kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
18 Ekim 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak
 
24 Saat
24 Saat
Meryl Streep, bir Yunan adasında kendini buluyor.

Hoş bir müzikal üzerine geç kalmış notlar

ATİLLA DORSAY
ATİLLA DORSAY
04.09.2008
Biliyorum, bu filmi yazmakta çok geciktim. Geç görebildim de ondan...Ama haftanın bir diğer filmi olan Dante 01'i dergilerdeki bilgilere güvenerek birkaç hafta önce yazdığım için (oysa film gecikti ve ancak bu hafta çıkıyor), Mamma Mia'yı yazmak istedim: Klasik bir eleştiriden çok kimi notlar şeklinde... Üstelik film hâlâ vizyonda... Getiren şirketten Hakan Sonok dostumuzun deyimiyle "gişede işler yavaş, ama emin adımlarla gidiyor." Mamma Mia'yı izlerken ilk akla gelen şey şu oluyor: Nasıl oluyor da kuzeyden, İsveç'ten gelen ikisi kadın bu dört kişi böylesine sıcak, adeta buram buram Akdeniz kokan şarkılar yaratabilmişler? Filmin, yakında ülkemizde de izleyeceğimiz sahne müzikaline dayanarak bir Yunan adasında geçen hikâyesi, bu açıdan hiç de sürpriz bir dekora yerleştirilmiş sayılamaz. Hatta böylesi bir hikâye ancak bir Akdeniz ülkesinde, hatta daha da da iyisi bir Akdeniz (ya da Ege) adasında geçebilir gibi bir izlenim doğuyor. Yazılışı bizim için çok zor olan o dört adı, yani Björn Ulvaeus, Benny Andersson, Agnetha Faltskog ve Anni-Frid Lyngstad'ı önce bir kez daha sevgiyle analım: Bize bu kadar çok güzel şarkı armağan ettikleri için... Müzikal, sahnelendiği 1999 yılından beri dünyayı kasıp kavuruyor. Film de şu günlerde bütün dünyayı... Demek ki hâlâ ABBA şarkılarına ihtiyacımız varmış. Bu başarının ardında özellikle kadınlar var. Müzikalin metnini yazan Catherine Johnson, inatçı yapımcı, yıllarını bu projeye veren Judy Craymer ve de tiyatro yönetmenliğinden gelen, sahne oyunu gibi filmi de yöneten Phyllida Lloyd. Bu üç kadını ayrıca kutlamak gerekir. Film, demek ki bir Yunan adasına uyarlanmış. Şarkılardan özellikle Chikitita veya I Have a Dream gibileri öylesine Yunan müziği ritimleri taşıyorlar ki... Bu nedenle, bir dans bölümünde kullanılan sirtaki adımları da sırıtmıyor. Ada dekorunu kullanan koreografi son derece dinamik, tüm oyuncular ise alabildiğine sempatik. Dans edip şarkı da söyleyebildiğini bir kez daha kanıtlayan Meryl Streep'ten dansı pek beceremeyen Colin Firth veya hiç sesi olmayan Pierce Brosnan'a, emektarlar Julie Waters ve Christine Baranski'den tüm figüran ve dansörlere kadar... Ve sonunda herkes muradına eriyor, bu arada Bridget Jones'un elinden zor kurtulmuş Colin Firth de 'doğanın çağrısı'na ve eski Yunan'ın esinine uyarak, kendisini çakı gibi bir Yunan delikanlısının kollarında buluyor. O kadar olacak artık! Böylece bu film içimizi ısıtmış ve bizleri rahatlatmış olarak bitiyor. Yakında müzikalinde buluşmak üzere... Çünkü malum, ABBA'lar ölmez!

MAMMA MIA * * *