olursa ne olur? Daha da iyi olur. İşçi felekten bir gün çalmış olur, bir gün daha dinlenir, çoluğunu çocuğunu alır, hava da büyük bir ihtimalle güzel olacaktır, gezmeye gider, kırlara çıkar, ya da evinde yan gelir yatar, falan filan.
Gösteri yapılırsa ne olur? Fena olmaz. Birkaç bin kişi dinlenmek yerine bugün de çalışmış kadar yorulur, kendi bilecekleri iştir.
Bu gösteri Taksim'de yapılsa ne olur, Okmeydanı'nda yapılsa ne değişir, Aksaray'da yapılsa ne kazanılır, Eminönü'nde yapılsa ne kaybedilir?
Hiçbir şey.
Alt tarafı bir gösteridir, bir törendir.
İşçi temsilcileri bağırıp çağıracaklar, sonuçta
"kendilerini kandırıp" dağılacaklardır.
Emek-sermaye çelişkisinde ne bir şey çözülecektir, ne de emek bu gösteriden herhangi bir fayda sağlayacaktır.
Çünkü yirmi birinci yüzyılda 1 Mayıs gösterileri ancak
"geleneğe saygı" anlamını taşırlar...
Kömür madenlerinde paçavralar içinde günde on dört saat kırbaçla çalıştırılmış kız çocuklarına, ninelerimizin ninelerine saygı...
Yoksa devrim mevrim bir halt olacağı yoktur.
Onu birtakım
"Rus hırboları" daha doksan yıl önce piç ettiler.
Ama yarasını ille kaşımak isteyen de
"solcu söğüşleme turlarına" katılıp taa Küba'ya gidebilir tabii,
"Castro ölmeden görün" diye kazıklıyorlar...
1 Mayıs'ın başka bir
"kıymeti harbiyesi" kalmamıştır.
Eskiden var mıydı? Eskiden de yoktu ama eskiden kendini kandırma eğilimi daha yoğundu.
"Üretimden gelen gücünü gösterdiğini" sanırdın, devrim yapacağız diye avunurdun... Sermayeyi büsbütün ürkütüp sana karşı
"melanet" tasarlamasına yol açardın, farkına varmazdın.
Seni kışkırtırlar, üzerine ateş açarlar, vururlar, öldürürler, sana da birilerini öldürtürler ve arkasından da darbe gelirdi...
Eskiden de faşizmden medet umacak, yani kendi ayağına kurşun sıkacak kadar salak mıydın, yoksa son yıllarda mı salaklaştın?
Ama sen kendini kandır bakalım:
"Günlerin bugün getirdiği baskı, zulüm ve kandır... Ancak bu böyle gitmez, sömürü devam etmez... Yepyeni bir hayat gelir bizde ve her yerde... Yepyeni bir güneş doğar dağların doruklarında... Mutlu bir hayat filizlenir kavganın ufuklarında... Yurdumun mutlu günleri mutlak gelen gündedir... Ulusların gürleyen sesi yeri göğü sarsıyor... Halkların nasırlı yumruğu balyoz gibi patlıyor... Devrimin şanlı dalgası dünyamızı kaplıyor..." Dünyamızı kaplayan, burjuvazinin yaptığı elektronik devriminin şanlı dalgası oldu, sömürü de devam eder ama yumuşar sevgili kardeşim. Halkların değil ama faşistlerin balyoz gibi yumruğu da az kalsın gene ensende patlayacaktı ama sen bunun farkında mısın?
Farkındaysan, Ergenekon konusunda uyuzluk etme.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 1 Mayıs 2009, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/05/01//haber,6BD6DA23B7E54CBD8567C4661493C72E.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.