EA
yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder.
SMS:
?EA
F.Bahçe'nin gücü ve güçsüzlüğü: Aziz Yıldırım
Bu akşam Fenerbahçe, Kadıköy'de Sırbistan temsilcisi Partizan ile oynayacak. Dört beş gün öncesine kadar, F.Bahçe taraftarlarının büyük çoğunluğu, takımın bu engeli kolayca aşarak, Şampiyonlar Ligi'ne katılacağından emindi.
Ancak cumartesi günü hiçbir varlık gösterilmeden kaybedilen G.Antep maçından sonra herkes tedirgin:
"Ya başımıza bir kaza gelirse?"
Boş bir korku değil bu: Özellikle takımın orta sahası dökülüyor; oyuncuların kimi sakat, kimi formsuz.
Geçen yıl Tuncay'ı, bu yıl da Mehmet Aurelio'yu kaptıran F.Bahçe; cebinde parası olmasına rağmen; çok koşan ve iyi pas atan bir(kaç) orta saha oyuncusu bulamadı.
Aslında bugün konuştuğumuz sorun, çok daha kapsamlı bir başka sorunun parçası.
F.Bahçe Kulübü'nün bütçesi her geçen yıl daha da büyüyor ama bir türlü ona karşılık gelecek bir "
futbol olgunlaşması " sağlanamıyor.
Halbuki her şeyi var F.Bahçe'nin: Takımına gönülden bağlı büyük bir
taraftar kitlesi. Güzel bir
stat . Antrenman sahaları. Sosyal tesisler.
Türkiye'de şampiyon olsa da, Şampiyonlar Ligi'nde gruptan çıksa da F.Bahçe'nin futbolu, orta ve uzun vadede tatmin etmiyor.
Niye böyle oluyor? F.Bahçe, nasıl oluyor da bir türlü doğru hoca ile doğru futbolcuları buluşturamıyor?
Bence, F.Bahçe'yi başarıya götüren güç ne ise, başarısız yapan da aynı güç.
Bunun da adı:
Tek adam yönetimi.
Bu tarz yönetimlerin özelliğidir: Baştaki tek adam, hangi alanlarda başarılıysa, yönettiği organizasyon da o alanlarda başarılı olur.
Öte yandan, tek adamın eksikleri de, olduğu gibi teşkilata yansır.
Bu ilkeyi somuta indirgersek:
Aziz Yıldırım'ın tek adam yönetimi F.Bahçe'yi maddi açıdan kanatlandırdı. Nice insanın hayal dahi edemeyeceği işler yaptı Başkan.
Ama bir sorunu var: Para kazandırmada başarılı olan Yıldırım, günümüz futbolunu yeteri kadar bilmiyor. Bu handikabı da ister istemez takıma yansıyor.
Aralık 2002'de
Aziz Yıldırım için
"Betondan anlıyor, futboldan anlamıyor" diye yazmıştım.
Burada
" beton " kelimesi
" parayı " temsil ediyordu:
Yani Yıldırım kulübe para kazandırmayı biliyor ama sıra futbola geldiğinde aynı beceriyi gösteremiyor.
Benim o günkü iddiam buydu. Aradan altı yıl geçti, değişen bir şey olmadı.
Aziz Yıldırım'ın
heykeli dikilecek değerde bir Başkan olduğunu, ancak futbolu başkasının yönetmesi gerektiğini defalarca belirttim.
Zaten büyük kulüp olmak da bunu gerektirir. '
Kurumlaşma', gündelik işlerin uzmanlaşmış profesyoneller tarafından yönetilmesidir.
Başkan ve Yönetim Kurulu'nun görevi geleceği planlamaktır.
Onlar yatırım yapar, para kazandırır, bütçe ayırır, kulübe yön verir.
Mesela transfer işleriyle Başkan ilgilenir mi hiç? Olacak iş mi?
İnandığın, güvendiğin, bilgili, tecrübeli bir profesyoneli işin başına getirirsin; yetki ve sorumluluk verirsin, dönem sonunda da hesap sorarsın.
Modern yönetim biçimine geçilmeden, ne
Aziz Yıldırım rahat yüzü görebilir, ne de F.Bahçe taraftarları.
Hep stres, hep stres!
Yayın tarihi: 27 Ağustos 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/08/27//haber,5784090CADA24BB38D27BA3C5E36DB91.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.