Fransız Futbol Federasyonu'nun genel sekreterliğini de yapan Henri Delaunay, daha Dünya Kupası fikri oluşmadan önce yani 1927'de Avrupa ülkelerinin kendi aralarında futbol turnuvası gerçekleştirmesi gerektiğini söylemişti. Delaunay'in hayali, 1960'ta ölümünden iki yıl önce gerçeklik kazandı ve Avrupa ülkeleri Delaunay'in anısına Fransa'da karşılaştı. 6 Haziran'daki ilk maç, İrlanda Cumhuriyeti'yle Çekoslovakya arasında oynandı ve Çekler maçı 4-0 kazandı. 10 Haziran 1966'ta Paris'teki Parcdes Princes'deki finalde ise Sovyetler Birliği, Yugoslavya'yı 2-1 yenerek kupayı kazandı.
Türkiye ise o yıl Romanya'yla oynadığı ön elemelerde İstanbul'da 2-0 kazandığı maçı Romanya'da 3-0 kaybederek finallere katılamamıştı. 1964'te İspanya'da yapılacak finallere de katılamadık. İspanya'nın Macaristan'ı 2-1 yendiği maçla başlayan turnuva, finalde ev sahibi İspanya'nın Sovyetler Birliği'ni 2-1 yenip kupayı kaldırmasıyla noktalandı. 1968'de Napoli'de İtalya'nın Sovyetler Birliği ile 0- 0 berabere kaldığı maçla başlayan üçüncü kupayı ev sahibi İtalya, Yugoslavya'yı 2-0 yenerek kazandı.
PANENKA'NIN GOLÜ
Franz Beckenbauer, Paul Breitner, Gerd Müller, Uli Hoeness'li kadrosuyla
Almanya 1972'de daha turnuva başlamadan favori gösteriliyordu ve böylelikle Belçika'da finalde Sovyetler Birliği'ni 3-0 yenerek kupayı kaldırması da kimseyi şaşırtmadı. Dört yıl sonra
Türkiye ön elemelerde grubunda Sovyetler Birliği'ni 1-0 yenmesine rağmen yine elemelere katılamamıştı. Final gerçekten tarihe geçti Panenka'nın attığı penaltı golü efsane Alman takımını yıkarken Çekoslovakya da ilk kez kupayı kazanıyordu. Milyonlarca kişinin
Dallas dizisi için
televizyon başına geçtiği 1980'de ise kupa finalleri İtalya'da yapıldı ve kupayı Batı
Almanya kazandı. Avrupa Futbol Şampiyonası finalleri tarihinde 1984'ün çok özel bir yeri vardır. Finaller başlamadan önce Platini'li Fransa ev sahibi olduğu için favori gösteriliyordu ve Tigana'lı Alain Giresse'li kadrosuyla Fransa kupayı kazandı. 1988 ise portakallar olarak bilinen Hollanda'nın yılıydı, Gullit, Rijkaard, Van Basten'li Hollanda, Batı
Almanya'daki finallerde hem de
Almanya'yı yenerek kupayı kazandı. 1992'de ise finallerin adresi İsveç'ti ve yine futbol tarihine geçecek bir olay yaşandı. Turnuvaya katılmayacağını açıklayan Yugoslavya'nın yerine finallere katılan Danimarka kupanın sahibi oluyordu. 1996'da ise
Türkiye ilk defa finallerde yer aldı. Gol atamadı, üç maçta altı gol yedi ama ilk kez katılma başarısı göstermişti. Aynı başarı dört yıl sonra Belçika ve Hollanda'nın ortaklaşa gerçekleştirdiği final maçlarında da gösterildi ve
Türkiye, gruptan çıkıp çeyrek finalde Portekiz'e 2-0 yenilmesine rağmen yeni bir başarıya imza attı. 2004'te Portekiz'de oynanan son finaller ise belki de finaller tarihinin en dramatik anlarına sahne oldu. Kimsenin favori göstermediği Yunanistan ev sahibi Portekiz'i finalde yenerek kupayı müzesine götürdü.
Türkiye'nin Letonya'yla yaptığı baraj maçını kaybetmesiyle katılamadığı kupa aynı zamanda 'ev sahibi' avantajının da yıkılabileceğini gösteriyordu.