Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 5803 sayılı ''Elektronik Haberleşme Kanunu''nu, 59, 60, 66 ve 67. maddelerinin bir kez daha görüşülmesi için TBMM Başkanlığına geri gönderdi.
Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezinden yapılan açıklamada, ''Yayımlanması uygun bulunmayan 5803 sayılı 'Elektronik Haberleşme Kanunu', 59, 60, 66 ve 67'nci maddelerinin bir kez daha görüşülmesi için Anayasa'nın değişik 89 ve 104'üncü maddeleri uyarınca
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına geri gönderilmiştir'' denildi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, bazı maddelerinin bir kez daha görüşülmesi için TBMM Başkanlığına gönderdiği 5803 sayılı ''Elektronik Haberleşme Kanunu''nun iade gerekçesinde, ''Aykırılıkları ve ihlalleri önlemek amacıyla uygulanacak idari yaptırımların etkinliği hususunda tereddüt uyandıran, ayrıca içerdiği muğlaklık sebebiyle Anayasa'nın 38'inci maddesini ihlal eden mezkur birinci fıkra hükmü uygun bulunmamıştır'' denildi.
Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezinden yapılan yazılı açıklamada, kanunun iade gerekçelerine de yer verildi.
TBMM Genel Kurulunca 1 Ağustos 2008'de kabul edilen 5803 sayılı ''Elektronik Haberleşme Kanunu''nun incelendiği ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
''İncelenen Kanun'un 6'ncı maddesinin birinci fıkrasının (ü) bendinde 'Elektronik haberleşme sektöründe, bağımsız denetim faaliyetine ilişkin esasları, bağımsız denetleme faaliyetlerinde bulunacak kuruluşların kuruluş şartlarını, çalışma esaslarını ve çalıştıracağı personelin niteliklerini belirlemek' kurumun görev ve yetkileri arasında sayılmaktadır. Kanun'un 59'uncu maddesinin beşinci fıkrasında ise 'Kurumda denetçi olarak görev yapanlar ile Kurum düzenlemeleri çerçevesinde denetçi sayılanlara, Kurumca görevleri sona erdiğinde, elektronik haberleşme sektöründe bağımsız denetçilik yapabileceğine ilişkin bir belge düzenlenir. Bunlar, Kurumdaki görevlerinden ayrılmalarını müteakip, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48'inci maddesinin (A) bendinin (1), (4), (5) ve (7) numaralı alt bentlerinde belirtilen şartlar ile ceza veya disiplin soruşturması sonucunda memuriyetten çıkarılmış olmamak koşullarını korudukları sürece, elektronik haberleşme sektöründe bağımsız denetçi olarak görev alabilirler. Bağımsız denetim kuruluşları elektronik haberleşme sektörüne ilişkin faaliyetlerini bu denetçiler vasıtasıyla yürütür' kuralı yer almaktadır.
İncelenen 5803 sayılı Kanun'la getirilen 'bağımsız denetim' müessesesine bağlı olarak, 6'ncı maddede bağımsız denetim kuruluşlarının çalıştıracağı personelin niteliklerini belirleme hususunda kuruma görev ve yetki verilirken, 59'uncu madde ile bağımsız denetim kuruluşlarının en önemli insan kaynağını oluşturan bağımsız denetçilerin kurumda denetçi olarak görev yapan veya kurumca denetçi sayılanlardan karşılanması zorunluluğunun getirilmesi, 6'ncı madde ile kuruma verilen yetkiyi anlamsız kılmaktadır. Kaldı ki 59'uncu maddenin beşinci fıkrasında, kurumda 'denetçi' olarak görev yapanlardan bahsedilmesine karşılık, kanunun eki kadro cetvellerinde 'denetçi' kadro ve unvanı bulunmamaktadır.''
Bağımsız denetim kuruluşlarında istihdam edilecek denetçilerde aranacak şartlar özellik göstermesine rağmen, anılan 5. fıkrayla kurumun, bağımsız denetim kuruluşlarının elektronik haberleşme sektörüne ilişkin faaliyetlerinde istihdam edeceği denetçilerin münhasır kaynağı haline getirilmesinin, kamu yararı ve hizmet gerekleri yönünden sakınca taşıdığı vurgulanan gerekçede, şöyle denildi:
''İncelenen Kanun'un 53'üncü maddesinin birinci fıkrasında, kanun kapsamındaki cihazların kurum tarafından yayımlanacak teknik düzenlemelere ve ilgili güvenlik koşullarına uygunluğu, bu konularda üretici ve dağıtıcıların yükümlülüğü, bu cihazların piyasa gözetimi ve denetiminde kurumun yetki ve sorumluluğu ile kurum tarafından belirlenecek onaylanmış kuruluşların sorumlulukları hususunda 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanmasına ve Uygulanmasına Dair Kanun'un ilgili hükümlerinin uygulanacağı kurala bağlanmış, idari yaptırımları düzenleyen 60'ıncı maddesinin altıncı fıkrasında da bu fıkraya aykırılık halinde kurumca verilecek idari para cezalarının, anılan 4703 sayılı Kanun'un 12'nci maddesindeki tutarların bir katından dört katına kadar artırılarak uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.''
İDARİ PARA CEZALARIGerekçede, idari para cezalarıyla ilgili de şu görüşlere yer verildi:
''İdari para cezalarının bu şekilde artırılmasının gerekçesi, madde gerekçesinde, 'Ayrıca, doğrudan veya dolaylı olarak güvenli olmayan ürünlerin piyasaya arzını önlemeye yönelik olmak üzere, dağıtıcı, üretici ve onaylanmış kuruluşlara, 4703 sayılı Kanun'un 12'nci maddesinde düzenlenen idari para cezalarının sektörel bazda yeteri kadar caydırıcı olmadığının gözlenmiş olması nedeni ile yükümlüleri caydırmak amacıyla telekomünikasyon sektörüne özgü olmak üzere bir kat artırılarak uygulanacağı belirtilmiş ancak yeni ihlallerin olmasını önlemek için bu kanun hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında para cezalarına konu fiillerin bir yıl içinde tekrarı halinde, uygulanacak idari para cezalarının her tekrar için dört katı olarak uygulanacağı öngörülmüştür' denilerek açıklanmıştır.
Ancak, 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu'nun 2'nci maddesinin (f) bendi ile kuruma, 'mevzuata, görev ve imtiyaz sözleşmesine, telekomünikasyon ruhsatı veya genel izin şartlarına' aykırılık halinde ilgili işletmecinin bir önceki takvim yılındaki cirosunun yüzde üçüne kadar idari para cezası uygulama yetkisi tanındığı halde, incelenen Kanun'un 60'ıncı maddesinin birinci fıkrasında bu yaptırım, 'ilgili hizmetin bir önceki takvim yılındaki net satışlarının yüzde beşine kadar idari para cezası' şeklinde belirlenmiş ve aynı maddenin altıncı fıkrasıyla yapılan düzenlemenin gerekçesiyle çelişen bir değişiklik gerçekleştirilmiştir.
Bu değişiklik, uygulanacak idari para cezalarını önemli ölçüde düşüreceği gibi, işletmecilerin birçok hizmeti birlikte sunmaları, hizmetler arasındaki yakın ve yoğun ilişki karşısında 'ilgili hizmetin' ne şekilde tespit edileceği, 'ilgili hizmet'le bağlantılı net satışların tespitinin nasıl yapılacağı hususlarında incelenen Kanun'un düzenleme içermemesi sebebiyle ihtilaflara yol açacak niteliktedir. Her ne kadar incelenen Kanunun 21'inci maddesinde hesap ayrımı ve maliyet muhasebesi ile ilgili hususlar düzenlenmiş ise de bu madde ilgili pazarda etkin piyasa gücüne sahip işletmecilere ilişkin olup sektördeki diğer işletmecileri kapsamamaktadır.
Bu itibarla, aykırılıkları ve ihlalleri önlemek amacıyla uygulanacak idari yaptırımların etkinliği hususunda tereddüt uyandıran, ayrıca içerdiği muğlaklık sebebiyle Anayasa'nın 38 inci maddesini ihlal eden mezkur birinci fıkra hükmü uygun bulunmamıştır.''
''Kanun'un 46'ncı maddesinde, telsiz cihaz ve sistemleri için alınacak telsiz ruhsatname ve yıllık kullanım ücretleri ile teknik muayene ve benzeri hizmetler karşılığında alınacak ücretler konusunda Kanun'un ekinde yer alan ücret tarifesine atıfta bulunulmuş, bu tarifede belirlenen ruhsatname ücretinin elli katı kadar idari para cezasının uygulanacağı aykırılık hallerini düzenleyen 60'ncı maddenin beşinci fıkrasında ise ''... bu Kanun'un 46'ncı maddesine ekli ücret tarifesinde' denilerek, kanun yapma tekniğine uygun olmayan bir atıf yapılmıştır'' denilen gerekçede, şöyle devam edildi:
''Yine incelenen Kanun'un beşinci kısmında 'onaylanmış kuruluşlar ve piyasa gözetimi'ne ilişkin hususlar düzenlenmiş, bu kısımda yer alan ve iki fıkradan oluşan 57'nci maddede teknik uyumluluğa ilişkin düzenleme yapılmıştır. 60'ıncı maddenin bu düzenlemelere aykırılığı idari yaptırıma bağlayan yedinci fıkrasında ise 'Bu Kanun'un 57'nci maddesinin birinci fıkrasına aykırı hareket edenlere, maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen haller hariç olmak üzere cihaz başına on bin liradan yirmi bin liraya kadar, ikinci fıkrasına aykırı hareket edenlere on milyon liraya, üçüncü fıkrasına aykırı hareket edenlere, beş yüz bin liradan bir milyon liraya kadar idari para cezası verilir' denilmiştir.
Tasarıda üç fıkra halinde düzenlenen 57'nci maddenin, Komisyonca iki fıkraya indirilerek kabul edilmesi ve Genel Kurul'da bu şekilde kanunlaşması sebebiyle hatanın ortaya çıktığı düşünülmekle birlikte, kanunlaşan metinde bulunmayan üçüncü fıkra ile ilgili istisna öngören ve bu fıkraya aykırılık halinde uygulanacak cezayı hükme bağlayan 60'ıncı maddenin yedinci fıkrası uygulanabilir bir hüküm olarak değerlendirilmemiş ve bu sebeple uygun bulunmamıştır.
İncelenen 5803 sayılı Kanun'un yürürlükten kaldırılan hükümleri belirleyen 66'ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkralarıyla 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu ile 2813 sayılı Telsiz Kanunu'nun, bazı hükümleri dışında yürürlükten kaldırılması öngörülmüştür. Ancak yürürlükte kalması öngörülen hükümler arasında adları geçen kanunların yürürlük ve yürütme maddelerinin de bulunmaması, yürürlükte kalmaya devam eden hükümlerin uygulanmasında sakıncalar doğuracağından usule uygun bulunmamıştır.''
''ÇELİŞKİ...''Taslaktaki 14. fıkra hükmünün uygun bulunmadığı belirtilen gerekçede, şunlar kaydedildi:
''67'nci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendi ile 2813 sayılı Kanun'un 5'inci maddesinin dördüncü fıkrası değiştirilerek, ''Kurumun hizmet birimleri; hukuk müşavirliği, daire başkanlıkları ve müdürlükler şeklinde teşkilatlanan ana hizmet, danışma ve yardımcı hizmet birimleriyle bölge müdürlükleri şeklinde teşkilatlanan taşra teşkilatı birimlerinden oluşur. Hizmet birimleri, bu Kanun'da belirtilen faaliyet alanı, görev ve fonksiyonlara uygun olarak kurumun teklifi ve Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir" hükmü getirilmiş; yine aynı hükümle değiştirilen on dördüncü fıkrada ''Hizmet gereklerinin zorunlu kıldığı hallerde, ülke genelinde toplam sayısı onu geçmemek üzere, Kurul kararıyla taşra teşkilatı kurulabilir'' hükmüne yer verilmiştir. Böylece, taşra teşkilatının bölge müdürlüğü şeklinde hizmet birimi olduğunu ve Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan yönetmelikle hizmet birimlerinin belirleneceğini kurala bağlayan dördüncü fıkra hükmü ile bölge müdürlüğünün Kurul kararıyla kurulmasını öngören on dördüncü fıkra hükmü arasında çelişki doğmuştur. Bu sebeple, on dördüncü fıkra hükmü uygun bulunmamıştır.
67'nci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendi ile 2813 sayılı Kanun'un 5'inci maddesinin dokuzuncu fıkrası değiştirilerek, meslek personeli olarak belirli alanlarda uzmanlığa atanabilmek için, uzman yardımcılığında en az üç yıl çalışmak, olumlu sicil almak ve hazırlanacak tezin kabul edilmesi şartları getirilmiş, dolayısıyla yeterlik sınavında başarılı olmak gibi bir şarta yer verilmemiştir. Ancak bu fıkranın sonunda kuruma düzenleme yetkisi verilirken, 'Uzman ve uzman yardımcılarının giriş ve yeterlik sınavları ... Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir' denilmiştir. Bu çelişkinin de uygulamada sorunlara yol açacağı düşünüldüğünden, fıkra uygun bulunmamıştır.''
67'nci maddenin ikinci fıkrasının (b) bendi ile 2813 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin 9. fıkrasının son cümlesi değiştirilerek, Kurul Başkan ve üyelerinin görev sürelerinin sona ermesi veya görevden ayrılma isteğinde bulunmaları halinde kamu görevlisi iken üyeliğe atananların, memuriyete giriş şartlarını kaybetmemeleri kaydıyla, önceki kurumlarında kadro şartı aranmaksızın mükteseplerine uygun bir göreve mevcut özlük haklarıyla atanacağı, bir kamu kurumunda çalışmayanlardan Kurul Başkan ve üyeliğine atanıp yukarıda belirtilen şekilde görevi sona erenlere herhangi bir göreve veya işe başlayıncaya kadar, yukarıda sayılan her türlü ödemelerin iki yıl süreyle Kurum tarafından yapılmasına devam olunacağı hükme bağlandığı belirtilen gerekçede, şöyle devam edildi:
''Söz konusu düzenleme görevden ayrılan Kurul Başkan ve üyelerinden kamu görevlisi olanların mevcut özlük haklarının yeni atandıkları kadroya ait her türlü ödeme ile eşitleninceye kadar ödeneceği konusunda bir hükme yer vermemesi sebebiyle, bu kişilerin emekli oluncaya ve memuriyetten ayrılıncaya kadar, kamu görevlisi olmayanların da iki yıl süreyle, gelen zamlardan da yararlanarak Kurul başkan ve üyelerinin özlük haklarını almaya devam etmeleri söz konusu olabileceğinden, yapılan düzenleme kamu yararına uygun bulunmamıştır.
67'nci maddenin ikinci fıkrasının (b) bendiyle 2813 sayılı Kanun'un 8'inci maddesine eklenen on beşinci fıkrada, 'Başkanın ve II. Başkanın bulunmadığı durumlarda kurum başkan yardımcılarından birisi kuruma ilişkin görevlerinde Başkana vekalet edebilir' kuralı yer almıştır. Kurum, Kurul ve Başkanlık teşkilatından oluşmaktadır. Düzenleme bu şekliyle Kurul üyesi olmayan başkan yardımcılarının başkana vekalet ederken, üyesi olmadıkları halde kurul toplantılarını da idare etmelerine imkan verecek genişliktedir. Bu sebeple, fıkra metninde 'Başkanlığa ilişkin' ibaresinin kullanılması gerekirken 'Kuruma ilişkin' ibaresinin kullanılması uygun görülmemiştir.
''EŞİTLİK İLKESİNİ ZEDELEMEKTEDİR''
67'nci maddenin ikinci fıkrasının (ç) bendiyle 2813 sayılı Kanun'a eklenen geçici 8'inci maddenin ikinci fıkrasında, '1/5/2008 tarihi itibarıyla Kurumda; kurum başkan yardımcısı, daire başkanı, hukuk müşaviri, bölge müdürü kadrolarında bulunanlar ve bunların dışındaki birim amirleri görevden alınmaları halinde, kadro şartı aranmaksızın başkanlık müşaviri olarak atanmış sayılırlar. Bunlar, eski kadroları için öngörülen, mali, sosyal ve emekliliğe dönük her türlü özlük haklarını, daha sonra ortaya çıkabilecek artışlar dahil, almaya devam ederler' hükmüne yer verilmiştir. Takdir yetkisi çerçevesinde yapılacak değerlendirme sonucunda kamu yararı ve hizmet gerekleri yönünden bulundukları görevlerden alınmaları gerekiyor ise bu durumdaki bir kısım Kurum personeline, 1/5/2008 tarihi itibarıyla belli görevlerde bulunmaları gözetilerek, istisnai düzenleme yapılması kanun önünde eşitlik ilkesini zedelemektedir.
Yayımlanması yukarıda açıklanan gerekçelerle uygun görülmeyen 5803 sayılı 'Elektronik Haberleşme Kanunu', 59, 60, 66 ve 67 nci maddelerinin
Türkiye Büyük Millet Meclisince bir kez daha görüşülmesi için, Anayasa'nın değişik 89 ve 104'üncü maddeleri uyarınca ilişikte geri gönderilmiştir.''
3 KANUNA ONAY
Öte yandan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün onayladığı 5797 sayılı ''Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'' ile SSK ve Bağ-Kur prim alacaklarının yeniden yapılandırılması konusundaki süre 20 gün daha uzatıldı.
5797 sayılı kanuna göre, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında ek ders ücreti karşılığında ilgili mevzuat çerçevesinde uzman ve usta öğretici olarak çalıştırılanların prime esas kazançları; prim ödeme gün sayısı 30 günü aşmamak kaydıyla bir takvim ayı içinde kazandıkları brüt ek ders ücreti toplam tutarının prime esas günlük kazanç alt sınırına bölünmesi sonucu hesaplanacak.
Kanun, usta öğreticilere emeklilik hakkı tanıyor. Usta öğreticeler, sağlık hizmetlerinden de faydalanabilecek.
Kamu idarelerinin sağlık hizmetlerinin sağlanmasına ilişkin görevleri, yürürlükten kaldırılan kanunlardaki hak ve yükümlülükler çerçevesinde ilgili kayıt ve işlemler Kurum tarafından devralınan tarihe kadar devam edecek. Ancak devir süreci 3 yıl içinde tamamlanacak.
Devlet memurlarının sağlık hizmetlerine ilişkin giderlerin, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmaya başladığı tarihten itibaren kamu idareleri tarafından bu sigortalılar için her ay emekli keseneklerine esas aylıklarının yüzde 12'si oranında ayrıca genel sağlık sigortası primi ödenecek.
PRİM ALACAKLARININ YENİDEN YAPILANDIRILMASIYapılandırılmamış olan işveren ve sigortalıların prim borcu, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 20 gün içinde yazılı olarak Kuruma başvurmaları kaydıyla, söz konusu madde kapsamına giren borçları, peşin veya 12 aya kadar taksitler halinde ödenecek.
Peşin ödeme yolunun tercih edilerek, başvuru tarihini takip eden ayın sonuna kadar borç aslının tamamının ve başvurunun yapıldığı ayın sonuna kadar sosyal güvenlik mevzuatının ilgili hükümlerine göre hesaplanan gecikme cezası ve gecikme zammının yüzde 20'sinin ödenmesi halinde, gecikme cezası ve gecikme zammının kalan yüzde 80'i silinecek.
Taksitle ödeme yolunun tercih edilerek, borç aslının tamamının ve başvurunun yapıldığı ayın sonuna kadar sosyal güvenlik mevzuatının ilgili hükümlerine göre hesaplanan gecikme cezası ve gecikme zammının yüzde 50'sini 12 aya kadar eşit taksitle ödemeleri halinde, kalan yüzde 50'si terkin edilecek.
İlk taksitin ödeme yükümlülüğü, bu maddeye göre başvurunun yapıldığı ayı takip eden ayda başlayacak. Başlangıçta taksitle ödeme yolunun seçilip daha sonra taksitlendirilen borcun kalan kısmının peşin ödenmek istenmesi halinde ise başlangıçta seçilen taksitlendirme süresine bağlı terkin oranı değişmeyecek.
Sosyal Güvenlik Kurumu İnşaat ve Emlak Dairesi Başkanlığı, kurum yardımcı hizmet birimleri arasına eklenecek. İnşaat ve Emlak Daire Başkanlığı; kurum hizmetlerinin gerektirdiği mal ve hizmetlere ilişkin satın alma ve taşınırlara ilişkin satma, satın alma, kiralama, bakım ve onarım, arşiv, idari ve mali hizmetleri yürütecek.
65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkındaki Kanunda da yapılan değişiklikle de özürlü ve muhtaç yaşlılara aylık bağlanmasında, Sosyal Güvenlik Kurumu il veya ilçe idare kurullarının alacakları muhtaçlık kararıyla, kanunun gerektirdiği hallerde yetkili hastanelerden alınan sağlık kurulu raporları esas alınacak.
BANKA SANDIKLARIBanka, sigorta ve reasürans şirketleri, ticaret ve sanayi odaları, borsalar veya bunların teşkil ettikleri birliklerin personeli için kurulmuş olan sandıklar da kamuoyunda ''İstihdam Paketi'' olarak bilinen ve işverenin ödeyeceği 5 puanlık sigorta priminin Hazinece karşılanmasına düzenleyen kanunun hükümlerinden yararlanacak.
Sosyal Güvenlik Kurumu merkez ve taşra teşkilatında görevlendirilmek üzere 200 sosyal güvenlik uzman yardımcısı, 300 sosyal güvenlik kontrol memuru alınacak.
MELİKŞAH ÜNİVERSİTESİ KURULDU
Cumhurbaşkanı Gül'ün onayladığı 5799 sayılı ''Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun''a göre,
Kayseri'de, Burç Eğitim, Kültür ve Sağlık Vakfı tarafından ''Melikşah Üniversitesi'' adıyla bir vakıf üniversitesi kurulacak.
Üniversite; fen-edebiyat, iktisadi ve idari bilimler, mühendislik, mimarlık, hukuk fakülteleri ile sosyal bilimler ve fen bilimler enstitülerinden oluşacak.
Gül'ün onayladığı 5796 sayılı ''Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'', İzmir'de ''Gediz'', Gaziantep'te ''Gazikent'' adıyla iki vakıf üniversitesi kurulmasını öngörüyor.
Kanuna göre, Gaziantep'te, Gaziantep Eğitim ve Hizmet Vakfı tarafından kurulacak olan ''Gazikent Üniversitesi''; Eğitim Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Hukuk Fakültesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Yabancı Diller Yüksekokulu, Sağlık Bilimleri Yüksekokulu, Turizm ve Otelcilik Yüksekokulu ile Sosyal Bilimleri Enstitüsü ve Fen Bilimleri Enstitüsünden oluşacak.
İzmir'de, Sipahi Eğitim, Sağlık ve Spor Vakfı tarafından kurulacak olan ''Gediz Üniversitesi'' ise Hukuk Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Mühendislik Fakültesi ile Sosyal Bilimler Enstitüsü ve Fen Bilimleri Enstitüsü alanlarında eğitim verecek.
AA