kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
23 Nisan 2009, Perşembe
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Türkiye'ye artık 1982 Anayasası dar geliyor

ERDİNÇ ERGENÇ / SABAH
23.04.2009
Türkiye bir kez daha yarısından çoğunu değiştirdiği 1982 Anayasası'nı değiştirmenin eşiğinde. Partiler uzlaşmakta zorlanıyor ancak halk paket değil yeni anayasa istiyor..
BAŞLARKEN
"Paris'in müzelerinden birinde, Karnavale'de Fransız İhtilali'ne ilişkin eşya ve belgeleri seyrediyordum. Gözlerim salonun bir köşesinde özenle yerleştirilmiş küçük bir kitaba takıldı. Altındaki etiketi okudum: 1791 Anayasası. Fransa'nın ilk yazılı anayasası. Biraz daha dikkatlice bakınca alt satırdaki şu müthiş cümle beni dondurdu: İnsan derisi ile kaplanmıştır. Bu küçücük, rengi sararmış kitap karşısında hürriyet savaşlarının derinliğini, uzunluğunu, özgürlük denilen şeyin bedava olmadığını insan bir kere daha anlıyor. Sanki her anayasa insan derisi ile kaplı...."
İstanbul Üniversitesi'nin efsane rektörlerinden ve Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin kurucu dekanı Tarık Zafer Tunaya'nın, 1959 yılında bir gazete yazısında anlattıkları Türkiye'nin de anayasa macerasını özetliyor.
Belki Türkiye'de insan derisiyle kaplı bir anayasa yok. Ama neredeyse tüm anayasalar, savaş ve darbelerin ardından yapıldığı için ödenen bedellerin hiç de az olmadığı söylenebilir. Ancak artık Türkiye sivil bir anayasayı hak ediyor. Şimdi büyük çoğunluğunu genç insanlardan oluşan çağdaş Türkiye'nin tabularıyla cesurca hesaplaşırken ve Avrupa Birliği yolunda ilerlerken 21. yüzyıla yakışan bir anayasaya sahip olmak zorunlu. SABAH Türkiye'nin geleceğini şekillendirecek olan bu çok önemli tartışmaya mercek tutacak. Siz de bu tartışmanın bir parçası olun ve fikirlerinizi bize gönderin. Anayasa konusundaki görüşlerinizi kısaca erdinc.ergenc@sabah.com.tr posta adresine ya da www.sabah.com.tr adresindeki internet sitemiz aracılığıyla ulaştırabilirsiniz..


Askeri darbenin hemen ardından generallerin hazırlattığı anayasa, 7 Kasım 1982 tarihinde referanduma giderken, dönemin MGK Başkanı Kenan Evren de kendi cumhurbaşkanlığını onaya sunup, "Ya ben, ya kaos" diyordu. Halka fazla bir seçenek bırakmayan, silahların gölgesinde yapılan oylamadan yüzde 91.3 evet çıktı. Ancak aradan geçen 27 yılda, postal izleri taşıyan 177 maddelik anayasanın tam 83 maddesi değiştirilmek zorunda kaldı. Anayasayı yaptıran Kenan Evren de yıllar sonra değişikliklere destek verecek, darbecilerin yargılanmasını engelleyen geçici 15. maddenin müruru zamana uğradığını belirterek, "Kaldırırlarsa kaldırsınlar" diyecekti. Onca değişikliğe rağmen 1982 Anayasası hala yeterince demokratik hale gelmiş değil. Çünkü hala bir dizi yeni değişiklik halkın ve Meclis'in gündeminde. Bu değişikliklerin temel amacı, anayasayı darbeci izlerden temizlemek ve Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üye olmasına yardımcı olacak yasal değişiklikleri sağlamak. Gündemde toptan bir değişiklik yok, yine küçük bir paket gündemde. Bu paçal değişiklikler Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu'nun dediği gibi anayasayı yamalı bohçaya çeviriyor. Ancak Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Erdoğan'ın dediği de son derece haklı: "Anayasayı yeniden yapmak birçok sorunu çözemez. Ancak anayasadan kaynaklanan sorunları temizleyebilir."

ARİTMETİK KURBANI
Türkiye, değişen dünyada yerini alabilmek için anayasasını da zamanın ruhuna uydurmak zorunda. Bu konuda ciddi tartışmalar yaşanıyor. Tartışmalardan ilki yeni bir anayasa mı yoksa maddelerle sınırlı bir değişiklik mi olması gerektiği yönünde. Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, "Mevcut anayasanın mutlaka kaldırılması gerekir. 'Değiştirilmeli' demiyorum, kaldırılmalı" diyor. Ancak bunun varolan Meclis aritmetiği içinde imkansız olduğu biliniyor. Burhan Kuzu, anayasa değişikliği konusunda Meclis Başkanı Köksal Toptan'ın komisyon önerisine CHP üye vermeyince MHP'nin de vermediğini hatırlatıyor. AK Parti'nin önerilerine destek beklediği MHP toptan bir değişikliğe karşı olduğunu belirtiyor. CHP ise dokunulmazlık şartını koşuyor. DTP'nin istediklerine ise başta MHP olmak üzere ötekiler karşı çıkıyor. Başbakan Erdoğan da büyük konsensüs sağlanamadığı için asgari müştereklerde ortaklaşmayı sağlayacak küçük düzenlemelerle yetinileceğinin sinyalini veriyor. Kısaca yeni anayasa daha tartışmalar başlamadan aritmetik kurbanı olmuşa benziyor. Çağdaş anayasalar, iktidarın sınırlanması ve bireyin özgürlük eşitliğini güvenceye alarak adaletin sağlanmasını hedeflerken, 1982 Anayasası'nın ise devleti koruduğu konusunda herkes hemfikir. Ancak kısmi değişikliklerin anayasanın içine işleyen kutsal devlet ruhunu ortadan kaldırıp kaldırmayacağı kritik bir tartışma konusu. Prof Dr. Levent Köker, anayasaların devlet teşkilatını düzenlerken, bireylerin temel hak ve özgürlüklerini teminat altına aldığını belirterek, "Yurttaşların yapmadığı bir anayasa her zaman yapılışındaki aksaklık nedeniyle ne kadar demokratik ve özgürlükçü görünürse görünsün, hak ve özgürlükler boyutu ve demokratik rejimi yerleştirme boyutu bakımından sakıncalar taşıyacaktır" diyor. Anayasa gündeme gelince herkesin bu konudaki beklentisinin de farklı olduğu ortaya çıkıyor. Meclis'te grubu bulunan dört parti var. AK Parti'nin, daha önceki değişikliklerde gündeme getirdiği başörtü meselesinde MHP'den de destek almasına karşın bu kez ısrarcı olmadığı görülüyor. AK Parti Grup Başkan Vekili Nihat Ergün, CHP'nin uzlaşmada dışarıda kalmasının hoş olmayacağını düşünüyor. Ergün, küçük çaplı bir değişiklik için bile büyük çaplı bir uzlaşma gerektiğini söylüyor. CHP'nin ise dokunulmazlık ısrarı sürüyor ve öteki değişiklerin tümüne karşı çıkıyor. CHP'nin hukukçu milletvekillerinden Grup Başkan Vekili Hakkı Süha Okay, "Türkiye'nin gündemi anayasa değişikliği değil, ekonomik kriz, işsizlik, yoksulluk ve yolsuzluktur" diyor. Yeni anayasa yerine 1982 Anayasası'nın tadilatından yana olduğunu söyleyen MHP ise üniversitelerde başörtüsüne serbesti istiyor. Anayasanın başlangıç ve tanım maddelerine dokunulmasına ise şiddetle karşı. DTP ise bu maddelerin değişmesini istiyor. Resmi dilin kaldırılması ve anayasal vatandaşlık ile anadilde eğitim taleplerinde bulunuyor. DTP'li Hasip Kaplan, anayasa değişikliklerine destek verebileceklerini belirterek, "Anayasal vatandaşlık tanımı yeniden düzenlenmeli, farklı kültürlerin varlığı ve bunun bir bölünme değil, birleştirici unsur olduğu kabullenilmeli" diyor.