Bazı tatsız olaylara rağmen Beşiktaş, birlik-beraberlik açısından müthiş bir kamp dönemi geçirdi. Kartal'ın yoluna çıkabilecek 'muhtemel engeller' ise yine yeşil zeminin dışında ..
İnsan hayatında bazı anlar, bazı fotoğraflar vardır. Hani
"Her şey mükemmel gidiyor ama biri ya da birileri çıkıp yaşanan bu güzellikleri bozacak" hissini garip bir şekilde duyarsınız. İşte Beşiktaş'ın Avusturya kampları böyle bir duygunun ve yorumun içine soktu bizleri. Leogang'daki ilk kampta kaptanların kavgasıyla başlayan, ani bir şekilde kadro dışı bırakılmalarıyla devam eden üzücü olay takımın kimyasını bozacak şiddet ve gariplikteydi. Ancak yaşanan 25 günlük süreç
'huzursuzluk-kamplaşma ve çözülme' endişeleri içinde
'neşe-kenetlenme-takım ruhu'nu getirdi.
'Adamlıkları' konusunda herkesin hemfikir olduğu 'Kaptan İbrahimler' kalsa belki aynı
'mükemmel görünümlü' kamp yaşanacaktı. Belki de bu
'olay' futbolculardaki korku-disiplin balans ayarını yaptığı gibi, takım ruhunu ateşledi ve kenetlenmeyi sağladı. Ancak hâlâ profesyonel psikolog ve sosyolog analizi gerektirecek iki soru cevap bekliyor.
1- Bu mükemmel kamp görüntüsünde kadro dışı kararının ne kadar payı var? Yoksa bu görüntü yanıltıcı mı?
2- Kaptan ya da kaptanlar dönerse bir virüs etkisi yapıp, takımın yeni oluşan kemikleşmemiş ritmini bozar mı? Bu cevapları tam bilememekle birlikte, ihtiyaç olduğunu da düşünerek bu iki yıldızın affedilmesine sıcak bakıyorum. Ancak inandığım bir şey var;
kavga iki taraflı ise af da iki taraflı olmalı. (Özürler sonrasında ikisinin de bugün resmen affedilecek olması mutluluk verse de, "Bu kadar tantanaya gerek var mıydı?" demekten insan kendini alamıyor)
PAHALI PROFESYONELLER Beşiktaş son 4 yılda teknik adam özellikle de futbolcu değirmenine döndü. Beşiktaş'ın borç yükünün % 70'sini yanlış transferler ve Del Bosque gibi yönetim hatalarıyla oluşan faturalar oluşturuyor. Bu trafik en çok aracılık eden menajerlere yaradı ve gariptir
'seçilmiş' bu menajerler adeta zengin oldu! Yeni transferler Tomas Zapotocny ve Tomas Sivok'u düşündüğümde ilk aklıma gelen, ödenen yüksek paralar. Beşiktaş camiası, EURO 2008'de Çek
Milli Takımı'nda olmayan Zapotocny ve milli takımda mevkisinde 3. sırada yedek olan Sivok'a ödenen 9.5 milyon euronun hesabını konuşmaya devam edecek. Aldıkları yıllık 750-800 bin euroluk mütevazı ücretler ve bonservis secereleri bu futbolcuların piyasa değerinin ispatı.
Ancak çok profesyoneller ve uyumlular. Tecrübeli ve disiplinli Zapotocny'ye ve oynama fırsatı bulursa da sürpriz goller atabilecek Sivok'a kendi ellerinde olmayan yüksek bonservis bedellerinden dolayı haksızlık etmemek gerek. Takıma katkı yaparlar. Sözleşmesi bile olmadan idmanlara çıkan Seriç'e yapılan
'Maradona' benzetmesi insanı güldürmekten öteye geçmedi. Bu futbolcuyu getirip maaş ve onay verenlerin de başı çok ağrır bizden söylemesi. Kampa kötü başlayıp giderek performansını artıran Tuna Üzümcü ise yedek bekleyen faydalı bir asker olur. Ekrem Dağ'ı Rıza Çalımbay'a benzettim. Hırslı ve daha hızlı. Beşiktaş'a önemli katkı yapar. Gençlere verilen şans ve destek bence kampın en anlamlı fotoğrafı.