Biz 'ithal' sportmen kimselerle madalya arayacaksak, kendimiz sporla ancak, "Elvan Abeylegesse de ne biçim koştu birader!" biçiminde bir ilişki kuracaksak, kendimize bir fayda sağlayabilir miyiz?..
Efendim,
şu Olimpiyat işlerine baktım baktım da, aklım almadı. Bir kere, Jamaikalı Usain Bolt'un çok tuhaf bir insan olduğunu kabul etmelisiniz. Yani, 100 metrede dünya rekorunu dalga geçer gibi kıran bir insan normal bir insan olabilir mi, soruyorum size. Tam finiş çizgisine dalacakken kendini hafiften geri çekip bir dahaki rekor için birkaç salise kazanması, dahası o birkaç saliseyi hesap edecek bir zihniyete sahip olması ayrı bir tilkilik gerektirirken, 100 metreyi 9.69 saniyede koşması, zaten koşarken ayaklarında en az yarım saniyelik sermayeyi muhafaza etmesi, yani tüm bir insanlıkla kafa yapıyor olması, hususiyetle benim gibi tosunları çileden çıkarmaya yetiyor da artıyor. İddia ediyorum, 100 metreyi 9 saniyenin altında koşacak bir adam varsa, o da bu Usain'dir ve o süreye rekorları kıra kıra, ağırdan ala ala inecektir... Gençliğimde pek iyi koşamaz, siyahi kimselerin ayak tabanlarında fazladan bir kas demeti olduğuna dair okuduğum gazete haberini kendime bahane yapar dururdum. (100 metre finalinde Trinidad-Tobagolu Richard kardeşimiz de ikinci olduğuna göre, bu tezde hakikat payı da olabilir.) Geliniz ve görünüz ki, artık durumu olduğu gibi kabulleniyorum; Usain'le bizi yan yana koyduğunuz takdirde, bildiğiniz 'Nokta ile Virgül' hesabı bir ikili oluşturacağımız açıktır. O insansa, benim başka bir tür olduğum da kesindir. Olimpiyatlar kaldırılmalı ve komplekslerimizi derinleştiren, biz sıradan insanları depresyona sürükleyen bu durum tamamen değişmelidir. Evet değerli okurlar, velev ki, siyahi kimselerin tabanında bir demet fazla kas var ve velev ki bunlar kanguru misali sıçrayıp rekorlar kırıyorlar, peki o yüzmede sekiz altın madalya alan acayip kişi, yani Amerikalı Michael Phelps, ayıptır söylemesi, peynir gibi beyaz bir adam. Üstelik bir de saf bir tipi var. Ama kazın ayağı öyle değil. Bu kaz ayaklı, saf yüzlü tuhaf insan, bir yandan kuyumcu dükkanı açacak kadar altın madalya toplarken, bir yandan da Speedo mayolarının reklamına vesile olduğundan dolayı, 3.6 milyon dolarlık indiragandi yapmış. Öyle deniyor yani... Hah, şimdi gelelim bizim mevzuya. Malumunuz, biz Olimpiyatların anavatanının dibindeki bir memleket olarak, bu atlama, zıplama, koşturma gibi işlerden ziyade, geleneksel olarak el ense çekme, kündeye getirme gibi faaliyetlerimiz vardır. Naim Süleymanoğlu'nun Bulgaristan'dan
Türkiye'ye ilticasının ardından bir de skandallarla dolu halter alemimiz oldu. Şimdi son trend ise 'ithal' sporcularla olimpiyatlara gitmek. Tabii devlet büyüklerimiz daha iyi bilir ama hani ille de sporcu ithal edeceksek, şu Usain gibi doğaüstü adamları getirmekte fayda var... Tamam, Rusya'nın Dağıstan Özerk Bölgesi'nden gelip
Türkiye vatandaşlığına geçen Ramazan Şahin kardeşimiz 'altın'ı aldı da, Afrika orijinli arkadaşların hem
Türkiye'yle bir alakası olmadığı tiplerinden anlaşılıyor, hem de bizim topraklara bastıktan sonra kendilerine bir haller oluyor... Ya da, geliniz, herkes benim gibi yapsın, kabul edelim, "Biz tosun bir milletiz, hoplayıp zıplayamıyoruz," diyelim, "Son dönemde fazlaca beslenemediğimizden iyi el ense de çekemiyoruz, güreşçileri de Dağıstan'dan toptan getirtiyoruz, biz bu işlerden vazgeçtik," diyelim. Spor yapmayı da içeren bir sosyal hayat kurmaktan uzak bir toplum, Olimpiyatlarda tonla altın madalya toplasa ne olur. Değil mi ama?..