Stelios Kazantzidis Yunanistan'ın en önemli şarkıcısıydı. Onun hikâyesi baba ocağı Ordu'dan Selanik'e ve İstanbul sokaklarına kadar uzanıyor. Makber ve Bekledim de Gelmedin gibi tanıdık şarkıları komşu mahallenin çocuğunun sesinden dinleyin..
Yıl 1920. Yer Ordu. Baba Haralambos Kazantzidis gündüzleri çatı aktarıp, üzerindeki talaş tozlarını silkeleyerek sahil tarafından evine gider. Anne Gesthimani'nin iki çocuğuna okuduğu ninniler biraz daha hüzünlenmiştir. Sıradan bir hikâye; sıradan olmayan, yurt belledikleri topraklardan bir mübadele marifetiyle gitmek zorunda kalacakları. Haralambos, ailesini alır ve tüm sürgünlerin özlemlerinin ifadesi olan Neo Ionia'ya giderler. Stelios orada doğar, yeni bir vatan, yeni bir dil ama eski acılar bekler onları. Yunan partizanlarına yardım eden baba Haralambos, 1946'da işkencede ölür. 15 yaşındaki Stelios, Selanik'te bir fabrikada çalışır, dilini hiç bilmediği, anne Gesthimani'nin nasılsa kulağına fısıldadığı şarkıları söyler,
Hamsi Koydum Tavaya'yı söyledikçe annesinin yüzü biraz daha acılaşır ama mucizevi bir şekilde onun sesine kulak kabartan Mantos Venetis onu amatör grubuna davet eder.
ZEKİ MÜREN'İN GÖZYAŞLARI
Yunanistan'ın en ünlü şarkıcısı Stelios Kazantzidis'in hikâyesi aşağı yukarı böyle ya da biz onun hayatına bir hikâye yazdık. Değişmeyen ise
Türkiye'ye Gecikmiş Bir Merhaba adı verilen (Albümün Yunanistan'da çıkan ismi
Anadolu Şarkıları/ Ta Tragoudia Tis Anatolis) adlı albümünün çıkmış olması ve Stelios Kazantzidis'in, doğmadığı ama hal tercümesini bildiği topraklara duyduğu özlemi dile getirmesi. Özlem kelimesi boşuna değil, Stelios önce Selanik, ardından da Atina'da bir çeşit Yunan fantezi müziği olan laiko'nun en iyi icracısı olur. 1960'lı yıllarda
Türkiye'ye gelir.
Türkiye konserleri onun için, bir kavuşma anı gibidir. Bir zamanlar Tepebaşı Gazinosu'nda Safiye Ayla'nın
Makber'i söylemeye başladığında kuşların bile sessizliğe çekilmesinin rivayet edildiği gibi, Stelios şarkıyı okuduğunda Zeki Müren'in gözyaşı döktüğü söylenmeye başlar. Stelios ise Türkan Şoray'ın gözlerine vurulur. Yeşilçam'ın sultanı kendi kurallarını koyarak
Otobüs Yolcuları'nda,
Acı Hayat'ta boy gösterir, Stelios ise kalbine gömdüğü ikinci bir acıyla Yunanistan'a geri döner. 2001 yılında hayata veda eden Kazantzidis, öldüğü gün Yunanistan'da büyük bir tören düzenlenir, Yunan gazeteleri onun hayatını aktaran haberler yapar. Ama Stelios'u ve onun hikâyesini önemli kılan başka bir hikâye daha var. Bu ne Yesari Asım Ersoy'un
Bekledim de Gelmedin şarkısını söylemesi ne de şair-i azam Abdülhak Hamit'in şiirinden bestelenen
Makber'i kırık Türkçesiyle icra etmiş olması. Yıl 1974, Bornova'da Körler Okulu'nun yatılı öğrencilerinden biri, bir önünde
Manduala diğerinde
Tote Lefteo Vradhi Mu adlı 45'liğin olduğu albümü dinler. Albümdeki ses 'yabancı'dır ama dinleyen kişi daha sonraları o anı "Vücuduma her yönden baş döndürücü oklar yağdığını hissetim," diye aktaracaktır. 45'liği dinleyen yatılı okul öğrencisi, o sesin ve müziğin peşinden gider. Muammer Ketencoğlu adlı yatılı okul öğrencisi Stelios'un şarkılarını komşu mahallenin sesi olarak anar. Stelios Kazantzidis'den
Pınarda Buldum Seni'yi,
İndim Havuz Başına'yı dinlediğinizde gerçekten de komşu mahallenin sesini duymuş gibi olacaksınız. Biraz kırıkça ama çokça arkasında bıraktığı hikâyeyi hissetiren ve Ordu'dan başlayıp Selanik'e, hatta Bornova'da bir yatılı okul koridorlarına kadar uzanan bir hikâyeyi dinlemek için bu sese kulak verin.