Kimilerinin duruma (durumuna) göre
"Bağımsız Yüce Türk Adaleti" dediği
"yargı" da yeni bir safhaya gelindi.
Yukarıdaki
"Önce" ile
"Sonra" artık geçersiz.
"Daha sonra" maddesinin ne olup olmadığını ise yargı süreci gösterecek.
Belki tam gösteremeyecek. Belki eksik gösterecek. Belki...
Lakin, ilk iki madde üstüne tezler kurmuş olanlar, o tür maslahatın zamana dayanıksız olduğunu artık kavramalı.
Ayrıca; başkalarına da tekrar ısrar edeceğim: İddianame ne olursa olsun, isnat edilen suçlar ne kadar vahim olursa olsun,
"sanıklar" henüz sadece sanık. Mahkûm olana kadar öyle! Beraat ederse, hep öyle! Zihniniz, vicdanımız ne derse desin.
Ve bu ülkede özellikle bazı kesimlerin ağzını yakan süt ile canını yakan sütçüler sadece katiller, işkenceciler olmamıştı; bu memlekette
"suç isnadı" meselesinde, başımıza da gelse karşıtımıza da olsa, yoğurdu hala üfleyerek yemek de lazım; bir tedbir olaraktan!
Tabii ki bir daha, bir daha şunu da söylemek lazım:
İsnat edilen suçlara dikkat buyurmayıp olaya
"iktidar karşıtlığı, Atatürkçülük, laiklik" gibi pencerelerden bakarak
"kendisi evinde, işinde, gücünde" olduğu halde, 80 kişi için,
"tüm muhalifler, tüm Atatürkçüler içeri alınıyor" gibi kılıflara sığınanlar şu önemli soruyu asla unutmamalı:
"Bu iddialar doğru ise, hepsi veya bazıları kanıtlanırsa, deliller varsa, bu suçlar işlenmişse, şu bomba, şu mermi dendiği gibi atılmışsa... Ben ne yapacağım?.. Konumum ne olacak, zihnim nasıl çalışacak, vicdanım nasıl bir ses verecek?"
Yayın tarihi: 27 Temmuz 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/27//haber,7F9C01E945DE4C43AE153F5EE3BCA89A.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.