Giriş Saati : 30.12.2008 18:58 Güncelleme : 30.12.2008 19:18
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''İçerdeki bütün olumsuz gelişmelere rağmen hükümet olarak, süreci büyük bir dikkat ve hassasiyetle yönettik. 'Milletimiz kazanacaksa biz kaybetmeye razıyız' diyerek yönettik'' dedi.
Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayımlanan ''Ulusa Sesleniş'' konuşmasında, 2008'in, dünyada son derece önemli olayların cereyan ettiği, yüzyılda bir yaşanan büyüklükte bir mali krizin, gelişmiş ekonomiler başta olmak üzere bütün ülkeleri sarstığı bir yıl olarak hatırlanacağını söyledi.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Muhtemel ki bu büyük krizin etkilerini dünya, 2009 yılında da hissetmeye devam edecek. Daha şimdiden birçok ülkede, ekonomik büyüme ciddi seviyede yavaşlıyor hatta ABD, Japonya, Almanya gibi bazı gelişmiş ülkelerde büyüme negatif seyir izlemeye başlamış durumda. Bütün dünyayı sarsan bu çapta bir krizin Türkiye'yi de az çok etkilemesi kaçınılmazdır. Özellikle son bir yılda yaşadığımız başka olumsuz gelişmeleri de dikkate aldığımızda, evet, 2008 zor bir yıl oldu ama asla milletimiz için kayıp bir yıl olmadı. Yaşadıklarımızı şöyle bir hatırlayın. Burada tekrarlamaya gerek görmüyorum. İçerdeki bütün olumsuz gelişmelere rağmen hükümet olarak, süreci büyük bir dikkat ve hassasiyetle yönettik. 'Milletimiz kazanacaksa biz kaybetmeye razıyız' diyerek yönettik. Sonuçta, zor sağladığımız güven ve istikrar ortamını koruyarak bu süreçten çıktık. Bunu milletimiz adına büyük bir kazanç olarak görüyoruz. Her şeye rağmen bu zor yılı kayıp hanesine yazdırmadık. Yılı kazançla, ülkemizi her şeye rağmen büyüterek kapatıyoruz. 2009'da da bu kez global kriz sebebiyle ekonomide bizi zorluklar bekliyor. Aldığımız tedbirlerle gelecek zorlukları da yöneterek, 2009'u inşallah Türkiye için bir fırsat yılına hep birlikte dönüştüreceğiz. Ekonomimiz son altı yılda yaşadığı büyük atılımla sadece dünyanın dikkat çeken ekonomilerinden biri olmamış, doğal olarak küresel ekonomik sisteme de entegre hale gelmiştir. Bu gerçeğin farkında olarak, krizin etkilerinin görülmeye başladığı ilk andan itibaren tedbirlerimizi kararlılıkla aldık, alıyoruz.''
Bu çerçevede, Ekonomi Koordinasyon Kurulu başta olmak üzere bütün ilgili organlarla düzenli olarak, krizin seyrini takip ettiklerini ve krizin etkilerini en aza indirmek için çaba gösterdiklerini belirten Erdoğan, bu çalışmaları bugün de azami dikkat içerisinde ve çok yönlü sürdürdüklerini ifade etti. Her aşamada ilgili kesimlerle, reel sektör temsilcileriyle ve sosyal taraflarla müzakereleri devam ettirdiklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, reel sektörün sıkıntılarını giderecek adımları öncelikli olarak attıklarını ve atmaya devam ettiklerini dile getirdi.
Erdoğan, Merkez Bankasının da gelişmeleri yakından izleyerek, bu süreçte piyasadaki döviz ve YTL likiditesini dikkatle takip ettiğini ve günü gününe önlemleri aldığını belirtti.
Başbakan Erdoğan, ''Bir yandan ekonomimizi küresel risklerden korumaya, diğer yandan da şartları ülkemiz için fırsatlara dönüştürmeye çalışıyoruz. Böyle krizlerin negatif etkilerinin yanı sıra bazı önemli ekonomik fırsatlar da getirdiğinin bilincindeyiz. Son günlerde uluslararası enerji ve emtia fiyatlarında meydana gelen düşüşleri ve bunun ülkemize getirdiği avantajları, buna bir örnek olarak görebiliriz. Umudumuz odur ki bu avantajlar 2009 yılı enflasyon hedefini tutturmamızda, bize büyük katkı yapacaktır'' diye konuştu.
Erdoğan, ''Dış etkenlerin kriz nedeniyle hayatımıza getirdiği olumsuzlukları inanıyorum ki el birliğiyle kısa zamanda ortadan kaldıracak, krizi daha güçlü bir atılımın, daha dinamik bir ekonominin vesilesi, fırsatı haline getireceğiz'' dedi.
Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayımlanan Ulusa Sesleniş konuşmasında ekonomik gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
''Bütçeler ekonomilerin karneleri gibidir, akla kara orada ortaya çıkar'' diyen Erdoğan, her yıl olduğu gibi bu yılın sonunda da yeni yılın bütçe hazırlıkları nedeniyle Türk ekonomisini masaya yatırdıklarına ve bütün boyutlarıyla değerlendirme imkanı bulduklarına işaret etti.
Hem ekonominin genel gidişatının sağlamasını, hem de geçen yılın muhasebesini yaptıklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, geleceğe dönük hedefleri de bu doğrultuda belirlemeye gayret ettiklerini ifade etti.
Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Şunu hemen ifade edeyim ki olumsuz küresel şartlara rağmen Türk ekonomisi atılım gücünü bu dönemde de muhafaza etmekte, gelişme istikametinden en ufak bir sapma göstermemektedir. Biliyorsunuz Kasım ayında katıldığım G20 zirvesinde, dünyanın en güçlü ekonomilerinin temsilcileriyle birlikte kriz şartlarını ele aldık ve alınacak tedbirleri değerlendirdik. Sadece bu zirvede konuşulanlar bile Türk ekonomisinin ne kadar sağlam bir zeminde yükselmekte olduğunun bir delili sayılabilir. Bugün başta gelişmiş ülkeler olmak üzere pek çok ülke, ekonomilerini dalgalanmalardan korumak adına çok ağır tedbirleri yürürlüğe koyuyorlar. O ülkelerin ekonomik açıklarını kapatmak üzere bugün ödedikleri faturayı, yakın gelecekte kendi vatandaşları ödemek durumunda kalacaklar. Ama açık ve net olarak ifade edeyim ki biz milletimizin sırtına bugüne kadar böyle bir yük yüklemedik, inşallah da yüklemeyeceğiz. Dış etkenlerin kriz nedeniyle hayatımıza getirdiği olumsuzlukları da inanıyorum ki el birliğiyle kısa zamanda ortadan kaldıracak, krizi daha güçlü bir atılımın, daha dinamik bir ekonominin vesilesi, fırsatı haline getireceğiz. Bu çerçevede, 2009 yılı bütçemizin Türkiye'nin geleceği adına iyimser bir açılım olduğunu sizlere özellikle ifade etmek istiyorum. Bu ülkede yaşayan her insanımızın geleceğe umutlu bakmak için çok sebebi var, bu umut ve özgüven bizi küresel krizin getirdiği sıkıntılardan da çekip çıkaracaktır. Yeter ki büyüme dinamizmimizi, gelecek inancımızı ve kalkınma heyecanımızı kalplerimizden eksik etmeyelim. Bilelim ki her türlü krize karşı millet olarak en büyük silahımız; bu umut, bu heyecan, bu özgüven olacaktır.''
''BU GİRDAPTAN NASIL ÇIKILACAĞINI ÇOK İYİ BİLİYORUZ''
''Neden umutlu olmalıyız, neden karamsarlığa kapılmamalıyız? Bunu bazı örneklerle sizlerin dikkatinize sunmak istiyorum'' diyen Erdoğan, Türkiye ekonomisinin son altı yıl içinde dünyada çok az örneği görülen istikrarlı ve sürdürülebilir bir büyüme dönemi yaşadığını ve çok önemli bir atılım gerçekleştirdiğini kaydetti. ''Bütün göstergeler dibe vurmuşken yeniden ayağa kalkma iradesi gösterebilmiş bir milletten ve o iradeyle son 27 çeyrek boyunca sürekli büyüme göstermiş bir ekonomiden bahsettiklerini'' belirten Erdoğan, kişi başına milli gelirin yıl sonu itibariyle 10.000 dolar hedefini aşmış olacağını söyledi. Bu rakamın 2002 yılında 3.517 dolar seviyesinde olduğunu hatırlatan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bu ülkenin insanları olarak bizler gelecekten umutlu olmayacağız da, bizler özgüven sahibi olmayacağız da kim olacak? Bugün dünyada yaşanan sıkıntıları biz yıllarca yaşadık, bu girdaptan nasıl çıkılacağını da çok iyi biliyoruz. Krizin en güçlü ekonomileri adım adım gerilettiği bir zamanda bile bizim ekonomimiz istikrarla büyümeye devam ediyor. Rakamların söylediği gerçek, Türkiye'nin geleceğinin aydınlık olduğudur, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bakınız, altı yıl önce 230 milyar dolar seviyesinde olan gayri safi yurtiçi hasıla, 3 kat artışla 2007 sonunda 657 milyar dolar seviyesine gelmiştir. 2008 sonu itibariyle yani bir gün sonra 750 milyar dolar seviyesini de yakalıyoruz, artış sürüyor, gelişme sürüyor, atılım sürüyor. 2002 sonunda 27 milyar dolar olan Merkez Bankası rezervimiz, bugün 71 milyar dolar seviyesinde. Bazı sektörlerde elbette küresel krize bağlı olarak bazı sıkıntılar yaşanıyor, bunların geçici ve el birliğiyle aşabileceğimiz sıkıntılar olduğunu iyi bilmeliyiz. Bu sıkıntıları da enflasyonu, yüksek faizleri, dağ gibi biriken borçları aştığımız gibi aşacağız. Ekonomimizin uzun yıllardır en büyük problemlerinden biri olan enflasyon konusundaki göstergeler de krize rağmen Türkiye'nin doğru istikamette ilerlediğini teyit eder niteliktedir. Son dönemlerde enerji ve gıda fiyatlarındaki dalgalanmalara rağmen 2008 yılı Kasım ayı itibariyle enflasyon yüzde 10,76 seviyesinde kalmıştır. Mevcut şartlar dikkate alındığında bu oran iyimser bir orandır, iyi bir orandır, Türkiye'nin yakaladığı istikrarın güzel bir sonucudur.''
TL'YE GEÇİŞ
Yine bu istikrar sayesinde yılbaşından itibaren paradan sıfır atma operasyonunun son aşamasını başlatma imkanı bulduklarını kaydeden Erdoğan, 1 Ocak 2009 itibariyle paradaki ''Yeni'' ibaresi atılarak yeniden TL'ye dönüleceğini hatırlattı. Hazine Müsteşarlığı ve Merkez Bankasının yeni madeni paraların ve banknotların basımını tamamladığını ve dağıtımını yaptığını bildiren Başbakan Erdoğan, 1 Ocaktan itibaren artık TL'nin kullanmaya başlanacağını ifade etti. 1 yıl boyunca YTL ve TL'nin bir arada kullanılacağını belirten Erdoğan, 1 yılın sonunda piyasadaki YTL'nin büyük oranda tedavülden kalkacağını ve yeni boyutlarıyla ve yeni şekilleriyle TL'nin Türk insanının hayatındaki yerini alacağını dile getirdi. Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Yıllar boyunca istikrar bir türlü sağlanamadığı için sürekli ertelenen bu önemli operasyonu bu şekilde tamamlamış, sıfırı bol ama alım gücü düşük para kabusunu da sona erdirmiş oluyoruz. Türkiye bugün dış ticaret alanında yakaladığı gelişme hızıyla adım adım dünyanın dev ekonomileri arasındaki yerine ilerlemektedir. 2002 yılında yaklaşık 88 milyar dolar düzeyindeki dış ticaret hacmimiz, geçtiğimiz yıl itibarıyla 277 milyar dolar seviyesine yükselmiştir. 2008 yılı sonu itibariyle, yani bir gün sonra bu rakamın 340 milyar dolar seviyesini yakalamasını bekliyoruz. 2002 yılı sonunda 36 milyar dolarlık ihracat yapan Türkiye, bugün geçen 12 aylık dönemde 129 milyar dolarlık bir ihracata ulaşmıştır. Türkiye bugün ihracat büyüklüğünde dünyanın 22. ekonomisidir. Üstelik eskiden olduğu gibi ihracatımız birkaç sektörle sınırlı değildir, çeşitliliğe sahiptir. İnşallah bu çizgide seyretmeye devam edersek 2009 yılında ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 68'e, 2012 yılında ise yüzde 83 civarında bir orana yükselecektir, bunu kuvvetle muhtemel görüyoruz. Geçen altı yıllık süreçte ihracat rakamları gibi yüzümüzü güldüren bir başka gelişmeyi de doğrudan uluslararası yatırımlarda yaşadık. 19932002 döneminde ortalama 1 milyar dolar olan yıllık doğrudan sermaye yatırımları 2007 yılında 22 milyar dolar seviyesine kadar yükseldi. Bu yılın Ocak - Eylül döneminde, küresel krizin getirdiği olumsuz şartlara rağmen 12,3 milyar dolarlık dış yatırımı ülkemize çekmeyi başardık. Beklentimiz o ki bu miktar yıl sonu itibariyle 15 milyar doları bulacaktır.''
Erdoğan, ''Zaman zaman içerde yaşadığımız bazı tartışmalar sizleri yanıltmasın. Cumhuriyetimizin bütün kurumları, milletimize hizmet için var olduklarını unutmadan, birbirinin rakibi ya da alternatifi gibi değil, birbirini tamamlayan bir dayanışma içinde çalışmalıdır'' dedi.
Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayımlanan ''Ulusa Sesleniş'' konuşmasında, ''makro ölçekteki bütün gelişmelerin vatandaşların hayat standartlarına yansıması noktasında'' geçen altı yıl zarfında önemli iyileşmeler yaşandığını ifade etti.
Vatandaşların aile bütçelerini çok daha fazla rahatlatmak ve Türkiye'nin hayat standartlarını çok daha iyi yerlere taşımak için geceli gündüzlü bir çalışma içinde olduklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Gönül istiyor ki bu ülkede sıkıntı çeken tek bir insanımız bile olmasın. Ama Türkiye'nin uzun istikrarsızlık yıllarının biriktirdiği sıkıntıları bir anda çözmek maalesef mümkün değil. Hiçbir problemimiz çözümsüz değil ve hükümet olarak bu ülkenin ne kadar problemi varsa kararlılıkla üstüne gidiyoruz. Bu bir zaman meselesi, bir istikrar meselesi, sağlıklı ve kalıcı bir iyileşme için adım adım gitmek, macera aramamak, popülizmin tuzaklarına düşmemek gerekiyor.
Sizlerin, yaşadığınız acı tecrübelerden bu gerçeği çok iyi bildiğinizi, Türkiye'nin mutlu yarınlarına giden yolda sabrınızla, fedakârlığınızla, gücünüz ve enerjinizle bizim yanımızda olduğunuzu biliyoruz. Geçen altı yıl içinde hükümet olarak sizleri rahatlatabilmek adına elimizdeki imkânları sonuna kadar zorladığımızın sizler de farkındasınız.
Göreve geldiğimiz ilk gün sizlere 'memurumuzu, işçimizi, emeklimizi enflasyona ezdirmeyeceğiz' diyerek söz verdik ve bu sözümüzü tuttuk. 2008 yılında asgari geçim indiriminden kaynaklı artışlar hariç, en düşük memur maaşında yüzde 23,2, ortalama memur maaşında ise yüzde 19 oranında artış sağladık. 2009 yılında kamu görevlilerinin maaşlarında Ocak ayında yüzde 4, Temmuz ayında ise yüzde 4,5 oranında olmak üzere yıllık yüzde 8,5 oranında artış gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Yapılacak artışlar sonucunda aile yardımı ödeneği dâhil en düşük dereceli memurun maaşı 2009 yılı Ocak ayında 1.164 YTL'ye, Temmuz ayında ise 1.215 YTL'ye yükseliyor.
2003 Ocak2008 Ekim döneminde TÜFE'deki kümülatif değişim yüzde 81,6 seviyesinde olmuştur. Buna karşılık 2002 Aralık ayında en düşük memur maaşı 392 YTL iken, 2008 Ekim ayı itibariyle bu rakam 1.118 YTL;ye yükselmiştir. Artış yüzde 185 oranındadır.
Net asgari ücret 2002 Aralık ayında 184 YTL iken, 2008 Ekim ayında yüzde 173,3 oranında artarak 503 YTL'ye çıkmıştır.
En düşük SSK emekli aylığı 2002 Aralık ayında 257 YTL iken, 2008 Ekim ayında 598 YTL'ye çıkmış, artış yüzde 132,7 olmuştur.
En düşük BAĞ-KUR esnaf emekli aylığı 2002 Aralık ayında 149 YTL iken, 2008 Ekim ayında yüzde 214,1'lik bir artışla 468 YTL'ye yükselmiştir.
En düşük BAĞ-KUR çiftçi emekli aylığı 2002 Aralık ayında 66 YTL iken, çiftçinin yanında kim olup olmadığını söylemem için bu gerekli, 2008 Ekim ayında 312 YTL'ye yükselmiş, artış yüzde 372,7 olmuştur. En düşük memur emekli aylığı 2002 Aralık ayında 377 YTL iken, 2008 Ekim ayında 773 YTL'ye çıkmış, yüzde 105 oranında bir artış gerçekleşmiştir.
65 yaş aylığı 2002 Aralık ayında neydi biliyor musunuz? 24 YTL. Peki, 2008 Ekim ayında 87 YTL;ye çıkmış, artış yüzde 263 olmuştur.
Bunlar sizlere verdiğimiz sözlere ne kadar sadık olduğumuzu gösteren rakamlardır, sizleri enflasyona ezdirmediğimizi gösteren rakamlardır.
Gönlümüzden geçen sizlerin bundan çok daha iyi şartlarda hayatlarınızı sürdürmenizdir, çok kısa zamanda alınan bu mesafeleri iyi bir başlangıç olarak görüyor, sizleri daha güzel günlere ulaştırmak için bütün gücümüzle çalışıyoruz.''
EĞİTİM VE SAĞLIK
Hükümetin en öncelikli hedefinin eğitim, sağlık, adalet ve emniyet gibi temel hizmetlerde standartların yükseltilmesi olduğunu belirten Erdoğan, geçen zaman zarfında bu hedefler doğrultusunda önemli adımlar attıklarını ve önemli kazanımlar elde ettiklerini dile getirdi. Hükümet olarak geleceğin en büyük teminatı olarak gördükleri çocukların eğitimine çok büyük önem verdiklerini ve bütçeden en büyük payı eğitime ayırdıklarını kaydeden Erdoğan, bu anlayışla 2002 yılında 7,5 katrilyon lira olan Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin, 2009 yılında 28 katrilyon liraya çıkacağını söyledi. Erdoğan, artışın yüzde 274 oranında olacağını bildirdi.
Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''2002 yılında 2,5 milyar YTL yani 2,5 katrilyon olan yükseköğretim bütçesini de, 2009 yılında yaklaşık 9 katrilyona yani 9 milyar YTL'ye yükselttik, orada da 2002'ye göre yüzde 252'lik bir artış var. Son altı yıl içinde mevcut 362.000 dersliğe 130.000 yeni derslik ilave ettik. 2002 yılında yükseköğrenim bursu 45 YTL idi, bugün 160 YTL seviyesindedir, 2009 başından itibaren de bu rakam 180 YTL'ye yükselecek. Ayrıca kahvaltı ve akşam yemeğinde verdiğimiz destek artı... Artış oranı yüzde 300. Sağlık alanında da sizlerin çektiğiniz pek çok sıkıntıyı sona erdiren adımlar attık, önemli bir dönüşüm gerçekleştirdik. İnsanlarımızın sağlık hizmetlerinden çok daha medeni, çok daha insani şartlar altında yararlanabilmesine imkan hazırladık. 6 yıllık iktidarımızda sağlık yatırımlarımız için bugünün fiyatlarıyla toplam 7 milyar 525 milyon YTL kaynak kullandık. 389'u hastane ve hastane ek binası olmak üzere 1200 sağlık tesisini hizmete açtık. Göreve geldiğimizde banyo ve tuvaleti bulunan hasta yatağı sayısı 10.100 iken, bu sayıyı 2008 Kasım sonu itibarıyla 24.500'e ulaştırmış bulunuyoruz. Sizler de bunun şahitlerisiniz, bugün artık insanlarımız hastane kapılarından geri çevrilmiyor, parası olmadığı için hastalarımız rehin kalmıyor. Vatandaşlarımız bütün kamu sağlık kuruluşlarına rahatlıkla ulaşabiliyor, dilediği eczaneden ilacını alabiliyor. Bakınız nereden nereye geldik, artık her doğan sigortalı doğuyor ve genel sağlık sigortasıyla 18 yaşına kadar sağlık hizmetlerinden istifade ediyor. Geçmişte büyük şehirlerimizde dahi 112 acil hizmetinden doğru dürüst yararlanamıyorduk, bugün bu hizmeti köylerimize kadar ulaştırıyoruz.''
''YENİ YILI, YENİ BİR HEYECAN, YENİ BİR BAŞLANGIÇ VESİLESİ GÖRÜYORUZ''
''Ulusa Sesleniş'' konuşmasında Türkiye'nin her alanda hızla geliştiğini ve büyüdüğünü vurgulayan Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin her köşesinde yıllar yılı ihtiyaç duyulan yatırımların tek tek hayata geçirildiğini ifade etti. AK Parti İktidarı döneminde, farklı il ve ilçelerinde toplam 111 adalet sarayının inşa edildiğini ve hizmete açıldığını belirten Erdoğan, başta İstanbul olmak üzere 59 Adalet Sarayının yapımının da hızla devam ettiğini bildirdi. Altı yıl gibi kısa bir zaman içinde 336.000 sayısına ulaşarak toplu konut alanında bir rekora imza attıklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, 230.000 kaliteli, depreme dayanıklı, sağlıklı konutu hak sahiplerine teslim ettiklerini, bir anlamda da 100.000 nüfuslu 15 şehir inşa ettiklerini dile getirdi. Bu büyük konut projeleri sayesinde doğrudan ve dolaylı olarak 800.000 vatandaşa istihdam sağladıklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Medeniyet demek, yol demektir. 2003 yılına kadar 6.101 kilometre bölünmüş yol yapılmışken 20032008 yılları arasında biz buna 338 kilometresi otoyol olmak üzere toplam 9.227 kilometre bölünmüş yol ilave ettik. Ankara ve İstanbul'u hızlı tren ile birbirine bağlıyoruz. Ankara-Eskişehir hattı tamamlandı, deneme sürüşleri başladı ve yakında hızlı tren seferlerine başlıyoruz. Ankara-Konya hızlı tren projesini de başlattık, projenin tamamlanmasıyla Ankara-Konya arası seyahat süresi 1 saat 10 dakikaya inecek. Dünyada yaşanan ağır kriz şartlarına rağmen Türkiye'nin geçen altı yılını nasıl kazanç hanesine yazdırdıysak önümüzdeki yılı da hep birlikte başaracağız, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Çalışmaya, üretmeye, zorlukları hep birlikte göğüslemeye devam edeceğiz. Krizle mücadelenin en etkin yolu çarkların işlemeye, fabrikaların çalışmaya, tarlaların sürülmeye devam etmesidir. Hükümet olarak ülkemizin her köşesinde yatırımlarımızı bütün hızıyla sürdürüyoruz. Yeni bir yıla hazırlanırken ekonomisiyle üretimiyle dış ilişkileriyle güçlü bir dünya ülkesi haline gelen Türkiye'nin dinamizmini, vizyonunu, en önemlisi de ilerleme iradesini korumakta kararlıyız. Her yeni yılı, yeni bir heyecan, yeni bir başlangıç vesilesi olarak görüyoruz. AB'ye katılım sürecimiz için de yeni yılı milletimizin talep ve beklentileri doğrultusunda en iyi şekilde değerlendireceğiz. Zaman zaman içerde yaşadığımız bazı tartışmalar sizleri yanıltmasın. Cumhuriyetimizin bütün kurumları, milletimize hizmet için var olduklarını unutmadan, birbirinin rakibi ya da alternatifi gibi değil, birbirini tamamlayan bir dayanışma içinde çalışmalıdır. Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyetimiz, çıktığı medeniyet yolculuğunu böyle sürdürecek, ancak bu şekilde milletimiz daha çok refah, daha çok özgürlük hedefine ulaşacaktır. Aynı şekilde bölücü terör örgütüyle çok yönlü, çok boyutlu mücadelemiz devam ederken, birlik ve bütünlüğümüzü güçlendirmek, demokrasimizi reformlarla daha da derinleştirmek durumundayız. Bu umut ve heyecanla yeni yılınızı kutluyor, 2009 yılının ülkemize, milletimize ve insanlığa barış, huzur ve bereket getirmesini Allah;tan temenni ediyor, sizleri tekrar en kalbi duygularımla selamlıyorum.''