Koç'um benim!

Affedin! Kurallarımı bozuyor ve köşemi kişisel bir talihsizlik için kullanıyorum. Geçen çarşamba akşamı Gemlik'ten İstanbul'a geldim, otobüsle ve 2.5 saatte! Kaptan şoförümüz yolda ilginç replikler eşliğinde makastan makasa gazladı! Tabii ki kırmızı ışıkları umursamadı, kurallara uymadı. Önündeki araçları (minik otomobiller bir yana tanker, TIR ve kamyonu bile) sıkıştırması bir yana onları savururken istifra ettiği replikler de şöyleydi: "Şu kadını görüyor musun, silahım yanımda olsa çekip vurucam!" "Şunun kıçına bir değsem anında uçururum!" İşin komiği... 'Sakin ol' uyarılarını dikkate almadan, köprünün üstünden uçup da kendi garajlarına indiğimizde, biz ruhumuzu normale döndürmeye çalışırken, o firmanın görevlisine dedi ki; "Yol boştu, birkaç Hanzo vardı sadece..." "Hanzo mu? Sen nesin!" diye inleyerek üstüne atlayacakken, kahramanım beni tuttu. Şimdi buradan Ali Poyrazoğlu'na sesleniyorum! Firma görevlisinin dediğine göre; beş yıldır burada kaptanlık yapan, şoförlüğü gayet iyi bilinen ve polisin hâlâ karayollarında can taşımasına izin verdiği bu arkadaşı bulabilir mi? Sanırım Poyrazoğlu'nun, Kamil Koç'un sponsorluğunda gerçekleştirdiği 'Koç'um Benim' oyununda bu tipte hikâye yoktur, ona da malzeme çıkmış olur hem!