kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 15 Temmuz 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Günaydın 
RAHŞAN GÜLŞAN

Nuri Bilge Ceylan ve ÖSS...

Öğrenci Seçme Sınavı'nı bir rant kapısına çevirmiş olan dershaneler ve ikinci kez birinci olan çocukları sakın suçlamayın. ABD'de Princeton Üniversitesi'nde okuyan Berk Onuk'un "Geçen yıl gittiğim dershane sözünü tutmadı, otomobil almadı. Bu yıl Citroen C-4 alacaklarını söylediler ben de otomatik vitesli olsun dedim" sözleri de hiç batmasın. Suçlu olan bu çocuklar değil; bunları bizimle beraber televizyondan izleyen Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri. En basiti 'bir kez birinci olmuş öğrencilerin sonucu sayılır ancak derecesi sayılmaz' hükmü konulabilir. Neyse, eminim bu rezalet çözülecektir. Ancak bu durum uzun zamandır aklımı kemiren bir durumu dillendirmeme neden oldu. Malum, Nuri Bilge Ceylan artık Avrupa'nın ve dünyanın en iyi yönetmenlerinden biri sayılıyor. Cannes Film Festivali'nde aldığı ödül ile adını dünya film tarihine altın harflerle yazdırdı. Nuri Bilge, eylül ayında Antalya Film Festivali'nde yarışacak. Eminim ki Türkiye'de; Cannes Film Festivali'nin yarışma bölümünün sonuçları altında ezilmeyecek bir jüri zor bulunur. Çok sıra dışı bir gelişme olmazsa, Nuri Bilge heykelcikleri ve para ödüllerini toplayacak. Tabii ki iyi olan kazansın. Ancak bu noktada aklıma, geçen Altın Koza Film Festivali'nde kazandığı para ödülü ile filmi yıkattıkları laboratuvara olan borçlarını ödeyecek olmanın sevincini yaşayan 'Sonbahar' filminin genç ekibi geldi. Hatırlarsanız, Antalya'daki festival, katılımcı film sayısının artması üzerine 'DVD'si çıkmış filmlerin festivale katılmasını engelleyen' bir kural koymuştu. Çok tartışılan bu kuralın büyük festival olma yolunda atılan önemli bir adım olduğu açıklanmıştı. Her ne kadar festival, yaptığım bir röportaj yüzünden benden nefret etse de, fikrimi söylemekten kaçınmayacağım. Bence önemli festivallerde ödül kazanmış filmlerin, ulusal uzun metraj yarışmasına katılımı ile ilgili de bir düzenleme yapılmalı. Yapılmalı ki, gencecik sinemacılarımız baştan kaybettikleri bir yarışmaya girmesinler! Veya acaba 'yönetmenlerin şahı' ödülünü alan Bilge Ceylan bir ağabeylik yapıp yarışma bölümünden feragat etse ve sinemamızda bir devrim yapsa mı? Tabii ki 'Üç Maymun' filmi yarışma üstü veya çok özel bir onur ödülü ile taçlandırılmalı. Veya yarışacaksa da tıpkı Altın Koza Film Festivali'nde jürinin tarihi bir hamle ile kararlarını gerekçeleri ile açıklaması sağlansa... Böylece kimse zan altında veya entel mahalle baskısının altında kalmamış olur. Söylediklerim yanlış anlaşılmasın... Derdim Nuri Bilge Ceylan ile değil. Derdim, tıpkı ÖSS'de olduğu gibi sistemin kendisiyle.