kapat
E-gazete
|
Hava Durumu
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
English
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
12 Eylül 2008, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
Cuma Sabah  
ATİLLA DORSAY

Milliyet ve genelde eleştirilen basındaki yeri

Sinema coşuyor, sinema şahlanıyor. Birbirinden ilginç filmler yapılıyor, Türk sineması ise tam anlamıyla atakta. Ama böyle bir dönemde basında sinemaya ciddi bir çerçeveden verilen yer çoğalacağına gitgide azalıyor. Gündelik basında, Radikal, Cumhuriyet, yeni çıkan Taraf gibi kültüre önem veren gazetelerde bir sorun yok. Çok satan gazetelerden biz, yani SABAH, bu konuda en doyurucu olanı. Yalnızca ben değil, ama bir avuç genç arkadaşım da hafta sonu eklerine katkıda bulunuyorlar: Esin Küçüktepepınar, Yeşim Tabak, Kaya Genç. Ve sinemayı sanıyorum ki geniş biçimde ele alıyoruz.. Ama ya diğer büyükler? Türkiye'nin en çok satan gazetelerinden Posta, yakın zamanda sinema yazarı Burak Göral dostumun yazılarına son verdi. Yerine kimseyi de almaksızın... Hürriyet'te yine hafta sonları Ömür Gedik arkadaşım yazıyor, ama onun yazdığı Keyif ekleri sadece İstanbul'da var, Anadolu'da verilmiyor. Oysa Anadolu okuru kültüre aç, belki İstanbul'dan bile fazla! Ama bence en üzücüsü Milliyet. Çünkü Milliyet, her ne kadar bizim 'sivri dilli' Engin Ardıç 'memur gazetesi' diye dalga geçse de, ülkenin en ciddi, aydınlara seslenen gazetelerinden biri. Benim de yıllardır okuduğum bir gazete. Üstelik bu konuda tarihsel bir misyona imza atmış: Vaktiyle (1950 sonları, 60'larda) sayfalarını ilk kez geniş biçimde sinema eleştirisine açmış ve rahmetli Tuncan Okan'ın yazılarıyla çığır açmış bir gazete. Milliyet, yakın zamanda kendi isteğiyle ayrılan Alin Taşçıyan'ın yerini doldurmadı. Alin söylemişti, "Bakın Atilla Bey, ben ayrılacağım, yerime adam bile almayacaklar; hiç önemsemiyorlar ki," demişti. Ben inanmamıştım, ama doğru çıktı. Ben kendi adıma bu ilgisizliği Milliyet'e yakıştıramıyorum. Bunca film arasında seyirciye yol gösterecek, filmleri sanatsal ölçütlerle tanıtacak yazıların da, başta Milliyet olmak üzere tüm gazetelerin yer vermesi gereken bir çağdaş alan olduğuna inanıyorum. Sahi, Milliyet demişken... İç işlerine elbette karışamam, ama sadece bir okur olarak, her gün verdikleri o yarım sayfalık güzel kültür köşesine yine Anadolu baskılarında niçin yer vermediklerini sorabilir miyim? Bir kez daha, Anadolu okuru kültür istemiyor mu?