Kadına şiddeti asla kabul etmiyoruz. Ama kadınlar da kabullenmemeli horlanmayı, aşağılanmayı... Gemileri yakmalı, çekip gitmeyi bilmeli. (Köydeki kadından söz etmiyorum. Kentli, çalışan, parasını kazanan kadından söz ediyorum.)
BİRİ BİZE ANLATSIN!
Ama kadın, zengin bir koca adayını büyük balık gibi görüyorsa, sınıf atlama çabasında her türlü aşağılanmaya razı oluyorsa, sırf birinin soyadını almak için kendi kendisinden vazgeçiyorsa, hep daha fazlasını istiyorsa, evlenene kadar 'yeter ki evlenelim, her şeye razıyım' diyorsa, dayak yediği ya da horlandığı kavgalardan sonra dönüp yeniden onun gözlerinin içine bakabiliyorsa, onun eşi olmayı ve onun soyadını kendi ezilmişliğinden daha büyük görüyorsa; yani her şeye rağmen hâlâ nikah masasına oturuyorsa... Pardon yani... Evlenmeden önce de itilip kakılan, hor görülen kadın aynı kadın değil mi? Kadınını hor gören adam aynı adam değil mi? Niye o zaman 'ille de evleneceğim' tutkusu? Biri bize bunu anlatabilir mi?
Yayın tarihi: 26 Ağustos 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/08/26/gny/haber,8F111A4B354E4BFEA4E7185BC5F0A315.html
Tüm hakları saklıdır.