Sergideki plaj, sanatçı için bir tür 'iç mekân'a açılan kapı.
Hafızanın doldurduğu boşluklar
Uygur Yılmaz'ın hayatında büyük yer kaplayan Susanoğlu Plajı, Galerist'te sergilediği 15 dijital fotoğraşa neredeyse felsefi pencerelere açılıyor. Yılmaz'ın ilk kişisel sergisi 11 Nisan'a kadar izlenebilecek..
Galerist'te şu sıralar izlenmeye devam eden iki sergi var. Bunlardan birincisi, galerinin sol cenahında, genç kadın ressam Evren Tekinoktay'ın soyut, dişil ve ritmik kolajlarına, diğeri ise sağ yönde, genç fotoğrafçı Uygur Yılmaz'a ait. Yılmaz'ın fotoğraf sergisinde 15 kare bulunuyor. Yılmaz, yaşamdan 'filtrelenmiş' bu duygusal sergiyi, iç dünyasında büyük yer kapladığı anlaşılan Susanoğlu Plajı (Silifke- Mersin arasında) üzerine, sabır ve sessizlik içinde, kumdan bir heykel inşa eder gibi, yaklaşık dört yılda ortaya çıkarmış. Yılmaz, daha önce belgesel fotoğrafa daha yakın olduğunu gizlemiyor. Yaz-kış boyu doğup büyüdüğü bu kumsal üzerine giderek daha resimsel ve grafik unsurların peşine düşen Yılmaz, sergide mahzun, melankolik ve romantik kadrajları ortaya çıkarmış.
Ancak Yılmaz'ın resimlerinde belirgin bir estetik kaygının getirdiği akıl dolu bakış açısının da varlığı alenen seziliyor.
Sanatçı, içinden hem hayatın hem de 'sanat bilgisi'nin geçtiği bu işlerinin üretimindeki mantık ve duygu denklemini, şöyle ifade ediyor: "Mekân benim için mahrem bir boşluğa tekabül ederken, bunu sanatsal bir dile tercüme etmek anlamında ağır bir melankoli ortaya koymaktan kaçındım.
Plajdaki iki haftalık bu konuklukta, daha biçimsel ve grafik bir dil devreye girdi ve o ağır hüznü dengeleyen unsur oldu. Zira öteki türlüsü çok kişisel olacaktı. Ben hep şuna inandım: İyi bir fotoğrafçı olmak için çok resim ve fotoğraf izlemiş olmak gerekiyor."
SESİ ÇEVRELEYEN SESSİZLİĞİN RESİMLERİ
Uygur Yılmaz'ın 15 fotoğrafından galeriye dökülen boşluk lokmaları ve beraberinde gelen akustik unsurlar, insan duyusunu etkiliyor desek, yeri. Fotoğraflarda saklanan yankı, dalga sesi veya rüzgâr uğultusu gibi soyut efektler, Yılmaz'ın 'meditatif bir deneyim' dediği bir tecrübeye işaret ediyor. Bu nokta, sanatçının kendi deyişiyle, "Bir sesi yansıtırken, aynı zamanda onun etrafındaki sessizliği de dinlemek ve farkında olmak çok önemli. Nesneyi görürken, nesnenin etrafındaki boşluğu da umursamak, içsel eğilimlerimden gelen bir şey aslında," sözleriyle ifade ediliyor.
Yılmaz, ilk kişisel sergisinde 'kendi başına varolan, insanı özgürleştirebilecek boşluklar'ın izini sürüyor. Sören Kierkegaard'ın eserlerine etkisini yadsımayan sanatçı, eserlerindeki figürsüzlüğün de özel bir tercih olduğunu şu sözlerle ortaya koyuyor: "İnsanın kendisini göstermeden, insanın hikâyesini anlatma gayesini güttüm. O plajdaki insan, aynı zamanda hem benim, hem de orada tatillerini geçiren, bir daha uğramayan bir başkası.
Bu da, benim için sadeleştirmeye yönelik bir şey." Tel: (0212) 244 82 30
Yayın tarihi: 24 Nisan 2009, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/04/24/cm/haber,A39EE9B688A94E5A9FD8298D03423AC8.html
Tüm hakları saklıdır.