Anayasa Mahkemesi önce türban yasası olarak bilinen anayasa değişikliğindeki tutumu, ardından AK Parti kapatma davasındaki kararıyla yasamayı bir güç olarak olabildiğince etkisizleştirdi.
Başta ana muhalefet ve bir kısım medyanın ortak tavrına baktığınızda, önümüzdeki dönemde AK Parti'nin sürekli olarak bu karar aracılığıyla sıkıştırılmaya çalışılacağı anlaşılıyor.
Ayrıca kapatma kararı çıkmamasından hayal kırıklığına uğradığı açıkça görülen
Sabih Kanadoğlu da "Yeni bir kapatma davası gelebilir" diyerek bugünkü Meclis'i işlevsizleştirme çabasına katkıda bulunuyor.Bu tablo ile bu Meclis sadece ekonomik reformlar yapabilir; kritik konularda karar vermekte zorlanır gibi görünüyor. AK Parti'nin atacağı her adımı irtica girişimi olarak göstermeye çalışacak bir muhalefet ile medyanın varlığı bu ihtimali iyice güçlendiriyor.
Bunu aşmanın tek yolu yeni bir anayasa, siyasi partiler yasası ve seçim yasası değişikliği olarak görünüyor.
Çünkü anayasanın parti kapatma ile ilgili maddesinde tek başına yapılacak bir değişikliğin de benzer bir engellemeyle karşılaşması ihtimali çok yüksek.
İktidarın bu yolda atacağı her adım Başsavcı tarafından laikliğe karşı bir girişim olarak değerlendirilebilir ve bu mahkeme de kapatma kararı verebilir.
Bugünkü karar kapatma olmadığı için ehvenişerdir ama demokrasiyi özünden uzaklaştıran bir karardır.
Uluslararası ilişkiler, ekonomi, kapatmanın siyasi sonuçları göz önüne alınarak verilmiş bir karar var önümüzde. Kapatma göze alınamadığı için verilmiş bir karar olduğu anlaşılıyor.
Peki ne yapmak lazım?
TÜSİAD'dan TOBB'a, AB'den ABD'ye kadar, her kesim yeni bir anayasanın kaçınılmazlığı konusunda hemfikir.
Tüm kesimlerin katılımıyla hazırlanacak, geniş kitlelerin desteğini alacak bir taslakla halk önüne gitmek, bu arada Siyasi Partiler ve Seçim yasalarını da değiştirmek bir çare olabilir.
Evet Türkiye değişiyor ama değişime direniş de müthiş. Öte yandan önümüzde terörden ekonomiye, yolsuzluklardan yoksulluklara kadar uzanan bir dizi sorun var.
Hem değişimi yönetmek, hem de bu sorunlarla mücadele etmek çok büyük önem taşıyor.
Böyle bir dönemde değişim isteyen güçlerin en büyük dayanağı AB yolunda gerçekleştirilecek reformlardır. AB'ye atılan demir, hem laik kesimi rahatlatacak hem de değişim ve gelişim sürecini hızlandıracaktır.
Türkiye'nin içine sokulduğu bu cendereden çıkmasının tek yolu budur.
Tüm kesimlere açık bir anayasa değişikliği, yeni bir Siyasi Partiler ve Seçim Yasası ile AB reformlarına tam gaz yol vermek.
İktidarın yeni yasama döneminde vites değiştirmeye ihtiyacı var.
Yoksa önümüzdeki dönem yine kayıp yıllar olarak tarihe geçebilir.
Yayın tarihi: 1 Ağustos 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/08/01//haber,78C98C43EDFD483093425F530D85410B.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.