11 yıllık gazetecilik hayatımda ilk kez başıma geldi... Çok renkli, çok çarpıcı, bol malzemeli bir röportajdan büyük tatmin duygusuyla çıkmışım. Ertesi gün de kaseti deşifre etmek üzere iştahla yerime oturmuşum ki, ne göreyim! Kaset boş! Konuşmaların tek bir cümlesi bile yok! İlk kez recorder'ım bana kazık atmış, ilk kez! Ve bu da Osman Yağmurdereli'ye denk gelmiş... O kadar emeğin heba olmasına mı yanayım, adama rezil olduk ona mı? Mecburen aramış Yağmurdereli'yi; 'durum budur' demiş ve sormuştum: "Tekrar yapalım mı?" "Aynı tat olmaz. Söylediklerimin hepsini hatırlayamayabilirim, ilk röportaj gibi olur mu bilmem ama yaparız istersen" demişti. Uygun gün bulmayı denedik tekrar konuşmak için ama belli ki, ne benim içimden geldi aynı soruları sormak, ne de onun içinden geldi aynı sorulara yanıt vermek, buluşamadık. 3-4 sene önce oldu bu olay. Sonra yıllarca, beni her gördüğü yerde takıldı: "Röportajımı kullanmak istemedin, bahane buldun değil mi?" Bendeki yüzsüzlüğe bakın ki sonra onu Cine-5'teki
Başka Yerde Yok programına davet ettim. 'Tövbe' filan demesini bekliyordum ama beceriksizliğimi hiç dikkate almadı, kırmadı beni, katıldı. Acayip şeker bir adamdı, bir de benim anlatmama gerek yok. Onu kimden dinlesem 'baba' muamelesi çekerdi... Devlet Bakanı Nimet Çubukçu'ya ortak dostlarının ölmesi üzerine demiş ya "Niye hep iyiler ölüyor" diye... Yukarılarda bir yerlerde cevap veren olsaydı keşke, ben de sormak isterdim: Niye hep iyiler ölüyor sahiden? Yağmurdereli'nin hastalığı için 'reklam yapıyor' diyenler, inanmayanlar vardı biliyorum; şimdi utanıyor mudur o insanlar acaba?
Bugünkü Tüm Yazıları
Hayatımda ilk kez oldu, Yağmurdereli'ye denk geldi
Yayın tarihi: 4 Ağustos 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/08/04/gny/sever.html
Tüm hakları saklıdır.