Türkiye'de yapılan müzik birbirine benziyor

Henüz altı yaşındayken klasik müzikle başlayan eğitimi, 1970'lerin ortalarında dinlemeye başladığı caz müzikle başka bir yöne kayan Kerem Görsev; her zaman en gündemdeki cazcı olma özelliğini sürdürüyor. 20 yıllık profesyonel caz kariyerine 11 albüm sığdıran Görsev, müzik macerasını 'In İstanbul' dergisine anlattı.

* Türkiye'de caz, geniş kitleler tarafından dinlenmeyen bir müzik türü. Sizi bu serüvenin peşinden sürükleyen neydi?
İlk defa 1970'lerin ortalarında caz dinlemeye başladım. Profesyonel performanslarım, yani caz çalmaya başladığım sene ise 1988... Kerem Görsev Trio'nun kuruluş yılı da aynı seneye denk geliyor. Çocukluğumdan beri caz dinleyerek hayal kuruyorum.

* Türkiye'de, İstanbul dışında caza olan ilgi nasıl?
Turne süresince Ankara, İzmir ve Bursa'da çaldık. Gaziantep, Adana ve Antalya'da konserler verdik. Muğla, Kayseri, Aydın, Samsun, Malatya ve Trabzon da turne kapsamında gittiğimiz iller arasında yer alıyor. Çoğunlukla üniversitelerde sahne aldık. Bu ülkenin teminatı gençler, bu nedenle ben çocuklara bu müziği aşılamak için liselere, hatta ilkokullara da gidip çalıyorum.

DÜZGÜN MÜZİK DE VAR
* Caz ve klasik müzik dışında dinlediğiniz bir müzik türü var mı?
Yok diyebiliriz aslında. Niteliksiz yapılmış hiçbir müziği dinlemem. Kötü müzik dinleyince rahatsız oluyorum. Kendimi niye rahatsız edeyim ki? Şimdi mesela niteliksiz yapılmış bir pop müziğini ki Türkiye'de bu iş çok yapılıyor, dinlemeyi tercih etmiyorum. Hepsi birbirine benziyor, ritimlerin hepsi aynı, sözlerinde hiçbir mana ve ifade yok! Şarkı sözlerinin manaları olması lazım ki size bir mesaj versin. Dünyada elbette doğru düzgün müzik yapan insanlar var, Türkiye'de de var. Mesela; Sezen Aksu, Fikret Kızılok, Bülent Ortaçgil ve Fatih Erkoç gibi...

* İstanbul ile nasıl bir ilişkiniz var?
Ben İstanbul'u çok seviyorum. Yurtdışında olduğum zamanlar İstanbul'u hep özlüyorum. Biz doğma büyüme İstanbullu bir aileyiz. Şehrin kurallarına göre yaşamasını bilen bir eğitim aldık. Şehirli olmak, şehirde yaşamanın kurallarını bilmek, İstanbul'u korumak lazım. Dünyanın herhangi bir yerinde Boğaziçi gibi bir yer var mı? Ta Sarıyer'den Haliç'e kadar... Başka hiçbir yerde yaşamayı düşünmedim.