UT
yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder.
SMS:
?UT
Gönüllü kölelik
Size böylesine hâkim olan kişinin iki gözü, iki eli, bir bedeni var.
Yalnızca sizden fazla bir şeyi var:
O da sizi ezmesi için ona sağlamış olduğunuz üstünlük.
Eğer siz vermediyseniz, sizi gözetlediği bu kadar gözü nereden buldu?
Sizden almadıysa, nasıl oluyor da sizleri dövdüğü bu kadar çok eli olabiliyor?
Kentlerinizi çiğnediği ayaklar sizinkiler değilse, bunları nereden almıştır?
Sizin tarafınızdan verilmiş olmasa üzerinizde nasıl iktidarı olabilir?
Sizinle anlaşmadıysa sizin üstünüze gitmeye nasıl cesaret edebilir?
Kendinize ihanet etmeseniz, sizi öldüren bu katilin yardakçısı olmasanız ve sizi yağmalayan bu hırsıza yataklık etmeseniz, o ne yapabilir?
Çocuklarınızı, onlara yapabileceği en iyi şey olan savaşlarına götürsün diye, onları tutkularının uşakları ve intikamlarının uygulayıcıları yapsın diye büyütüyorsunuz.
Derin haz duygularını incelikle ele alabilsin ve pis ve rezil eğlencelerinin içinde yuvarlanabilsin diye ölesiye çalışıp bitkin düşüyorsunuz.
Onun daha güçlü ve sert olması ve böylece dizginleri daha da sıkması için kendinizi zayıflatıyorsunuz.
Kulluk etmemeye karar verdiğiniz an özgürsünüz demektir.
Onu itmenizi ya da dengesini bozmanızı istemiyorum.
Fakat yalnızca onu desteklemeyin.
İşte o zaman onun altından kaidesi çekilmiş bir Colosse (dev heykel) gibi tüm ağırlığıyla düşüp parçalandığını göreceksiniz.
Bir 450 yıl önceden bakıldığı zaman öyle görülüyormuş demek!
Gencecik düşünür Etienne de la Boetie, "Gönüllü kulluk" üstüne düşünüp durmuş...
İnsanlar kulluğu, bir nevi köleliği, (herhangi bir) iktidar karşısında boyun eğmeyi, bir güce teslim olmayı sadece zorla mı kabul ediyor, kabulleniyor yoksa esas sorun onların gönüllü, direnişsiz, çaresiz biat etmesi midir, diye. Yukarıdaki ana fikirden oluşan bir "söylev" yazıvermiş.
Çözümü pek kolay:
Kulluk etmemeye karar verdiğin an özgürsün!
Altındaki kaideyi çektiğin an düşüp parçalanır!
Bu beş asırlık sözlerin bugün, 21'inci Yüzyıl'da, bu bilgi ve iletişim çağında, eşitlik ve adalet cumhuriyetinde, hak ve özgürlük demokrasisinde, bu insan hakları evreninde sizin için herhangi bir manası olabilir mi?
Zorla ve gönüllü boyun eğdiğiniz herhangi birisi var mı ki?
Ailede, okulda, işyerinde, örgütte, aşirette, cemiyette, cemaatte, partide, orduda, bürokraside, sosyal hayatta, ekonomik dünyanızda, kanun dairesinde veya kanunsuz, böyle bir şey var mı?
Altına bedeninizi, ruhunuzu, vicdanınızı, fikrinizi, hürriyetinizi, inançlarınızı, korkularınızı, endişelerinizi, bağlılıklarınızı, bağımlılıklarınızı, hayatınızı ve çocuklarınızın aklını, kalbini ve geleceğini binlerce milyonlarca döşeyip de
"kaide" yaptığınız
"dev heykeller", "maddi, manevi putlar", "kadim veya modern kanunlar, kurallar, şartlar, kaideler" var mı?
Aklınıza hiç geliyor mu, kalbinizden hiç geçiyor mu, çekiversen
"kaide"yi diye?
Nice yiğit, cesur, korkusuz görünenin bir tarafında dahi başka bir mevzudaki, başka bir ortamdaki, başka bir güce veya iktidara karşı
"teslimiyet, kölelik, kulluk" varsa...
Bir 450 yıl da bunu kavramakla geçecek zahir!
Her
an!
Yayın tarihi: 17 Ağustos 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/08/17//haber,103A6A5D12504EF3925C0BA5A0F28A5F.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.