Hıncal Uluç, benim Pekin Olimpiyatları'nı başarıyla yayınlayan TRT'yi hak ettiği şekilde övmem üzerine geçen hafta bir yazı kaleme almıştı. İsim vermeden, benim TRT avukatlığına soyunduğumu iddia edip, son derece çirkin bir üslupla bu köşenin yazarına iftira ederek, "Çıkar elbet kokusu" demişti... Yani benim TRT'yi "menfaat uğruna" övdüğümü, yakında bunun "karşılığını" alacağımı ima etmişti. Oysa benim bugüne dek TRT ile hiç "akçeli" işim olmadı. Hiç kimse beni "TRT'ye program yaptığı zaman olumlu yazıyordu, TRT'den gönderildikten sonra kuruma düşman kesildi" diye suçlayamadı. Meseleyi fazla uzatmamak için yanıt vermedim. Ama dün Uluç'un sütununda Kazım Kanat'ı hedefleyen şu satırları okuyunca, dayanamadım. Bakın ne diyor Hıncal Usta: "Geçen hafta içinde Kazım Kanat gene bu gazetede bana çok ağır hakaret etti. Benim kişisel hesaplarım ve menfaatlerime göre yazdığımı ve gazeteyi kullandığımı söyledi. Bu meslekte 50 yıldır onuruyla çalışan Hıncal'a yapılabilecek hakaretlerin en büyüğü... Yıllardır benimle çalıştığı için beni en iyi bilmesi gereken birinden gelirse hele hakaretin etkisi de büyük olur, boyuda... Ben bu isme bir ömür verdim. Ne Kazım ne de bir başkası gölge edemez adıma... Gazete Yönetimi, Kazım'ın doğru söylediğine inanıyorsa, beni derhal kapının önüne koymalı. Sabah böyle aşağılık bir yazara hem de en kocaman yerini ayıramaz. Ayırırsa en az onun kadar aşağılık olur. İnanmıyorsa Kazım'ı gene bu gazetede özür dilemesi ve bundan böyle laflarını aklına geldiği gibi değil, düşünerek, tartarak, nereye gittiğini hesaplayarak söylemesi gerektiği konusunda uyarmalı..." Sanırım, Hıncal Usta, benim ona vereceğim yanıtı, kendi kendine vermiş! Eline sağlık!..
Yayın tarihi: 27 Ağustos 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/08/27/gny/haber,938D953D077C417AB7CBC3C803C04451.html
Tüm hakları saklıdır.