Bir çoklarına çok eğlenceli, çok renkli bir iş yapıyor gibi görünsek de; aslında gazetecilik, köşe yazarlığı stresi çok yüksek ve insanı hayli yıpratan işler. Ayakta kalmanın ise tek bir yolu var... İnandığın yolda ve kendi doğrularınla korkmadan yürümek. Ben de bunu yapmaya çalışıyorum. Dokunulmazlara dokunmak, tepki geleceğini bile bile genel fikirlere ters gelen fikirleri yazabilmek bir de azınlıkta bile kalsan inandıklarını savunmak benim felsefem. Ancak bazen öyle şeyler oluyor ki, kendimi çırılçıplak, tek başına ortada buluyorum. Asla korkmuyorum, asla geri adım atmak gelmiyor içimden ama belli belirsiz içime doğru kırılıyorum... Geçen cuma da beni böyle kıran bir olay geldi başıma. Hem de bir meslektaşımdan, Cengiz Semercioğlu'ndan geldi. Olaylar şöyle gelişti: Geçtiğimiz salı Kelebek'te Mevlüt Tezel imzalı 'Yerli Testere' diye bir haber çıktı. Haberin altında aynı zamanda köşe yazarı olan Mevlüt arkadaşımızın imzası olması, güvenirliğinin sembolü idi. İçerik, Ata Demirer'in son iki yıldır sahnelediği oyunundaki bir esprinin neredeyse birebir aynısı idi. Ancak bunu yazmaya yürek isterdi. Biliyorsunuz bende kocaman var o dediğimden. Yazdım... Yazı yayımlandığı gün önce Peker Açıkalın'la karşılıklı sevgi ve saygıya dayalı, iki kez surata telefon kapatmalı (önce o kapattı) nezih bir telefon görüşmesi yaşadık. Ardından filmin yapımcısı Şaban Bey ile görüştük. Kelebek'teki haberin yanlış olduğunu iddia etti. Cengiz'i aradım "Yok canım, bizim haber doğru"dedi. Sonra Ata aradı, "Doğru yazmışsın ama keşke yazmasaydın şimdi gereksiz polemik olacak" dedi. Kimseye yaranamamıştım. Ama mutluydum, çünkü kimseye yaranamamanın yazarlıkta ne kadar da zor ulaşılan ve altın kadar değerli bir mertebe olduğunu biliyordum. Gelen okur mektupları zaten ödülümü vermişti. Ama sonra cuma günü Cengiz'in Kelebek'teki canımı çok acıtan yazısı geldi. Yazısında Ata'nın gösterisini izlemediğini ama iki filmin aynı gün vizyona gireceğini söylemiş ve sormuş; "Acaba rekabet mi yaptırıyor taraflara bunları?" Acımasızca beni hiç tanımadığım Şükrü Avşar'ın, hayatımda sadece 20 dakika gördüğüm Gani Müjde'nin tarafına ekleyivermiş. Bir yerde kalemimi sattığımı iddia etmiş. Ata, bir başkasının fikrinden bu kadar 'esinlense' aynısını onun için yazardım! İki sezon önce kendisi 'Sınav' filmini Digitürk'te izlediği bir filme benzettiğinde aklıma rakip film 'Hokkabaz'ın tarafında mı diye yazmak gelmemişti. Acaba haklı mı diye düşünmüştüm. Cengiz'de "Acaba haklı mı?" diyeceği yerde beni bir tarafın borozanı yapmış. Çok kırıldım. Meslektaşımın aklının, ortaya atılan fikirleri tartışmak yerine "Tabii canım, o taraftır" diye arkadan dolaşmasına, hiç izlemediği bir gösteri ile ilgili fikir yürütmesine ve bunu yaparken de bir başka meslektaşına ne dediğine dikkat bile etmemiş olmasına... Emre Aydın'ın şarkısında söylediği gibi "Ne müttefikler belli ne de sığınakların yeri..."
Bugünkü Tüm Yazıları
Ne müttefikler belli ne sığınakların yeri...
Yayın tarihi: 12 Ağustos 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/08/12/gny/haber,9A4CDEAF7CBB46DCB67ABD1F9198550E.html
Tüm hakları saklıdır.