Yüzde yüz Tatlıses hayatı yaşayan yazarınız Bodrum'dan gururla bildirir. Arabada 'Kop Gel Günahlarından'ı dinlerim, havuz başında lahmacunumu yerim, Tempo Tatlıses izlerimİyi de neden buradayım? Yazlık 'İbo Şov'un son programına davetliyim de ondan. Cumartesi sabahı 9:30 uçağına bindiğimle Bodrum'da soluğu aldım. Tatlıses Tesisleri'nden şoförümüz bizi karşıladı. Daha dakika bir "Hoş geldiniz abla" dedikten sonra İbo'nun son albümünü koydu CD çalara. 'Kop Gel Günahlarından'ı dinleye dinleye Gümbet'teki Tatlıses Paradise Apart Otel'e vardık. Otelde in cin top oynuyor. Eh okullar açılıyor, Ramazan da bugün başladı derken Bodrum'da her yer bomboş. Oysa tatil için en güzel zamandır Eylül
ALLAH CEZAMI VERECEK! Merdivenleri çıkıp, havuzu geçtikten sonra odamıza varıyoruz. Tarçın rengi iki kanepenin kondurulduğu mini mutfaklı girişten sola dönünce banyo ve iki oda çıkıyor karşımıza. Hemen bikinileri giyip havuza iniyoruz. Aaa! Beyaz üzerine yeşil çiçekli şort mayosuyla kimler iniyor merdivendenİbo! İbo! İbooo!. Hoş geldin yar!. Merhabalaştıktan sonra anlatmaya başlıyor İbo "Her sabah yüzüyorum, doktor tavsiyesi." Hayırdır bir şeyi mi var? Yok! Vücudu hamlaşmış, sağlıklı yaşamak içinmiş. Bu arada ara ki garson bulasın. Tatilcilerle birlikte garsonlar da gitmiş herhalde derken İbrahim Tatlıses bağırıyor: "Oğlum nerdesiniz? Misafirlerimizle ilgilenin!" Hazır patronu yakalamışken iki Türk kahvesi istiyoruz. "Nasıl içiyorsunuz, acı mı?" diye soruyor Tatlıses sonra kendisine gülüyor: "Yahu, o acılı Adana! Sade demem lazımdı. Allah cezamı verecek!"
İBO'NUN SIRTI TUTULMUŞ Bir anda ekibinin uyuduğunu fark ediyor ve sinirleniyor "Yahu, bu saatte uyunur mu?, kalkııın aloo" diye bağırıyor "Kaldırın şunları, ben 8'den beri ayaktayım. Allah cezalarını verecek!" Ve sabah sporu başlıyor. Beraber havuza giriyoruz. Ben sessiz sessiz merdivenden süzülüyorum. İbo burnunu sağ eliyle kapatıp çivileme atlıyor. Üç dört tur attıktan sonra da sabah sporunu bitiriyor! Nihayet kahveler eşliğinde uyuyan ekip de teşrif ediyor yanımıza. İbo yanımdaki şezlonga uzanıyor, bir sıkıntısı var, yüzü Acılı Adana kıvamında. Meraklıyım ya soruyorum "Neyiniz var İbrahim Bey?" "Sırtım ağrıyor." Bir bakayım bari. Oooo bütün sırtı tutulmuş. "Yüzmeye alışkın değilim hamım ham" diyor. "Spordan sonra esneme hareketleri yapmıyor musunuz?". Cevap "Hayır!"
LAHMACUN DÜRÜM İçimdeki spor gurusu Jane Fonda ortaya çıkıyor ve İbo'yu karşıma alıp esneme hareketleri yaptırıyorum. Evet! Bunu da yaptım! Gelin görün ki esnemesi ne mümkün, kaskatı kesilmiş vücudu. Mini esneme seansımız bitince evine gidiyor İmparator. Öğle vakti karnımız acıkıyor. Yiyecek ne var? Tabii ki Tatlıses Kebap! Eh Alişan'ın canı can da bizimki patlıcan mı? O kadar Alişan'la dalga geçtim şimdi sıkıysa yemeyeyim. Ama bu sıcakta kebap yiyemem bari lahmacun dürüm ve ayran ısmarlayayım. 'Lahmacun dürüm de ne ola?' derseniz. Şu ola: Lahmacunun içine bol maydonoz ve domates doldurup sarıyorlar, al sana lahmacun dürüm. Fakat ne dürüm, ne dürüm. Tatlıses Kebap'ın hakkı Tatlıses Kebap'a. Ben bu kadar güzel, bu kadar çıtır, bu kadar hafif bir lahmacun yemedim! Akşam odaya gidince bir de Tempo Tatlıses TV izledim. En damar şarkıları dinledim. Şimdi de Tempo Tatlıses'te fal saatini izlemekteyim. Bol taşlı bluzuyla telefona bağlananların burcunu, yaşını, adını öğrenip fal bakan bir abla var. Çok eğlenceli. Büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin gözlerinden öperim. Bir tek dileğim var mutlu olun yeter!
Yayın tarihi: 1 Eylül 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/01/gny/ozyilmazel.html
Tüm hakları saklıdır.