kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 26 Mayıs 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Günaydın 
BELGİN ÇOBAN
kitap

Herkes kadın dergisi okur ben TÜBİTAK yayınlarını...

Gönül ister ki, 'Mo'nun Gizemi 2' isimli kitabı üç cümlede özetleyebileyim. Denedim, olmadı! Koca bir paragrafa sığmadı, epey uzadı... Genetik bilimi alanında yaptıkları çalışmalarla dünya çapında isim yapmış Burç ve Defne ile yine alanında bir başka değerli beyin cerrahı Ece, insanlığa 'Son Evrim' konusunda hizmet vermeye gönüllü olur. Nedir bu 'Son Evrim'? İnsanların boş kromozomlarını doldurmak ve farkında olmadıkları yeteneklerini geliştirmek... Kahramanlarımızı ise verecekleri hizmet öncesi enteresan bir macera beklemektedir. O maceranın içinde kimler yok ki? 'İn-Mo-San' ismini verdiği hayalindeki üstün canlıyı yaratmak için kaçırdığı Defne ve Burç'a, insanların belki de en can dostu 'Mo' isimli yaratıkların genlerini aşılayan Japon bilim adamı Yuma var. İnsanüstü bir varlık olan, her şeyi gözetleyen, 'Son Evrim' için hem Mo'ları hem de kahramanlarımızı koruma altında tutan 'Otran' var. Antartika'daki Mu bilginleri var. Sümerler, Kımerler var.

ÜÇÜNCÜ BASKISINDA...
Bu yıl 45. sanat yılını dolduran Gülten Dayıoğlu'nun kitabı geçtiğimiz haftalarda çıktı. Kısa sürede de üçüncü baskısını yaptı. Kendisiyle konuştuğumda 72'nci kitabını çıkarmış bir yazar olarak hâlâ çok heyecanlıydı. İşte Dayıoğlu'nun kelimeleriyle yazarlığı ve yeni kitabı...

* Kitapta asıl amaç çocukların bilime yönlenmeleri mi?
Çağının bilincine varması... Çağın en önemli belirleyicisi genetik teknolojisi. Hep içimde yaradır; bir gün benim ülkemden de bir bilim adamı çıksın da dünyayı ayağa kaldıracak bir buluş gerçekleştirsin. Bir de; bilgi birikimine yönelik bizim müfredat programı. Hiç hayat bilgisiyle ilgili bir şey yok! Robot gibi yetişiyor çocuklar. Ben istiyorum ki, o bilgi kuşatması ve baskısından çocukları biraz çekip dünyayı tanıtsınlar. Gördüğünüz kitapta; çevre sorunu var mesela... Hepsi büyük serüvenler heyecanlar içinde verilmiş ama en temelinde bir sorgulama var: Dünya nereye gidiyor? İnsanoğlu nereye gidiyor? Ben kimdim? Nereden geldim? Ben eserlerimde 'Çocuklar boş vakitlerini hoşça geçirsinler' diye bir hedef gütmüyorum. Tam tersine genel kültürlerine de katkıda bulunabilecek bilgiler veriyorum. Ben bu romanları masa başında yazmıyorum. Araştırıyorum, soruşturuyorum. Bakın bu insan kromozomunun yüzde 90'ı boş, yüzde 10'u bizi oluşturuyor. Nereden bilebilirim? Gittim bilimcilerden öğrendim.

* Romanı yazmanız ne kadar sürdü?
İki buçuk yıl.

* Peki siz genetik konusuna nereden bulaştınız?
Merakım var! Bilim teknik dergileri okurum ben, herkes kadın dergisi okur. TÜBİTAK yayınları merakımı çeker. Okur ve beni neyin çarpacağını bulurum orada...

ÇOK YOĞUNLAŞIYORUM
* Kitabınızın çok uzun olduğunu söyleyenler var...
O kişiye sormak isterdim; neye göre uzun? O kişinin kitabı bitirdiğine pek inanmıyorum, belki vakti olmamıştır. Kitaptaki serüvenler katman katman birbirine göbek bağıyla bağlı. Onu ne uzatabilir, ne kısaltabilirsiniz. Ha tabii bu roman beş sayfada da anlatılabilir...

* Ki, onu da yapabilirim diyorsunuz...
Tabii ki... Artık 45. yılımda tabii ki bunu da yapabilirim... Ama oradaki bilgilerin birini öbürüne tercih edemezsiniz. Her bölümün ayrı bir tabanı var.

* Yazma süreciniz nasıl? Oyun gibi mi? Keyifli mi?
Keyif alıyorum ama o kadar yoğunlaşıyorum ki, yoruluyorum.