Bebeğinizi 15 dakikadan fazla güneşte tutmayın.
Anneyim ve tatildeyim
Bodrum'a geldik, tatile ama ne tatil! Aslında yolculuğumuz gayet güzel geçmişti ama kızım buraların sıcağından pek hoşlanmadı. Bebekler hiç de sanıldığı gibi, büyükler nasıl isterse öyle yaşayan yaratıklar değil. Sizin ona uygun gördüğünüz şekilde uyuyacak, kalkacak, oynayacak, zıplayacak, bunların hepsi hayal. Bir kere ne zaman ve hangi koşullarda uyuyacağına onlar karar veriyor. Büyükler nasıl havadan, gürültüden, çevre şartlarından etkileniyorsa onlar da etkileniyor, hatta daha fazla. Örneğin kızım henüz üç aylık bile olmadı ama yeni bir yere geldiğinin, yeni bir yerde uyuması gerektiğinin öyle güzel farkında ki... Üç gündür onun yeni evine adapte olmasını bekliyoruz, o ise "Hiç acele etmeyin bakalım," diyor. En büyük dert de uykuya dalamaması... Yazlık yer, haliyle çevrede gürültü daha fazla. Ama o ağustos böceklerinin sesine bile tahammül edemiyor. Temiz hava iyi gelir, uykusunu getirir diye (halk arasında buna 'belki bayılır' da denir) akşama doğru arabasıyla çıktığımız geziler de şimdilik pek işe yaramıyor. Etrafı cin gibi seyredip cin gibi eve dönüyor... Burada en çok keyif aldığı şey örtüsünün üzerinde çırılçıplak yatmak! O zaman hiç sesi çıkmıyor ama onu da saatlerce o halde bırakmanız mümkün değil. Doğrusu çocuklarıyla tatile çıkanlar isyan etmekte haklılarmış, özellikle bebekle tatil yapmak çok güç. Zaten onun adına da tatil denirse... Tabii ben yine de sabrı elden bırakmamaya kararlıyım. "Alışacak," diyorum, inşallah kızım tatil bitmeden bu ortama alışacak! Bu arada ben mi ne yapıyorum? Eskiden günde altı saat deniz kenarından ayrılmayan ben, şimdi sabah 08.00 ve akşamüzeri 17.00'de olmak üzere günde sadece iki kez, 15'er dakika yüzüp eve dönüyorum. Dört hatta kimi doktorlara göre altı ayını doldurmayan bebeklerin denize sokulması doğru bulunmadığından, ben de kızımı evde bırakıp uzun uzun deniz keyfi yapamıyorum. Bir de süt kanallarımın soğuktan etkilenmemesi için de denizde fazla kalmıyorum. Sonra emzirdiğim için ıslak mayoyla da oturmamam gerekiyormuş. Mayo değiştir, mayo giy bunlar da açıkcası hiç bana göre şeyler değil. Zaten hormonlarım hâlâ eski düzeninde çalışmadığından ateş basıyor, sıcağa hiç dayanamıyorum. Bakalım, bugün dördüncü günümüz nasıl geçecek ben de merak ediyorum. Bu yazıyı yazmak için de uyumasını fırsat bildim ama o bu fazla uzun sürmeyecek gibi görünüyor. Keşke sürse de ben de 15-20 dakika bir siesta yapabilsem. Bodrum'dan hiç bronzlaşmadan dönmeyi dert etmiyorum bile, acısını seneye çıkarırım!
Yayın tarihi: 16 Ağustos 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/08/16/ct/haber,8A3823F8E4CA495C8DE95C17EA5316D1.html
Tüm hakları saklıdır.