kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
10 Aralık 2008, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
NAZLI ILICAK

Kavanozdaki balık ve korku kültürü

Aktüel dergisinin son sayısında, cinsel tacize uğrayan mağdura şöyle bir mesaj veriliyor: "Yeter ki susma, yeter ki korkma"...
Bu satırları okuyunca, aklıma, psikolog Doğan Cüceloğlu'nun "Korku Kültürü" kitabı geldi. Şöyle diyor Cüceloğlu: "Bir arkadaşım anlatmıştı. Japon balığı almış. İşten sonra evine gidip balığını seyrediyormuş. Bir süre sonra balık yan yatmış, debelenmeye başlamış. Kavanozu, deniz biyologu olan bir arkadaşına götürüp, sebebini sormuş. Biyolog şu teşhisi koymuş: "Balık hasta değil, suyun hasta".
- Su hasta olur mu?
- Evet olur. İyi oksijen almıyor, bundan dolayı içine bakteri girmiş. Bakteri balığın sinir sistemini etkilemiş. Kavanozun suyunu ve pompanı değiştireceksin.
Su ve pompa sistemi değişince, balık gerçekten iyileşmiş."
Cüceloğlu, bizim suyumuzun da hasta olduğunu, korku kültürü içinde yaşadığımızı söylüyor. Korku kültürü, gücü temel olarak kabul eder. Güçlü olan haklıdır. Güçlü olanın denetleme yetkisi vardır. Toplumda, insan insana ilişki yoktur, güçlügüçsüz ilişkisi kurulur. Kadınerkek ilişkisi yoktur; güçlügüçsüz ilişkisi vardır. Cüceloğlu, korku kültürünün küçük yaşta çocuklara aşılandığını vurguluyor. Çocuk, 0-7 yaşında var olma mücadelesi veriyor. "Yemeyeceğim" diyor, "yiyeceksin" diye ağzına lokmayı tıkıyoruz. Bu işkenceyi düşünebiliyor musunuz? Çocuklara şu mesaj veriliyor: "Sen küçüksün, bilmezsin, büyükler bilir." Bu genel mesaj yerleşince "Ben kimim ki, otorite daha iyi bilir" inancına dönüşüyor.
Korku kültürüyle yetişmiş insanlar kolayca iki kampa ayrılıyor: "Hayatımı devam ettirmek için ya güçlü olmam, ya da güçlü bir ekibin parçası olmam lâzım" diye düşünüyor. Karşı tarafın hakları kimsenin umurunda değil. Bu yüzden de diyalog imkânı ortadan kalkıyor.
Elbette artık Türkiye'de başkasının hakları için mücadele edenler de var. Cinsel istismar suçlarına karşı, el ele veren kadınlar gibi. Onlar, korku kültürünü değiştirip, tacize uğrayan hemcinslerini "Yeter ki susma" diye konuşmaya davet ediyorlar.