İşler üst üste geldi birikti, kafa her zamankinden yoğun. Bazı hazırlıklar, ekstra çalışmalar derken hem yazılar hem röportajlar aksadı. Ama toparlanıyorum, toparlıyorum her şeyi; meraklısına duyurulur.
Geçen haftanın gündeminden başlamak istiyorum izninizle; kendimi sorgulamama neden olan bir olaydan. Eşi Tuncer Öztarhan'dan dayak yediği için boşanmak isteyen Ece Erken haberlerinden söz ediyorum... Sıradan bir dayak ve boşanma haberi değildi bu, en azından bizim için. Çünkü Ece Erken daha önce bir seyahat dönüşü eşi tarafından uçakta tartaklanmış, hostesler ve yolcuların şahitliğinde bu olay SABAH'ta yayınlanınca da olayı yalanlamış, okur temsilcimize açıklamalar döşenmiş, her fırsatta 'çok çok mutlu olduğunu' haykırmıştı! Olabilir; bu yalanlama ne ilkti ne de son olacaktı. Biz gelelim zurnanın zırt dediği yere asıl... Gazeteci bir dostum aradı cuma günü. Bu boşanma haberlerinde Ece Erken'e karşı tavır aldığımızı düşünmüş. İkinci gün yaptığımız "Ece Erken öz annesine bile yalan söylemiş, eşinin evden kovduğunu annesinden saklamış..." şeklindeki devam haberini okuyunca da sarılmış telefona. "Kadın zamanında sizde çıkan dayak haberini yalanladı diye amma da çullanmışsınız. Sen de bir kadınsın. Bir kadın olarak nasıl dayak yiyen bir kadına destek vermezsin!" dedi bana. Bir an düşündüm, haklı olabilir miydi arkadaşım? Dayak yiyen kadının yanında yer almalı, her ne pahasına olursa olsun onu korumalı mıydık? Yaptığımız haberleri tekrar tekrar gözden geçirdim. Hayır, yanlış yoktu! 'Oh ne iyi olmuş da dayak yemiş' dememişiz! Ayrıca... Kadına dayak atmak da neyin nesidir! İnsanlık dışı bir harekettir, öküzlüktür, ayıptır, asla olmamalıdır, kimsenin bunu savunacak hali yoktur elbette... Hatta Tuncer Öztarhan yaptığı haltın cezasını mutlaka çekmelidir, yaptığı yanına kâr kalmamalıdır tamam da... Bizim dikkatleri çekmek istediğimiz yer çok başka! Ece Erken'in dayak yediğini açıklaması şiddete 'hayır' dediği için midir, bol sıfırlı tazminat alabilmek için midir sevgili arkadaşım? Sevgili Ayşe de (Özyılmazel) yazmış; "Ece'ye anlayış gösterin, doğru yolu şimdi bulmuş, ne var bunda" demiş. Kadınca bir bakış, empati, anlayış tüm bunlar hoş tabii ki, olmalı; yüzde yüz haklı Ayşe. Ancak mesele bu değil. Tazminat alabilmek için o gün 'yalan' dediği dayak olayını bugün dava dilekçesine ekleyebilecek bir 'dayak mağduru'ndan söz ediyoruz arkadaşlar. Şengül Balıksırtı da yazdı köşesinde; 11 ay evli kaldığı eşinden boşanırken aylık 15 bin YTL nafaka ve 2 milyon YTL tazminat talep etmiş Ece Erken. Oh ne şahane hayat! Yani Ece'nin itirafı benim empati sınırlarımı epeyce aşıyor.
Bugünkü Tüm Yazıları
"Sen ne biçim kadınsın" diye aradı arkadaşım!
Yayın tarihi: 18 Ağustos 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/08/18/gny/haber,71220F0FC5F6403CAC8342F44225A57F.html
Tüm hakları saklıdır.